content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

15 Kas

Olmasaydı da Oldururdunuz Öyle mi!…?..

Tarih, 2013, 10 Kasım. Tam sayfa ilanlarla bir kez daha alenileşti kin ve nefretiniz… Olmasaydı da olurdunuz!… Öyle mi!?… Siz olurdunuz da biz sizin düşlediğiniz “olmayı” içimize sindiremezdik!. O nedenle diyoruz ki; olmasaydı olamazdık!… *

Bu edepsizliğe verilecek cevap çok… her telden; her dilden!… Cevap adına; üç harfli kısacık bir sözcük eşliğinde iki parmak arasına kıstırılmış başparmak uygun düşerdi, bu söyleme örneğin!… Bilekten var-gel gibi sallanan kol da eşlik edip pekiştirirdi anlatımı!… Heyhat!.. Adap bağlıyor elimizi-kolumuzu!.. ‘Düz gitmek’ de yavan kalır bazen!.. Yanına Anadolu halk kültüründen ekler yapıp süslemek de yetmez, şayet söz bitmişse!.. Ama; dedik ya “mani oluyor adap, takdiri hicaptan!.” Arsızlığın, yüzsüzlüğün, vefasızlığın, kin ve nefretin ete kemiğe bürünmüş hali bu hezeyan! Böylesi için hiçbir tepkisel söylem yeterli olmaz!… Ne söyledikleri, ne de aklına gelmeyip de söyleyemedikleri… serinletemez yüreğini akıl, vicdan ve izan sahibi bir insanın!.. Biliriz ki; anlatımın en keskini, en kestirme olanıdır.,. 3 çeyrek asır öncesinden; Neyzen’den gelen bir dörtlük ne de güzel özetlemekte durumu…?: Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden, Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü. Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine, Yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü.” (Neyzen Tevfik-1879-1953)

*

O’nun; heykellerine çok saldırılar da oldu bu ülkede!…Ama, böyle edepsizcesi hiç olmamıştı. Niye’dir bu saldırı!?..Sevr öncesi kazandıkları mevziileri kaybetmiş olmanın kuyruk acısı mı? Kime’dir bu saldırı!…?.. Sevr’in bütün oyunlarını bozup, kokuşmuş bir hasta adam ruhundan taptaze bir cumhuriyeti, düşmanlara ve hainlere rağmen kurabilen… ve hatta Potamya’ya başkatip bile olamayacaklara iktidar yollarını açan, halkına demokrasiyi bir lütuf gibi sunan Başkomutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e mi!..?.. Hangi hak ve hangi vicdani cesaretle yapılır bu saldırı!..?..Nerede Cumhuriyetin savcıları!… Çağın değiştiğini zannedip, ortaçağ karanlığının yeniden hakim olacağı aptallığına inancın verdiği cesaretin açığa düşmüş halinden öte nedir bu gördüklerimiz!…?.. Asrın umdesi (ilke-kural) mi değişti gerçekten!?… Söz aymazların mı oldu artık yeniden…!? Yoksa; karanlıkta fes kapma yarışında ön alma gayretinin ilanı mı; bu ilan!..? Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır. Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır. Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca, Kürs-i liyakat (arlanmaz) olanındır!… (Neyzen Tevfik)

Hayır…Hayır!…Sizler de, bizler de- rüyadayız!…Sabah olacak…Gün ışıyacak…Uyanacağız!! Biz anlayacağız ki, bir kabusmuş bizim gördüklerimiz. Ama siz; sanrılarınızla uyanacaksınız. Bilin ki; kabus, tedavi gerektirmez!…Uyanınca geçer. Ama sanrılara takılmış kişilerin tedavileri uzundur, umutsuzdur… Nükseder zaman zaman!..

*

Olmasaydı da olmak; bir saptamadır!.. Bir durum- bir konum; durağanda kalamayacağına göre, eylemin bir yöne mutlaka evrilmesi doğa yasasının bir gereğidir!….Ne var ki; olmuşu, saygısızca, inkar, mantık silsilesinden nasipsizliktir!. Bardağı taşıran da budur işte!.. Olan nedir!… Bir vatanın düşmanlardan kurtarılması… Hainlerin etkisiz kılınması… Kurtarılmamalı mıydı bu vatan!?… Temizlenmemeli miydi hainlardan!?.. Kurtuluştur olanın adı…Verilen savaştan almıştır adını… Kurtuluş Savaşı’ndan!… Ve Kuruluş’tur gerçekleştirilen…. Adı Türkiye Cumhuriyeti…! Hakimiyetin kayıtsız şartsız halka oluşunun tescillenmiş şekli yani!.. Düşman kimdi…? Yedi düvel… Hain kimdi?.. İşgalci emperyalistlerin işbirlikçi uşakları.. İsyancılar ve savaş kaçkınları yani!.

*

Olmasaydı da, olurduk’la olacağınız neydi!.?.. İşgalcilerin ve hainlerin zaferi!…Ve sonuç: Parçalanmış bir ulke…7 düvelin çizmeleri altında 7 parça!…Onursuz bir yaşam…kölelik yani. Dalgalanmayan bayrak. Senin olmayan bir parlamento…Lütfedildiği kadar verilen özgürlük. Senin olmayan ama sana yakıştırılan isimler… Ve belki de baba dediğin, bir başka baba!… Hiç mi dokunmaz şu dizelerde söylenenler sana …?

*

“Sen anandan yine çıkardın amma;// Baban kimdir bilemezdin şerefsiz!…(Mutlu Çelik) O olmasaydı; sanır mıydın ki; camilerinden, çan seslerine karışmadan ezan sesleri yankılanacak!.. O olmasaydı… Sanır mıydın ki; bu gün, peşinde pervane olduğun, ve “memleket seninle gurur duyuyor” tempoları tuttuğun, beraber yürüyüp beraber ıslandığın ve hatta bu densizliği yaparken güç ve cesaret aldıkların… var olacak!… Bir elin vicdanında bir elin şakağında olsun da bir düşün bakalım olmasaydı neler olurdu!..?. Sen kim ve kimlerin hizmetinde, zurnanın kaçıncı deliğinde uçkur – peşkir tutuyor olurdun!… Bel ki sen; olmasaydı da olurduk’larınla hayalinde taşıdığın olacakların sofralarında övgüler düzerek yeni sahiplerinin huzurunda kazanırdın yine ekmek paranı!… Senin için fark etmez olan bu konum, milyonlar için çok fark ederdi!… “O olmasaydı, sen hangi şeyhin imam nikahlı kaçıncı kapatması olurdun” sözlerinden hiç kimse alınmasın!…Gerçek acıtır!.. Doğrudur. Ama mantık sahibi olana dokunmaz acı!.. O olmasaydı olacağı oydu!… Gerçeği görebilmektir insanlığa lütfedilen en büyük erdem!… Hayasızlık, özgürlükler hanesine, gireliberi, utanma ve arlanma duygusu da kalktı. Oysa, insanlığın meşrebinde ilk aranan hasletti… vefa, minnet ve arlanma duygusu!…

*

Şayet;, Sevr artığı mantık sahiplerince; kin, nefret ve intikam hırslarıyla,; Büyük kurtarıcı, Başkomutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk hedefe konuluyor olmasaydı, yapılanı vefasızlıktan öte bir hezeyan sayıp durmazdık bile üstünde!… ‘Adam mıdır ki söyleyen, söz müdür ki söylenen’ deyip, ciddiye almadan geçip giderdik!… Ne var ki; durum, Üstad, Neyzen’in dediği gibi olunca, “yobazlık hayliden kalınlaşınca yani” sessiz kalmayı da sindiremezdik içimize… Olmasaydı da olurduk deme aymazlığını özgürlük sayanlar, sahipleri huzurunda eğri hıyar pozisyonu almayı; Ata’nın huzurunda dik durmaya yeğ tuttuklarını bu sözleriyle kanıtlamış oldular… Onlar için fark etmeyen pek çok şeyi, bizler fark sayar, önemseriz!.. Anamızdan çıkarken, babamızın kim olduğunu da mutlak bilmek isteriz!… İnanıyoruz ki; 2013’ün 10 Kasım’ında Anıtkabir’de, Ata’sının huzurunda dimdik durmaya gönüllü 1 milyon, 85 bir 815 kişi de aynı düşünceleri eksiksiz paylaşanlardır. Ve onlar başka milyonların da temsilcileridir!…. Aymazlığın, kendi sanrıları içinde, kendi kibiriyle, yok olacağı aydınlık günler uzak değildir!..O varolmayı sürdürecektir!.. FİKİRLER VE BÜYÜK LİDERLER HİÇ BİR ZAMAN ÖLMEZ !!! 12 Kasım 2013

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank