content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

29 Şub

Milli Oyunlarımıza İhanet:“Anadolu Ateşi” Soysuzluğu…

Birbirinden güzel, araştırmaya değer folklor ürünlerimiz; Anadolu halkının kültürünü yansıtır… Kökünü, özünü, benliğini, duygu ve düşüncelerini, hayatını, mertlik ve kahramanlığını, sevgi ve acılarını,

problemlerini ve kendini anlatır bütün folklor ürünlerinizde… Başkalarının; başka türlü anlattıkları, yazdıkları, çizdikleri, teşhir ettikleri ve menfaat sağladıkları gibi değildir Anadolu’nun folklor ürünleri… Atasözlerimiz, bilmecelerimiz, manilerimiz, türkülerimiz, ninnilerimiz, tekerlemelerimiz, dualarımız, giyim / kuşamlarımız, yemeklerimiz, ölçülü sözlerimiz ve diğer bütün folklor ürünlerimiz Anadolu’nun ve halkımızın kimliğini teşkil eder… Yozlaşmamış, değiştirilmemiş ve bozulmamış bütün folklor ürünlerimizde; “Malazgirt Ruhu” vardır.

“Orta Asya’nın Sır-Derya nehri ötesinin göçebe kültürüyle donanmış atalarımız 8. yüzyıldan itibaren Çinli ve İranlı Kültür öğeleri ile zenginleşerek Batıya doğru göç etmişlerdir. 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’yu kendilerine yurt edinen Türk Oğuz Beyleri, eski dünya uluslarını etkilemiş, otuzdan fazla köklü kültürün beşiği olan bu topraklar Türk birliğini kurmuşlardır. Orta Asya’da ve göç yolları boyunca kazanılan bu kültür öğeleri Anadolu yerleşik kültürüyle birleşerek daha da zenginleşmiştir.” -Nabey Önder-
Halk ve Bilim köklerinden meydana gelen FOLKLOR karşılığı olarak “Halk Bilim” tabiri kullanılmıştır. Halk biliminin her dalında çok büyük zenginlik görülmektedir. Anadolu halkının en büyük özelliklerinden bir de, bu zenginlik ürünlerine sahip olmasıdır.

Halk oyunlarımız, folklor ürünlerimiz içerisinde önemli bir yer tutar. Kişilerin bir müzik eşliğinde vücutlarını, belli ritmik hareketler yaparak göstermeleri olayına “Halk Oyunu” demek mümkündür… Halk oyunlarımız yörelere göre değişir. Ritmik hareketler kişilerin duygu ve düşüncelerine göre değişiklik göstererek, zaman ve zemine göre çeşitlilik kazanır. Anadolu’muzun en küçük yöresinde bile halk oyunlarımızı görmek mümkündür. Bir konu, bir olay ve tarih unsuru olarak oluşan halk oyunlarımız; günümüzde maalesef bir eğlence unsuru, bir ticaret malı haline gelmiştir. Halkın yaşayışının oyunlara yansıtılması demek olan halk oyunlarımız; çeşitli ilave ve artistik hareketlerle, motif dışı aksesuar ilaveleriyle öz benliğini kaybeder hale gelmiştir. Anadolu’nun evlatlarından yaylalarına, tepelerinden dağlarına, çayırlarından bağlarına kadar uzanan yörelerinin, çevre kültürlerinin, özellik ve güzelliklerinin, adet, anane, gelenek ve göreneklerinin aynası olan motif ve çiçeklerle süslü giysiler içerisinde, sahne artistlerinin boyalı yüzlerini yansıtır hale gelmiştir… Turizm tezgahında; elalemin turistlerini hoşnut etmek inçin, uçaktan ve gemiden inen Yunanlıya peşkeş çekilecek hale gelmiştir… İsmine “Halk dansları” denilmiş, oryantal dans haline getirilmiştir… Kadeh kaldıran sarhoşlara kadar düşürülmüş; buram buram “Öz” olan figürler, “Çağdaş” hale sokulmuştur…
Halk oyunlarımız yörelerimize göre değişiklik gösterir. Müzikolog Mehmet Ragıp Gazimihal’ın “Yurt Oyunları kataloğu” isimli eserine göre, 1600 kadar Türk Halk oyunlarımız mevcuttur. Coğrafya, iklim, sosyal yaşama, din, gelenek, görenek ve çevre şartlarına göre değişen ve özellik gösteren halk oyunlarımız; yiğitlik, kahramanlık, hayvan taklitleri, avcılık, haset şenliği, bağbozumu, hastalık, bayram gibi olayları yansıtır.

Oyunlarımız; Kadın oyunları, Erkek oyunları, Karma oyunlar, Çocuk oyunları, dizi halinde oynanan oyunlar, şekil değiştirerek oynan oyunlar, dini oyunlar olmak üzere birçok şekillere ayrılır. İsimlerini; oynanan yerden, kahramanlık gösteren şahıslardan, oyun düzeninden, hayvan, esnaf ve ulus adlarından alırlar. Türkmen Kızı, Keklik Zeybeği, Kasap oyunu, Iğdır Barı, Aydın Zeybeği, Bezirgân oyunu, Abdurrahman Halayı, Mehmet Turan Barı, Şeyh Şamil, Karşılama, Köroğlu oyunları gibi…
Zorunlu iskânlar, Askerlik, mevsimlik işçilik, göç olayı, memurluk gibi hallerde; bölgeler arası, halk oyunlarımızda etkileşim ve değişimler vardır. Genellikle ana karakterler dikkate alınarak, Yurdumuzda yedi oyun bölgesi belirlenmiştir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi oyunlarına “HALAY”, Erzurum, Bayburt, Ağrı, Kars, Artvin, Erzincan illerimizde oynan oyunlara “BAR”, Trabzon, Rize, Ordu, Çorum illerini içine alan Karadeniz şeridine oynan oyunlara “HORON”, “HORA (SİRTE)”, Burdur, Isparta, Kastamonu, Safranbolu, Ankara, Eskişehir, Kütahya, Bolu, Bergama yörelerinde oynan “ZEYBEK” ve “EFE OYUNLARI” ile Azerbaycan’ın etkisi ile Anadolu’nun bazı yörelerinde oynan “AZERİ OYUNLARI” ile halk oyunlarımızın isimlendirilişleri üzerine çeşitli görüş ve iddialar vardır.

“Edirne’den Ardahan’a yedi çiçek” diyebildiğimiz halk oyunlarımız da, öz benliğini kaybederek, ticaret metâı haline getirilmiştir. Kıyafetlerini, çalgılarını satarak geçinen tüccarların sayısı çoğalmıştır. Özde, kökte, esasta, mâna ve ruhta, gayede bütün halk oyunlarımız bizim malımızdır…
“Anadolu Ateşi” ismi altında, Anadolu Ruhu ve insanına ters düşen, temel değerlerimizdeki kadını şehvet objesi haline getiren, sözüm ona millî kıyafetlerimizi dansözleştiren, yozlaştıran, soysuzlaştıran ûcûbe bir değişimle karşı karşıyayız.

Musluklarından şarap akan otellere ‘yıldız’ markasını veren, şölenleri destekleyen, milletin parasını buralara harcayan KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞIMIZ, özellikle bu taraklarda bezi olmayan Bakanımız olup/bitenleri görmez mi?
BU ATEŞ, BİR GÜN BİRİLERİNİ YAKAR… BİZDEN SÖYLEMESİ…
Bakanımız ve ilgilere ithaf olunmak üzere bir şiirimizle yazımızı noktalayalım:

“ANADOLU ATEŞİ” YAKAR
“Anadolu Ateşi” neyin, kimin oyunu?
Kimi yakar, ne yakar, közü hangi ocaktan?
Millete yutturmayın, Karamanın Koyunu,
Baldır/bacak sermaye, özü nasıl kucaktan?
“ANADOLU ATEŞİ”, KORKARIM SİZİ YAKAR!
Halkımın oyunları, motiflerle işlenir,
Yedi dağ, yedi çiçek, yöre yöre fişlenir,
Folklor ürünlerimiz, acı/tatlı dişlenir,
Değerleri bozanlar, zaman gelir şişlenir,
“ANADOLU ATEŞİ”, SÖYLERİM SİZİ YAKAR!
Şehvetin pazarında, kadın meta değildir,
Koca bir dağı yıkan, iki tutam çeğildir,
İnsanı insan yapan, gönüldeki meyildir,
Yılanın panzehiri, kendindeki zehirdir,
“ANADOLU ATEŞİ”, DİYEYİM SİZİ YAKAR!
Kültür değerlerimiz, bâtıl düşman elinde,
Gümüş kemer mahzende, hangi gelin belinde?
Şimşir tarak gerekir, Keloğlan’ın kelinde,
KEMÂLİ şiirlerin, coşan/taşan selinde,
“ANADOLU ATEŞİ”, BİLESİZ SİZİ YAKAR!
KEMÂLİ
 

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank