content Yıl 1971-72 ilk şiirler ve sonrası... Şiirler, köşe yazıları son birkaç yıldır yaptığım araştırmalar...Bir çok antolojide yer aldım.Sayısını hatırlamadığım edebiyat sitelerinde yayınlanmakta olan şiirler, denemeler ve hikayelerim var... İnternet radyolarında yayımcılık yapıyorum. İşte şimdi de burada da sizlerle birlikte olmaya devam edeceğim...
27 Ağu

Ömer Ve Ben

Birkaç saatliğine de olsa bir Ömer girmişti yaşantımın içine…

Yerleşmişti düşüncelerimin içinde…

Birkaç saatliğine de olsa geleceğimin içine yerleşivermişti… Meçhulden gelmişti… Meçhule gitmeyeceğini düşler olmuştum…

Daha tanışalı 1 saat’i geçmemişti ki birlikte edebiyat üzerine projeler geliştirmiştik bile…

Yine otogardayım…

Erken geldiğim için açık bir alanda yolcu peronlarının önünde oturmak için bir bank arıyordum…

Gençten karayağız bir delikanlı oturuyordu banklardan birinde…

Az kenara kaymıştı aynı zamanda çekinceli bir yüz ifadesiyle de yüzüme baktı…

Bana yer verdiğini fark ettim hemen valizimi çekerek oturdum bank'ın diğer ucuna…Çok geçmemişti ki dönerek ;

-         Merhaba! Dedim.

-         Merhaba! Dedi…

-         Okuyor musun?

-         Okuyorum sınavlar bitti memlekete gidiyorum.

-         Yaa ne güzel memleket neresi?

-         Ağrı’nın Tutak ilçesindenim.

-         Ne güzel, ben geçen yıl gitmiştim Ağrı'ya, oradan Doğubeyazıt, Kars dolaşmıştık çok güzel oralar.

-         Güzeldir, buralı mısınız?

-         Evet Aydın’lıyım.

-         Ağrı’yı, Kars’ı beğenmeniz çok güzel.

-         Yurdumun her yeri çok güzel aslında, yine de ben oraları daha çok beğendim...Nerede okuyorsun?

-         Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Edebiyatı 2. sınıf öğrencisiyim.

-         Aaa ne güzel çok sevindim, Nerede kalıyorsun?

-         Yurtkur’a bağlı Muğla Öğrenci Yurdu’nda.

-         Anladım.

Biraz ortamdan konuşmuştuk… Benim ne iş yaptığımı sordu bende kısa kısa anlattım... Uğraşılarımdan bahsettim… Bir de edebiyattan… Edebiyatla amatörce bir şeyler karalıyorum diye bahsedince yüzü ışıl ışıl olmuştu… Yapmakta olduğum araştırmadan söz ettim, ilgisini çekmişti… Uzun uzun araştırmamdan bahsettik o soruyordu ben anlatıyordum ben soruyordum o anlatıyordu… Bir ara

— Bir öneride bulunabilir miyim? Dedi…

—Elbette hem de geleceğin edebiyatçısından gelecek bir önerinin bana çok faydası olacağını iyi biliyorum dedim…

     Bu sözlerim onu çok memnun etmişti gözleri daha bir parlıyordu anlatmaya başladığında…

Yapmakta olduğum araştırmayı anlattığım için önerisini söylediğinde ister istemez ben bunu neden akıl edemedim diye de kendi kendime hayıflanırken düşüncesinin çok doğru olduğunu ve benimle paylaştığı için teşekkür etmiştim…

Bana bu konuda yardımcı olabileceğini, okula döndüğü zaman faydalı olacak olan gerekli bilgileri bana yollayacağını da söylemişti… Ben kısaca adresimi de belirtmiştim…

Gelecekti emindim…

O arada biletime bakmıştım… Otobüsün geciktiğini söyledim… Kısaca Sivas’a gideceğimi anlattım…

Keşke aynı otobüste olabilseydik diye düşündük ama olmadı…

V e bir gün…

Kahrolası zaman…

Her zaman ki gibi her hangi bir gündü… Yine bilgisayarın başına geçtim… İlk işimdir gazete başlıklarını okumak… Haberlere şöyle bir göz atmak… Henüz sayfa açılmıştı ki gördüğüm bir fotoğraf beni bir anda duraklattı… Durdum ben bu fotoğraftaki genci karayağız genci tanıyordum…

Keşke o gün ve sonrası birkaç gün gazetelere bakacak zamanım olmasaydı…

İdealist bir edebiyatçının inşaat kalıplarını sökerken, yaşamında kendisini sevenlerinden sevdiklerinden ideallerinden söktüğünü, söküp aldığını okumasaydım…

Ve ben o kahrolası habere kadar geçen zaman içindeki gibi araştırmalarıma devam ederken okulların açılmasını, Ömer’in dönüp geleceğini, bana araştırmalarım için bilgileri yollayacağını düşlemeye devam etseydim…

Acı bir olay hem de çok acı… Burası Türkiye… Gençlerimiz çocuklarımız okul hayatına başlamalarıyla birlikte yarış atı gibi dershane, sınav peşinde koşturmalarını zaten gönlüm razı değilken, bin bir emekle böylesine başarı sağlayıpta daha başarmanın sevincini bile yaşayamayan çocuklarımız…

Ne çocuklarımız çocukluklarını ne de gençlerimiz gençliklerini yaşayabiliyor…

İşte en acı örneklerimizden biride Ömer… Bu günkü başlıklarda görüyoruz nice Ömerler aynı kaderi paylaşıyor…

İşin en acı yanı da bu günkü yayınlanan haberlerdi…

Giden can gittikten sonra ahh tühh demek neye yarar ki? Soruyorum herkese neye yarar?

Diğer birçok ülkelerdeki gibi öğrencelerimizin de sadece derslerden başka tasaları olmasaydı keşke…

Bu gün haberlere bakıyorum:

”  İnşaatta ölen üniversiteli Ömer'in dramı meclisin gündeminde “ 

Ömer insandı insan… Ömer Bazılarının şanslı çocukları gibi ufacık yaşta köşe olamamıştı… Yatların katların sahibi olamamıştı… Yine ufacık yaşta Sigortalı bir işte çalışıyor gösterilememişti… Ömer ve Ömer gibi yoksulluğun pençesinde ALIN teriyle harçlıklarını çıkararak ailesine yük olmamaya çalışan Ömerlere helal olsun diyorum… Ömer gibi harçlıklarını çıkarırken Hakkın rahmetine kavuşan bütün çocuklarımıza rahmet diliyorum…

Bırakın gidenin ardından siyaset yapmayı A veya B partisi ... O  iş yerini şimdi mühürlesen ne olacak, mühürlemesen ne olacak ... Vicdanınız hiç sızlamayacak mı akşam yastığa başınızı koyduğunuzda… Kendi kendine itiraf edebilecek misiniz “KEŞKE İLKÖĞRETİMDEN İTİBAREN OKUL HAYATI BİTENE KADAR ÖĞRENCİYE KARŞILIKSIZ KATKI PAYI ADI ALTINDA AZ DA OLSA BİR GELİR SAĞLANA BİLİNECEK BÜTÇE HAZIRLAYABİLSEYDİM… BİR YASA ÇIKARABİLSEYDİM… KEŞKE ZAMANINDA SİGORTALI İŞÇİ ÇALIŞTIRIYOR MU- ÇALIŞTIRMIYOR MU DİYE SORUŞTURMA AÇSAYDIM BÜTÜN İŞ YERLERİNDEN- İNŞAAT ŞİRKETLERİNDEN” diyebilecek misin? Düşünebilecek misiniz?

Vicdan sizlerde Teyze- Yenge- Hala – Abla ismi değilse içinizde vicdanınızın sızısını hissedebilecek misiniz acaba…

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank