content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

31 Eki

Müslüman Eliyle Katledilen Müslümanlar!

En büyük sınav: Kendimizle sınandığımız sınavdır…

Allah, bizi davet ettiği Kur’an hakkında; "Hayat ve dirilik verendir 8/24" diyor, ama bugün Kur'an’ın ardından gittiğini varsayanların coğrafyası ölüm kusuyor. Hiçbir anlayışı bireyler üzerinden sorgulamamalı, aksine bireyleri anlayışlar üzerinden sorgulamalıyız... Kan üzerine kurulan bir medeniyeti, ancak viran kalpleri şefkatle inşa ederek yıkabilirsiniz. Bazen daha sen derdini anlatmadan seni anladığını sananlar var.  Bu, derdini defalarca anlattığın halde seni anlayamayanlardan daha da zor olsa gerek.

Tarihi ve özellikle de kendi tarihini bilmeyenlerin, huzurlu ve güçlü bir istikbal inşa etmeleri zordur. Bu bağlamda artık; “Devlet Baba” anlayışının “Devlet Ana” anlayışına dönüşmesinin zamanı gelmiştir. Zira asrımız, zorbalıkla değil şefkatle yönetmenin daha verimli olacağı bir asırdır.

Bundan dolayı bu coğrafyanın "Siyaset Akademisi"nden önce "Adab-ı Muaşeret Akademisi" ve “Tarih Akademisi”ne ihtiyacı vardır.

İnsan, bedelini ödemeyi göze almadığı şeyi istememelidir. Birilerinin bugün bile korktuğu analitik düşünme biçimi, sorgulama ve diyalektik olmasaydı; Kilise hala cennetten arsa satıyor olacaktı. Hak ve doğru olan bir söylemle batılı savunup, birilerinin hukukunu sümen altı etmeye vesile kılmak aldatma ve zulmün yeni versiyonudur.

"Hak, hukuk ve insanlık için" diyerek kendi çıkarını önceleyen, ideolojik körlük ile kötünün iyisine razı olan bir toplumda yaşamak! Çevresine yaranmak için, hak olmadığını bildiği halde, hak olmayanı hak gibi göstermeye çalışmak ve bu bağlamda çirkin bir üslup kullanmak ancak kişinin kendi değerini düşürür.

Tamam da hakkı ve doğruyu söylesek de kim dinler bizi, deyip zinhar haktan vazgeçmemeliyiz. Umudumuzu kaybetmeden birbirimize hakkı ve doğruyu tavsiye etmeliyiz.

Müslüman eliyle öldürülen Müslümanların, gayrı müslimlerin eliyle öldürülmesinden fazla olması içler acısı bir durum. Cennete gideceklerine inanan günümüzün sözde Müslümanları, bu halleriyle cennete girseler orayı da cehenneme çevirirler. Bugün sözde Müslümanların eliyle; sadece Müslümanlar katledilmiyor, islam da baltalanıyor ve tabiri caizse katlediliyor. Bu öyle bir hal aldı ki artık yaşam ve huzur için gelen İslam; terör kelimesiyle aynı cümlede anılır oldu…

Ne kadar kutsal kitap okursanız okuyun, uygulamadıktan sonra… Kur’an, “…hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç tüm insanların zararda olduğunu…” vurgulamaktadır. O’na göre yaşamadıktan sonra neye inandığının pek de bir önemi kalmaz! Kişi inancını bu hayata ne kadar yansıttıysa Allah da ona ahirette o denli bir yaşam hazırlayacaktır.

Samimi bir Müslüman olmaktır hedefim, bunun için halkımdan uzak durmam şart olmadığı gibi ırkçı olmam da gerekmez. Bende bulunmayan iyiliklerle beni övenin, kızgınlığında beni bende olmayan kötülüklerle yâd edeceğinin bilincindeyim. Halkımız, olayların taraftarlarının dışında; olaylara müdahil olabilecek samimiyet ve kabiliyete sahip “Üçüncü Şahıslara” ihtiyaç duymaktadır. Zira içinde "Üçüncü Şahıs" bulunmayan milletler herhangi bir kargaşada fevri davranıp bunu daha da büyük bir kargaşaya dönüştürebilirler.

Bu bağlamda bizlere düşen, kardeşimiz dahi olsa haksızı uyarmak ve kırmadan dökmeden; hakka dönmesi için uyarıcı, yol gösterici ve yardımcı olmaktır. Mü’min, “Haksız kardeşin de olsa sen mazlumdan taraf ol ilkesini” savunmalıdır. Zira Rabbül-Alemin anlayışıyla yaklaştığımızda evrensel olan bir Allah’a, rahmeten lil-Alemin anlayışıyla gönderilen evrensel bir peygambere inananların anlayışı ve dünyaya bakış açısı da evrensel olmalıdır. Sadece kendimizden sorumlu değiliz.  Zira bizler, “Kenar Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu. Gelir de adl-i İlâhî sorar bizden onu!” kültürünün mirasçılarıyız.  

Bu ve benzeri konularda camilerimize çok iş düşmektedir. Tabii birçok alanda olduğu gibi artık Cami anlayışımızı da gözden geçirmeliyiz. Zira “Yer (yüzü) bana temizlik aracı ve mescit kılındı.” diyen bir peygamberin ümmeti olan bizler, camiye etrafı dört duvarla çevrili ve belirli bir alana sıkıştırılan bir bina anlayışıyla yaklaşmamalıyız. Camilerimizi tıpkı saadet asrında, Peygamber Mescidinin işlevselliği gibi hayatımızın merkezine taşımalıyız.

Ve unutmayalım ki; Kan üzerinden siyasi hesap kuranları, ancak kalp üzerinden siyaset yapmayı başarabilenler durdurabilecektir. Özgürlük; kutsal bir şeydir, ahlaksızlık, "namussuzluk", yolsuzluk ve başkasının sınırına tecavüz asla değildir!

1434 yıl önce 23 yıl içinde semadan yeryüzüne inen Kur'an'ı; yeryüzünden kalbimize indirmek için daha kaç yüzyıl bekleyeceğiz?

@/MBHedbi

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank