content

29 Ağu

Et Ve Sütte Tarım Politikaları Kime Hizmet Ediyor?

Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi  Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sayın Tayfun Özkaya’ nın, 28 Nisan 2010 tarihinde Çiğ Süt Üreticileri Grubuna gönderdiği ‘’ Et Ve Sütte Tarım Politikaları Kime Hizmet Ediyor? ’’ başlıklı makalesini hiç bir yorum katmadan, sayfamızı ona ayırıyorum.

Hayvancılık sektörüne; hayvan başına, çiğ süt litre başına, yem bitkileri dekar başına çiftçiye, çiğ süt üreticisine, damızlık sığır üreticisine verilen bu desteklerin aslında  ambalajlı süt ve süt ürünleri sanayicilerine verildiğini özlü sözlerle ifade eden Sayın Özkaya’ ya Çiğ Süt Üreticileri adına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sayın Özkaya’ nın bu makalesi, desteklemeler ile ilgili görüşlerimizde  de farkındalık yaratmıştır.

ET VE SÜTTE TARIM POLİTİKALARI KİME HİZMET EDİYOR?

Tayfun Özkaya

“Bir yıl önce çiftçi eline geçen fiyat sütte 36 kuruş, ette 9 lira iken devlet fiyatlara müdahale etmeyi düşünmüyordu. Elimize geçen fiyat sütte 80 kuruşa, ette 18 liraya çıkınca ise hemen müdahale ediliyor? Bu durum çok canımızı sıkıyor.”

Bu sözleri İzmir’in önemli bir et ve süt üreticisi köyünde Tarım Bakanlığının et ithaline karar verdiği haberini bir grup yetiştirici ile televizyonda izledikten sonra bir çiftçi bize söyledi. Şüphesiz dar gelirli tüketicimizin et yiyemez hale gelmiş olması hepimizi üzüyordu. Ancak yıllardır çiftçiler düşük süt ve et fiyatları nedeniyle hayvanlarını kesmek zorunda kaldıklarında neden aynı duyarlılık gösterilmedi? Çiftçiler yıllarca kötü fiyatlara dayanmışlardı. Bu fiyat artışları hayvan yetiştiricilerine çok kısa bir altın dönem yaşattı. Peki, çiftçi eline geçen fiyatlar yerlerde sürünürken bunlardan tüketiciler yararlanıyor muydu? Cevabımız hayırdır. Sütü çiftçi 40 kuruştan satarken pastörize süt 2 lira idi. Büyük bir kâr süt fabrikalarının elinde kalıyordu. Çiftçi eline geçen süt fiyatı 80 kuruşa tırmandığında ise pastörize süt 2,2 lira olmuş idi.  SEK yani Süt Endüstrisi Kurumunun fabrikalarının özelleştirilmesi sonrası çoğu fabrika kapatıldı. Piyasada hâkimiyet kuran şirketler hem tüketici hem de çiftçi eline geçen fiyatlar üzerinde tekele yakın bir güç oluşturmuşlardır.

 Ette de çiftçi eline geçen fiyatlarla market ve kasaptaki fiyatlar arasında büyük bir fark bulunmaktadır. Et Balık kurumunun kombinaları ve satış mağazalarının olduğu dönemde kurum hem tüketici hem de üreticiyi kollayan bir politikayı az çok sağlayabiliyordu. Özelleştirme bu alanda da güçlü şirketlerin egemenliğini pekiştirdi.

 Şimdi daha ithalatın sözünün bile edilmesi çiftçi eline geçen et fiyatlarını düşürmektedir. Haberlerin çıkmasıyla birlikte çiftçi eline geçen fiyat hemen 1,5 lira düşmüştür. O halde bu politikanın maliyetini gene daha çok üretici ödeyecek gibi görünmektedir. Konuştuğumuz birçok üretici büyük et şirketlerinin epeydir çok sayıda hayvan aldıklarına şahit olduklarını ve üreticinin bu fiyat artışlarından çok bir yarar sağlamadığını anlattılar. Hatta bazıları daha ileri giderek et ithalatının yapılacağına inanmadıklarını, çünkü lobi yapma gücüne sahip bu kişi ve kuruluşlarının bundan zarar göreceklerini de iddia ettiler.

Seksenli yıllarda Özal dönemindeki et ve süt ürünleri ithalatlarının bir yarar sağlamadığını yaşayarak gördük. Şimdi bir de deli dana tehlikesi var. O halde yapılması gereken süt ve ette aracıların yüksek kârlarının azaltılmasıdır. Et Balık Kurumu iç piyasadan et alımı yaparak maliyetine hatta çok az bir kârla satabilir. Kısacası çiftçi eline geçen fiyatlar düşürülmeden, tüketici fiyatı düşürülmelidir.

 

Bundan büyük şirketlerimizin hoşlanmayacağı açıktır. Ancak tarım politikalarında herkesi memnun eden mucizelere pek yer yoktur.

Çiftçilerimizin de uygulanmasını istedikleri tarım politikası konusunda epeyce hayalci olduklarını gördük. Süt priminin 40 kuruşa çıkmasını, hayvan başına 1000 lira prim ödenmesini önerenler çok idi. Aslında uygulanan politika da et ve süt ürünlerini işleyen ve satan şirketlere dokunmayan bir politikadır. Ancak süt için verilen prim sadece litrede 4 kuruştur. Anaç sığır başına da 225 lira ödenmektedir. Süt tozunu destekleyen politika ise çok büyük oranda süt ve et şirketlerine yaramaktadır. Bu nedenlerle şirketlerin hayvancılık desteklerine bir itirazları yoktur. Çiftçilerimizin ise ne yazık ki kendilerine uygun tarım politikalarının ne olacağı konusunda akılları karışıktır. Konuyu sürdüreceğiz.

http://groups.google.com.tr/group/cigsutureticileri

 

 

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Et Ve Sütte Tarım Politikaları Kime Hizmet Ediyor?”

  1. 1
    Göksal ÇİDEM Says:

    Çapar bey.
    Öncelikle halk sağlığına gösterdiğiniz duyarlılık için, yerli üretime, üreticiye, tüketiciye dönük olumlu çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Yazılarınızla ışık oldunuz.
    Et ve süt üretimimiz her geçen gün azalırken bu da yetmezmiş tükettiğimiz et ve sütte dışa bağımlılık artmaktadır.
    Yapılan yanlış yatırımlar nedeniyle zaten sınırlı olan tarım alanları ve meralar da gitgide azalmaktadır. Edirne İli Havsa İlçesi Necatiye köyü halkı mera ve tarlalarından duble yol yapılmaması için yaklaşık 5 aydır hukuk mücadelesi veriyor.
    Alternatifi olduğu halde meranın ve yem bitkileri yetiştirdiğimiz ovamızın ortasından duble yol yapılmak istenmasi zaten zor şartlar altında yapılan yöre hayvancılığını olumsuz etkileyecektir.

    Oysaki T.C. Anayasası Devlete, 44. maddesi ile "toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek...", 45. maddesi ile de "tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek..." görevlerini yüklemiştir. Anayasamızın 45. maddesinin gerekçesinde; "Madde, Devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Devlet, bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır" ifadesi yer almaktadır.

    Saygılarımla

    Göksal ÇİDEM



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank