Kısa kısa – 4 Buçuk G Hava Cıva
Frekansları kullanmak yasalara tabi tabii. Büyük şirketlere üçer beşer frekans paketi sattı hükümet. Ben de ihaleye gireyim dedim fakat kaçak kullanmayı tercih ettiğim için tutup de bir de milyon veya milyar dolarlar vermeye gerek yok dedim.
İşin olumlu yönleri de var gibi. Şöyle bir genel görüngüye baktığımda...
Yıl 2001,2002 filan.. Çevirmeli ağ denen bağlantı programını kullanıyoruz... Normalde, bizim bildiğimiz telefon numarası çevirme esasına dayalı bir sistemdi. Yani, aslında siz çevirmeli ağ'ı kullanarak bir tanıdığınızı telefonla arıyorsunuz gibi oluyordu. Bağlantı kuruluyor ve internet paketleri-dataları gelip gidiyordu.
O zamanki hızlarla bu zamanki hızlar karşılaştırılamaz elbette. Nereden baksan, ki değişim de gösterir, 300-500 kat, bazı özel iletim sistemlerinde daha fazla iletişim hızlarına sahip olduk.
Çok da geniş bir değerlendirmeye girmek gibi bir derdim yok. Bant genişliği de artınca, iş dünyası, eğitim, tıp ağlarındaki iletişim hızı elbette önem kazanır.
Oyun ve belli birkaç sahada internet manyağı olmuş büyük bir kitleye daha hızlı bir iletişim imkanı tanıyorsun. Bu işin bu büyük şirketlere getirisini de zaten bu boş işlerle uğraşanlar sağlayacak. 4.5 G uyumlu donanım piyasası da baya bir canlanıp yine büyük-dev bilişim şirketleri kazançlarına kazanç katacaklar.
Işınlama makinesini düşündüm. Diyelim ki Mahmut bey bir yerden bir yere ışınlama makinesi ile gitmek istiyor. İstemesinin bir sebebi yok. Sadece gitmek istiyor. Biniyor ışınlama makinesine, saniye dolmadan transportasyon-/ışınlama gerçekleşiyor. Aa! Bir bakıyoruz ki karşımızda veya karşınızda Mahmut. Bildiğin aynı, mal Mahmut.
Işınlama makinesini ciddi şekilde de düşünüyorum tabii. Daha önceki yazılarımın birinde bu konudan azıcık bahsetmiştim. Moleküler bazlı bir iletim şeklinde değildir maddenin başka bir yere transportasyonu, demiştim.
İşin esası şu: maddenin bulunduğu, uzay-zaman.. boyutları içinde tanımlanabilir esas ve alt boyutları değiştirmek transportasyonu gerçekleştirir. Yani maddeyi, şööyle elle tutup bir yere alır gibi değil, maddenin bulunduğu ortamı değiştirerek madde transportasyonu gerçekleştirilebilir.
Tesla; ses-dalga ve sonrasında görüntü aktarım teorilerini geliştirdikten sonra üç boyutlu aktarımı da mutlaka düşündü. Onun, ölümünden sonra ele geçen çalışma dökümanlarında da zaten bu tür çalışmalar vardı. Benim gibi kıçı kırık bir memur bunları düşünebiliyorsa... ahhooğ! O, hayli hayli düşünmüştür.
...Neyse... İşin bir de başka bir boyutu var.. Yani şimdi öyle bir olanak olsa, mahalle bakkalından reçetesiz alınabilecek bir cihaz olsa bile... mesela ben ne yapabilirim ki bunla! Oraya zırt! Buraya zırt. Ona buna iki üç şaka..
İşin boyutu büyür... her şey vızır vızır, oradan oraya.. hastalar, postalar, ticari ürünler, insanlar, meyveler... Yani bu kadar hızlanmakla ne yapacağız biz?.. Bu, gerçekten bir problem.
...
Devlet, aslında bu üç büyüklere-üç büyük şirkete hava sattı. Frekans satmak demek, teknik olarak bakıldığında aslında hava satmak demektir. Frekans dediğiniz şey havadaki atomların titreşmesi ile ilgili bir şey ya. Yani mesela Turkcell diyor ki: ben şu frekans paketini satın alıyorum... havadaki atomları o frekanslarda titreştireceğim. Bir bakıma hava titreştirmek için o kadar milyar dolarları filan verdiler...
Ben de titreştirebilirim havayı. Hava bedava. Niye o kadar para verdiler, anlamadım...
Ne demiş hatalarımız: havadan gelen havaya gider. Mahmut. Gel buraya.
