content

13 Şub

Ailenin Kökeni (III)

İKİ BAŞLI AİLE(La Famille Appariee)
Zaman içinde grup halinde evlilikler azaldı. Yerine İki Başlı Aile geçti. Bu aşamada bir erkek bir kadınla yaşar ama gene de çok karılılık ve uygun fırsatlarda kaçamak yapma hakkına sahiptir.Unknown Object Ama iktisadi nedenlerden ötürü çok karılılığa ender rastlanır, bununla birlikte çoğunlukla, ortaklaşa yaşam boyunca kadından çok sıkı bir bağlılık istenir ve eşini aldatan kadın şiddetle cezalandırılır. Ama evlilik bağı iki tarafça da kolaylıkla çözülebilir. Ve çocuklar geçmişte olduğu gibi yalnızca anaya ait olurlar.
Kandaşları gitgide evlilik bağının dışında tutmadaki doğal seçme, etkili olmaya devam eder. Morgan’ın dediğine göre: Kandaş olmayan gensler arasındaki evlenmelerden, beden bakımından olduğu kadar, kafa bakımından da daha sağlam bir soy ortaya çıkar.
Demek ki, ailenin ilkel tarih içindeki gelişmesi, başlangıçta bütün aşireti kapsayan ve içinde iki cins arasındaki evlilik ortaklığının hüküm sürdüğü çerçevenin durmadan daralmasına dayanır. Önce en yakın akrabanın sonra giderek uzaklaşan ve hatta evlilikle edinilmiş akrabalıkların gitgide karı-koca ilişkisinin dışında bırakılmasıyla, grup halinde evlenmenin her türlüsü pratik bakımdan olanaksız duruma gelir. Ve sonunda daha da gevşek bağlarla geçici olarak birleşmiş bir tek çiftten başka bir şey kalmaz. İki başlı aileyi, tek eşli aileden ayıran, evlilik bağının esnek olması ve tarafların ikisinin de evlilik bağını kolayca çözebilmeleridir.

Ailenin daha önceki biçimlerinde erkekler hiçbir zaman kadın sıkıntısı çekmedikleri, tersine istediklerinden de çok kadına sahip oldukları halde, ilk karı-koca evliliğinin kurulması aşamasında kadınlar az bulunan ve aranan bir şey haline gelmişlerdir. Bundan ötürü, İki Başlı Evlenme aşamasından itibaren kadınların kaçırılma ve satılmaları başlar.

İki başlı aile, yabanıllık ve barbarlığın sınırlarında çoğunlukla yabanıllığın yukarı aşamasında bazı bazı da barbarlığın yalnızca aşağı aşamasında kuruldu. İki Başlı Aile, barbarlık için belirleyici aile biçimidir. Tıpkı grup halinde evliliğin yabanıllık ve tek eşliliğin de uygarlık için olduğu gibi. Yeni devindirici güçler işe karışmasaydı, iki başlı aileden yeni bir aile biçimi çıkması için hiçbir neden yoktu. Ama, hayvanların evcilleştirilmesi, ve sürüler yetiştirilmesi, o zamana kadar görülmemiş bir zenginlik kaynağını geliştirmiş ve yepyeni toplumsal ilişkiler yaratılmıştı. Barbarlığın aşağı aşamasına kadar durağan servet gittikçe artı. Ve çoban halklar gelişti. Avcılık bir zorunluluk olmaktan çıktı.

Peki yeni servet kime aitti. Başlangıçta hiç kuşkusuz gense. Ama sürüler üzerindeki özel mülkiyet erkenden gelişti. Ve kölelik de bu andan itibaren türetildi. Aşağı aşamada bulunan barbar için kölenin bir değeri yoktu. Bundan ötürü Amerikan yerlileri yendikleri düşmanlarına karşı yukarı bir aşamada bulunan barbarların yaptıklarından bambaşka bir biçimde davranıyorlardı. Erkekler ya öldürülüyor ya da yenenlerin aşiretine kardeş olarak kabul ediliyorlardı. Kadınlarla da ya evleniliyor ya da onlarda yaşayan çocuklarıyla beraber yenen aşirete kabul ediliyorlardı. Bu aşamada insan emek gücü henüz kendi bakım masraflarını kayda değer bir şekilde aşan bir artı (fazla)sağlamaz. Ama hayvancılık madenlerin işlenmesi dokumacılık ve sonunda tarımın başlamasıyla durum değişti. Eskiden elde edilmeleri kolay olan kadınlar bir değişim değeri kazanmışlar ve satın alınır olmuşlardı. Emek gücü için de özellikle sürüler kesinlikle aile mülkiyeti haline girdiği andan itibaren aynı şey oldu.

Aile, hayvan sürüsü kadar hızla çoğalmıyordu. Sürülere göz kulak olmak için daha çok insana gereksinme vardı, bu iş için üstelik tıpkı hayvan sürüsü gibi çoğaltılabilen düşman savaş tutsakları kullanılabilirdi.
Bir kez ailenin özel mülkiyetine geçip, orada hızla arttıktan sonra bu türlü servetler, iki-başlı evlilik ve analık hukuklu gens üzerine kurulu topluma büyük bir darbe vurdu. İki Başlı Evlilik, aile içine yeni bir öğe sokmuştu. Sahici annenin yanında sahici delilli ispatlı babaya da yer veriyordu. Bu çağın ailesi içinde yürürlükte bulunan işbölümüne göre, erkeğe yiyeceğin ve bu iş için zorunlu çalışma aletlerinin sağlanması düşüyordu. Bunun sonucu erkek, bu çalışma aletlerinin sahibiydi. Ayrılma anında kadına ev eşyaları kalırken erkek, bu aletleri birlikte götürüyordu. Demek ki, bu toplumda yürürlükte bulunan töreye göre, erkek aynı zamanda yeni beslenme kaynağının hayvan sürüsünün, daha sonra da yeni çalışma aracının yani kölelerin sahibiydi.

Ölen erkeğin çocukları onun gensine değil, analarının gensine ait idiler bu çocuklar analarının mirasçısı olurlardı. Böylece herkesin serveti kendi gensinde kalırdı. Sürülerin sahibi ölünce, sürüler önce onun erkek ve kız kardeşlerine, kız kardeşlerinin çocuklarına ya da anasının kız kardeşlerinin çocuk ve torunlarına geçerdi. Ama erkeğin kendi öz çocukları mirasçı olamazlardı.

Servetlerin artışı bir yandan aile içinde erkeğe kadından daha önemli bir yer kazandırıyor, bir yandan da bu durumu geleneksel miras düzenini çocuklara yararına değiştirmek için kullanma eğilimini ortaya çıkarıyordu. Ama soy zincirinin analık hukukuna göre hesaplanması yürürlükte kaldıkça bu olanaklı değildi. Öyleyse önce değiştirilmesi, gereken şey buydu. Ve öyle de oldu. Bu iş bugün sanılabileceği kadar güç olmadı. Çünkü bu devrim –insanlığın tanımış olduğu en köklü devrimlerden biri- bir gensin yaşamakta olan üyelerinden bir tekinin bile durumunda herhangi bir değişiklik yapmak gereğini duymadı. Gensin bütün üyeleri önceleri ne durumda iseler gene öyle kalabilirler yalnızca gelecekte erkek üyelerin çocuklarının gens içinde kalacaklarının kadın üyelerin çocuklarının ise buradan çıkarılarak babalarının gensine geçeceklerinin kararlaştırmak bu iş için yeterliydi. Böylece kadın tarafından hesaplanan soy zinciri ve analık miras hukuku kaldırılmış erkek tarafından hesaplanan soy-zinciri ve babalık miras hukuku kurulmuştu. Bu iş tamamen tarih öncesi döneme ilişkindir.

Analık hukukunun yıkılışı, kadın cinsin büyük tarihsel yenilgisi olur. Evde bile yönetimi elde tutan erkek oldu. Kadın aşağılandı. Köleleşti ve erkeğin keyif ve çocuk doğurma aleti haline geldi. Kadının özellikle yunanlıların kahramanlık çağında ve sonra da klasik çağda görülen bu aşağılanmış durumu, giderek süslenip püslendi, aldatıcı görünüşlere sokuldu, bazen yumuşak biçimler altında saklandı ama hiçbir zaman ortadan kaldırılmadı. S. 67-68-69
Erkeklerin tekelci egemenliği kurulduktan sonra bunun ilk etkisi o zamanlar ortaya çıkan ataerkil ailenin aracı biçimi içinde kendini gösterdi. Bu aile biçimini en başta belirleyen şey çok karılılık değil ama, özgür ya da değil, belirli sayıdaki kimselerin aile başkanının kabaca otoritesi altında bir aile kurarak örgütlenmesidir. S.69
Semitik biçim içinde bu aile reisi çok karılı olarak yaşar, kölelerin bir karısı ve çocukları vardır ve bütün örgütlenmenin amaca sınırları belli bir alan üzerinde sürülerin korunmasıdır. Asıl önemli olan kölelerin katışması ve babaca otoritedir ve en yetkin örneği Roma ailesidir.

Başlangıçta familia sözcüğü günümüzdeki dar kafalı burjuvaların aile anlayışıyı dile getirmez. Romalılarda karı-koca ile bunların çocukları için değil, yalnızca köleler için kullanılır. Familius “evcil köle” anlamına gelir ve familia bir tek adama ait bulunan kölelerin bütünü demektir. S.69
Familia, Romalılar tarafından içinde başkanın kadın çocuklar ve belirli sayıda köleyi babalık otoritesi altında tuttuğu ve hepsi üzerinde yaşatmak ya da öldürmek hakkına sahip bulunduğu yeni bir toplumsal örgütü belirtmek için türetildi.
Bu aile biçimi İki Başlı Aileden , tek elliliğe geçişin belirtisidir. Kadının bağlılığını yani çocuklanrın babalılğnı sağlama bağlamakiçin kadın, erkeğin insafına bırakılmıştır. Adam kadını öldürürse, hakkını kullanmaktan başka bir şey yapmış olmaz.

Analık hukukunun yıkılmasıyla hızla gelişmiş olan, tek eşliliğe geçmeden önce ,y çok karılılık ve çok kocalılık üzerine birkaç söz daha etmek gerekiyor. Bu iki evlilik biçimi , tarihin lüks ürünlerinden başka bir şey olamaz.
Gerçekte bir erkeğin çok karılı olması açıkça köleliğin ürünüydü ve birkaç istisnai durumla sınırlanıyordu. Semitik ataerkil aile içinde yalnızca aile reisi ve en çok oğullarından bir kaçı çok karılı durumunda yaşarlar, öbürlerinin tek kadınla yetinmeleri gerekir. Günümüzde de bütün doğuda durum böyledir. Çok karılılık zenginlerin ve büyüklerin bir ayrıcalığıdır. Ve başlıca kaynağı köle satın alınmasıdır. Halk kitlesi tek eşlilik halinde yaşar.
Hindistan ve Tibet’deki çok kocalılık da bundan daha az istisnai bir durum değildir. Kökeni, henüz derinliğine incelenmemiş bulunan grup halinde evliliğe bağlanır. Çok kocalılık pratikte Müslümanların kıskanç harem örgütünden çok daha hoşgörülü gibi görünür. Hindistandaki Nairlerde üç dört ya da daha çok erkek bir kadına ortaklaşa sahip olabilirler ama bunun dışında bu erkeklerden her biri başka üç ya da daha fazla erkekle birlikte bir ikinci ve bir üçüncü dördüncü kadına da sahip olabilirler.

Devamı:

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank