content
07 Kas

Hapşuu-Çok Yaşa Güzel Ülkem

Domuz gribi-kapitalist nezlesi derken tüm hıncımızı başkalarından alırken iğnenin ucunu biraz da kendimize çevirmekte fayda var diye düşünüyorum bu günlerde. Uzun uzadıya dünya da var oluşu yayılması kavramlarını birçok yerde okumuş bilgi edinmişizdir.

Peki ya biz ne yaptık?

Malum hastalığın dünya da baş göstermesiyle ülkemiz bu konuda ne gibi önlemler aldı?

Teşhis-tedavi evresinde yaşananlar nelerdi?

Bu gün bu eksende birkaç kelime edelim birlikte isterseniz.

Hastalığın ilk ortaya çıkmasıyla tüm Dünya’da hızla yayılmasına paralel bir panik havası yayıldı. Buraya kadar normal gibi görünüyor her şey.

Peki biz uzayda mı yaşıyoruz? Ya da bize bir şey olmaz. Biz temiz adamlarız mı dedik?

Dünya çalkalandı ama davulun sesi bize uzaktan pek düğün havası gibi gelmiş olacak ki biz bunun karşısında önleme pek lüzum görmedik. Sınır kapılarına derece ölçer cihazlar koyduk ama yurt dışından gelenlere konukseverliğimizi eksik etmeden kocaman kocaman sarılıp kucaklaştık ve üstelik hastalığı teşhis edecek kişiler ya sınır boylarımızda yoktu ya da bu kişiler konuyla ilgili tam donanımlı değildi.

Hastalığın en büyük özelliği hızlı yayılmasıyken teşhis için giden sağlık görevlilerin bile yeterli önlem almadığını basın bize yansıttı. Zaten bu yüzden ilk önce sağlık görevlilerine aşı yaptık.

Bunun karşısında aslında izlediğimiz yol doğru muydu?

Aslında neler yapılması gerekirdi?

Hastalık daha ülkemize ulaşmadan hemen aşısını sipariş etmek doğru muydu?

Birinci konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı sağlık personelini en hızlı bir şekilde uyarmalı ve bilgilendirmeliydi. Salgın hastalık tehdidi yüzünden acil eylem planı çıkartılmalı ve ülkedeki uzmanları toplamalıydı.

En acı nokta da bu aslında. Ülkemizde bu aşı üretilemez miydi? Ya da aşı ile ilgili hiçbir çalışma yapıldı veya yapılıyor mu?

Hemen sipariş verilebilirdi ancak Bakanlığın bu konuyla ilgili ülkemizdeki uzmanları da en hızlı şekilde çalışma yapmaları doğrultusunda görevlendirebilirdi.

Ülkemizde hiç mi konuyla alakalı doktor - profesör yok?

“Hee yok” diyorsanız bu konuda Milli eğitimle alakalı bir sorunumuz vardır ki bu daha ciddi bir nokta olur.

Uzmanlarımızın var olduğunu düşünelim. Sağlık bakanlığının elinin altında kaç uzman var ve kaç kişiyi görevlendirdi?

Hastalığın teşhisi için ne gibi çalışmalar yapıldı? Halka bilgilendirme hastalık hangi boyutlara ulaşınca yapıldı?

Bu yukarıda saydığım soruların cevapları aslında birer kelimeliktir ancak benim ağzım-dilim varmıyor bu cevapları vermeye.

Hastalık kritik noktaya varınca,kapımızı çalınca bilgilendirme yapıldı. Uzmanlar kendi hallerine bırakıldı. Aşı için çalışma yapıldı mı bu da meçhul.

Kendi halimizde çözümler üretmeye devam ettiğimiz sürece bizi hastalıklar değil kendi başımız yiyecek.

Yani kısacası;

HAPŞUUU… ÇOK YAŞA GÜZEL ÜLKEM…

Saygılarımla…

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank