content

28 Eyl

Türkiye’nin NATO Prangası

Askeri ve Siyasal Ortaklık olarak 4 Nisan 1949 yılında kurulan NATO (Kuzey Atlantik Paktı Örgütü/North Atlantic Treaty Organization/Organisation du Traité de l'Atlantique Nord. Merkezi  Belçika’nın başkenti Brüksel’de olan NATO’da resmi diller, İngilizce ve Fransızcadır.) Türkiye’de tartışılmıyor, gündemden ısrarla kaçırılıyor. Peki ama neden?

4 Nisan 1949'da Washington Antlaşması ile kurulan NATO bir kolektif savunma örgütü olarak bilinmektedir. Kurucu antlaşmanın özellikle üçüncü, dördüncü ve beşinci maddeleri önemlidir. Bu maddelerle üye ülkeler, ortak savunma için yeteneklerini geliştirmeye, herhangi bir üyenin toprak bütünlüğü, siyasî bağımsızlık ve güvenliği tehlikede olduğunda bir araya gelmeyi ve herhangi birine saldırıldığında bu saldırıya hepsine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir. Bu çerçevede en önemli ve tartışmalı madde, NATO'nun görev sahasını belirleyen 6. maddedir. Literatürde alan dışılık (out of area) kavramıyla anılan bu düzenlemeye göre, NATO sadece sınırları antlaşmada açıkça tarif edilen Kuzey Atlantik bölgesinde meydana gelen saldırılara karşı işlevseldir. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra esnek yorum yöntemiyle içeriği genişletilen bu madde, özellikle Afganistan müdahalesiyle tamamen işlevsiz kılınmıştır.

NATO'nun kuruluşuna karşı, SSCB ve Doğu Bloğu ülkeleri kendi savunma durumlarını gözden geçirmişler ve 1955'te Federal Almanya'nın NATO'ya alınması üzerinde de Varşova Paktı'nı kurmuşlardır. Böylece Soğuk Savaş olarak anılan ve 1991'de Varşova Paktı'nın kendini lağvetmesine kadar süren kutuplaşma belirginleşmiştir.

Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin bulunduğu bu ittifaka, İspanya1982 yılında katılmıştır. De Gaulle döneminde NATO'nun askeri kanadından çekilen Fransa, NATO'yla ilişkilerini tekrar geliştirmeyi en önemli dış politika önceliklerinden birisi yapmıştır.

NATO'nun etkinliği dış güvenlik ile sınırlı kalmamıştır. 1950'li yıllarda İtalya'dan başlayarak NATO ülkelerinde gizli özel harekat daireleri kurulmuştur. Gladio adı ile anılan bu birimler ülkelerdeki her tür muhalefete karşı bir önlem olarak oluşturulmuştur. Bu birimler aynı zamanda derin devlet kavramının da ortaya çıkmasında rol oynamıştır. Pek çok ülkede daha sonra bu birimler ortaya çıkarılarak sorumluları yargılandıysa da, Türkiye dahil çoğu ülke bu süreci henüz yaşamamıştır. NATO, Soğuk Savaş sonrası Gladio kurumlarının dağıtıldığını iddia etse de, bu birimlerin şu anki durumu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

SSCB ve Doğu Bloğu'nun dağılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle varlığı ve amaçları tartışma konusu olan NATO, kendine yeni hedefler ve görev sahaları edinmiştir. Bu çerçevede 1990'lar boyunca çeşitli dönüşümler geçiren NATO, 11 Eylül saldırılarını takiben iyice belirginleştiği üzere uluslararası terörle mücadeleyi ana hedef olarak belirlemiştir.

Doğal afetlere müdahalede harekete geçirilmesi de 2005 yılında gündeme gelmiştir. Üst düzey uluslararası zirvelerin ve uluslararası spor etkinliklerinin güvenliğinin sağlanması gibi farklı faaliyetlerde de bulunmaya başlayan NATO, insani müdahale olarak adlandırılan kimi askeri harekatlarda da bulunmaktadır. Yugoslav savaşları, NATO üyesi ülkelerin ayrılıkçı Hırvatlara, Boşnaklara ve Arnavutlara sunduğu açık siyasi ve askeri destekle, Yugoslavya devletinin yıkılışıyla sonuçlandı. Kapsamlı NATO askeri harekatları olan Kararlı Güç ve Müttefik Gücü harekatları sonrası ise, eski Yugoslavya’da, NATO askeri üsleri kuruldu.

Gladio birimlerinin ortaya çıkması ve ABD'nin Sudan ve Somali’nin bombalanmasında, Irak ve Afganistan işgallerinde ve Libya’nın Kaddafi’nin yıkılmasında  oynadığı rol, NATO'ya ciddi eleştiriler yöneltilmesine sebep olmuştur. Ayrıca, BM kararlarının NATO'ya herhangi bir etkisinin olmadığı görüldükten sonra, pek çok grup NATO'ya karşı muhalefeti arttırmışlardır. NATO'nun geleceği konusunda tartışmalar hala devam etmektedir.

Türkiye; 1952 yılında NATO'ya kabul edilmiştir. 2. Dünya Savaşı sırasında SSCB lideri Stalin'in, önce 1939'da Molotov kanalıyla Ribbentrop ve Hitler'den, daha sonra da 1945'te Truman ve Churchill'den Türkiye sınırları ile ilgili talepleri dolayısıyla Türkiye, Batı ittifakı ve NATO ile yakınlaşmıştır.

1950'de Adnan Menderes döneminde Kore Savaşı'na Birleşmiş Milletler komutası altında ABD ve Güney Kore'nin yanına asker gönderilmiş ve böylece NATO üyeliği sağlanmıştır.

Londra'da 17 Ekim 1951 tarihinde bir Protokol ile Türkiye ve Yunanistan'ın da İttifaka katılımları onaylanmış, Türkiye 18 Şubat 1952'de yine Fuat Köprülü'nün dışişleri bakanlığını yaptığı Adnan Menderes hükümeti döneminde NATO'ya resmen üye olmuştur.

Türkiye, NATO'ya kabul edildikten yedi ay sonra 8 Eylül 1952'de İzmir'de Müttefik Kara Kuvvetleri Karargahı (LANDSOUTHEAST) kurulmuştur.

NATO Kuvvetler Statüsü Sözleşmesi adlı uluslararası anlaşma, Türkiye’de 10 Mart 1954 tarihli ve 6375 sayılı kanunla onaylanmıştır. NATO Kuvvetleri Sözleşmesi, her biri oldukça detaylı yirmi maddeden oluşur. Kısaca bu anlaşmayla ABD’nin Türkiye topraklarında askeri tesisler ve üstler kurması ve askeri personel bulundurulması kabul edilmiştir.

1966'da, NATO'ya ait haber alma tesislerinin sayısı 112'ydi. Türkiye'de 35 kilometrekarelik alan NATO'nun denetimindedir. Buraya, bakanlar dahil Türk yetkililerin NATO komutasından izinsiz girmesi yasaktır.

ABD ile Türkiye arasında 1976 yılında imzalanan ABD-Türkiye Savunma ve İşbirliği Anlaşması, İncirlik, Kargaburun ve haber alma tesislerinin NATO adına ABD tarafından kullanılmasını sağladı. 1980 yılında 12 Eylül Darbesi sonrasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması ile 12 askeri üssün NATO adına ABD’nin kullanmasına karar verildi. Bu anlaşma, ABD'nin talebi doğrultusunda halen yürürlüktedir.

Malatya/Kürecik’de kurulan yeni radar üssü, Hatay/Cilvegöz radar üssü ve Hakkari askeri radar üssü ile Türkiye’nin diğer bölgeleri gibi Güneydoğusu da NATO denetim ve kontrol alanı haline gelmiştir.

Türkiye; ABD-İngiltere’nin askeri- siyasi, hukukçu, eğitimci, danışman kimlikli NSA, CIA, MI6’nın irtibat birimleri ile siyasi, yargı birimleri ile istihbarat ve hava yer radar askeri üsleri ile işgal altındadır.

Günün Sözü: Yöneticisi, ordusu, yargısı, parası milli olmayan devletin bağımsızlığından bahsedilemez

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank