Beriki Bey, Öteki Hanım
Beriki Bey
En az üç kadını birden idare ediyordu... Çalışanlardan birinden aldığım kendiliğinden sağlam habere göre gece geçici birini daha götürmüştü. Yediği içtiği onun olsundu. Masada otururken de bir başkası aradı. Kalktı hemen, uzaklaştı, özel bir mevzu hakkında görüşmek için. Geri geldiğinde ikinci sigaramı içiyordum. Onun önceden ikram ettiğini de sayarsak üçüncüydü. Gelir gelmez bir tane daha yaktı Parlak Kemal'den. Parlak Kemal. “Parlement”. Parlak Kemal'i eskiden, çok eskiden kullanırdık. İsmini kullanırdık. MarlBoro'ya mal b.ku dediğimiz zamanların aynısı. BU Parlak Kemal'i başkası içse belki Parlak Kemal aklıma gelmezdi. Parlement i böyle andığımız zamanlara gittiysem bana ortak, eskilerden bir çağrışım yapmış olmalıydı ondaki bir şey.
Nedendir bilinmez, belki bir orijinalite imajı oluşturmak istediğimden, sarma içiyorum bu aralar dedim. Ben de başka türlü sarma içiyorum, dedi. Ot, dedi.
Heyecanlı, fakat yine de onu hiç doyuma götürmeyen bir yangı vardı gözlerinde, davranışlarında, fakat beni ilgilendirmez demiştim kendi kendime. Lütufkar tarzı, ve fakat hemen öte yandan birkaç önemli ismi de yanı sıra biraz abartılı söylemesi onun onda olmadığının en belirgin belirtisiydi. Lütufkarlığın bile görünmez bir sınır vardı.. Çoktan aşmıştı, bentleri yıkmıştı. Bu durumuna kişiliksizlik demek de mümkün değil. Boş vermişlik; bu yine de bir sebep değil, bir sonuç.
***
Öteki Hanım
Sevgi halkamıza bir deli daha katılmasa olmazdı zaten. Bu halka bir türlü bulmadığımız yüzlerimizden uzakta bir yerde, olmadığımız bir şeydiyse, ki öyle tabii, zararsız olması tarafından bakılırsa elbette bir sevgi halkasıydı. Düşünsenize, bir yüzünüz var ve gerçekte bu yüz gerçek değil. Kime ne zararı olur ki bunun. Zaten yalnız kalmak istemiyor muydun? Al sana, verdiler işte, bu kadar yüz içinde, sahiplerinden müstağni veya hariç. Güzel bir yalnızlık.
Halkamıza katılan sevgi halkacığı. Diğer halkalarla istişarelerde bulunuyoruz. Bazen gece yarılarını buluyor. Rahat konuşuyoruz. Eminiz orda olmadığımızdan. Halkacık hanım çelişkilerle dolu. Bunu söyleyen herkesin de çelişkilerle dolu olması insanı delirtecek gibi durur gibi dursa da sakladıkları şeyin çirkin olması ihtimalini düşündürtmemesi açısından, iyiydi. Sanırım arada bir ben başımı kaldırıp yukarı, olacak iş değil! diye ses etmek istesem de bunu aslında diğerlerinin de yaptığını biliyorum. Yapmayarak yapmak gibi kuantum davranış modeli geliştirmek konusunda ilerleme kaydettiğimizi kuantum modelinin kendisi biliyor olması gerek. Birinin, ki bu kuantum, bilmesi şart. Yoksa iyice deri yüzüp yüze bürünür hale geliriz.
Onu daha önceden tanıdığımıza dair şüphelerimiz varmış. Sonra konu açılınca şüphelerimizden haberdar olduk. Sonra gizlice dehşete kapıldık. Demek gerçekten bir sorun vardı. Bu sevgi halkacığı hanımın niyeti neydi. Konuşuyoruz, konuşuyoruz, bulamıyoruz...
***
Burada ot kullanmayan yok gibi. Ben eskiden beri kullanıyorum; Madımak. Tere. Maydanoz. Sarhoşluğu seçebilen bir zihnim var. Didim Kent Meydanı'nda tek başıma otursam, ki oturuyorum, başıma üşüşüyorlar. Bu kadar ot içen çok kişiyi düşünmek insanı altın vuruş, ölüm hırıltısı vuruşu gibi vuruşlara sürükleyebilir. Zihnen tabii.
