content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

25 Şub

Erdem Efendi Değil Partisi Yıpratılıyor (muş)!

'Erdem'in yaptığı bir nefret suçu. Çatalca'da ki karmaşa ve gürültü' başlıklı yazımda AK Parti Beylikdüze İlçe Yöneticisi Aytekin Erdem'in facebook sayfasında başı açık kadınlarla ilgili ahlaksız bir yazı paylaştığını yazmıştım.
Erdem'in "Örtülü bir kadın mektuptur, kime yazılmışsa o okur. Cahiliye kadını ise bir kartpostaldır! Ona herkes bakar, herkes okur" diyerek ayrıştırmanın, ötekileştirmenin ahlaksız bir bakışı, zihniyetini, kısacası ahlaksız bir bakış, ahlaksız bir yazıyı paylaşmıştı.
Yazımda; 'bakarmısın çarpıklığa örtülü kadını mektup, başı açık kadını ise kartpostal yap... Her ikisi de hakaret aslında. Bakar mısın Erdem efendiye; herkes bakar, herkes okurmuş başı açık kadını. İçindeki irinlere bak sen...' diyerek yazıyla ilgili düşüncelerimi yazmıştım.
****
Aytekin Erdem bey, yazının çıktığı gün beni aradı. Kimsiniz diye sorduğumda, “Ben Aytekin” dedi.
'Hangi Aytekin?' diye sorduğumda “Erdemsiz” diyerek Cuma günkü manşetimize gönderme yaparak kendisini tanıttı.
Erdem, paylaştığı yazıyı önce inkar etti, sayfasında olmadığını söyledi. Bende kendisine paylaştığı yazının fotoğrafı olduğunu ve kendisinin kaldırdığını hatırlattım. Yaptığının ise yanlış olduğunu ifade ederken, başı açık kadınları kast etmediğini ve bunun maksatlı olduğunu söyledi. Daha sonra facebook'tan yazışmalarda ise yazıyı kaldırmadığını, yerinde durduğunu ancak göremediğimizi söyledi. Paylaştığı bir şey eleştirilince de, partisi eleştiriliyor muş.. O'nu eleştirilenler helal süt emmemişler, babaları onlara haram yedirmiş miş... Erdem efendinin nasıl bir ruh hali varsa... Uçmuş efendi...

Emdiği süt helal olmayanlar eleştirmiş!

Ayrıca, facebook sayfamdan, konuyla ilgili bir açıklama gönderdi.
Erdem, açıklamasında şunları ifade ediyordu:
“CAHİLİYE CAHİLLERİ İÇİN DUYURU.
Paylaştığım bir sözden dolayı, mensubu olduğum partimi ve şahsımı yıpratmaya yönelik yapılan fiilleri üzüntü ve esefle takip etmekteyim.
Proje yerine laf üretenlerin, birleştirmek ve değerlerimize sahip çıkmak yerine; üç günlük dünya menfaati için fitne üretenlerin: perişan, zelil ve zavallı hallerine baktıkça onlar adına üzüntüm bir kat daha artmaktadır.
Bu kişilere ve bu anlayışa söylenecek söz çok lakin, anlayan olmadıktan sonra söylenin de bir faydası olmuyor ne yazık ki.
Ancak yapılan haksızlığa karşı susacak da değiliz. Konumuzla ilgili beyanlarıma, söz ile laf aynı şeyler olmadığının altını çizerek devam etmek istiyorum. Söz o kadar kıymetli ve güzel bir şeydir ki, adına Kur'an- Kerim'de ayet bile nazil olmuştur (İbrahim Suresi 24, 25, 26, 27. ) Laf ise hiç bir değeri ve önemi olmayan, söyleyene olduğu kadar duyana da hiç bir fayda sağlamayan kuru gürültü seviyesinde bir takım seslere denir.
Bu bağlamda işi gücü laf üretmek olanlara söz söylesem; söz israf olur, laf söylemeyi de kendime ve temsil ettiğim partime yakıştıramam.
Nihayetinde herkes, anasından emdiği sütün, babasının yedirdiği lokmanın helal veya haramlık seviyesine göre kendine yakışanı yapar. Bu girizgahtan sonra, fitnecilerin, fitnelerine malzeme yatıkları sözde yer alan ve hiçbirinin de dikkat etmediği 'CAHİLİYE KADINI ' ifadesine
değinerek sözlerime son vereceğim.
Efendim, bahsi geçen 'Cahiliye' kavramı, İslamiyet gelmeden önce o dönemde yaşanan ve kadının değerinin olmadığı, kız çocuğunun utanılacak bir şey olarak algılandığı, hatta diri, diri toprağa gömüldüğü, köleliğin yaşandığı kısaca zalimliklerin tavan yaptığı talihsiz bir döneminin adıdır.
Bu dönemi sonlandıran olay İslamiyet'in gelişidir. Kadının korunmasız olduğu mal gibi alınıp satıldığı hiç bir hak ve değere sahip olmadığı dönemdir cahiliye dönemi. Bahsi geçen sözde bu döneme ve bu dönem anlayışına bir atıf vardır. Anlamak isteyenlere saygılarımla arz ederim. Anlamayanlara, anlayamayanlara ve/veya anlamak istemeyenlere yapacak bir şeyimiz yok. Son olarak şunu belirtmek isterim ki; hayat, kimisinin hayırlı ve faydalı şeyler üreterek değerlendirdiği, kimisinin de fitne ve fesat üreterek israf ettiği bir süreçtir. Sonuçta herkes kendi seçimlerinin ürünü ve kendi seçimlerinin sorumlusudur. Saygılarımla. Aytekin Erdem.

Eleştirilince kolay olanı yap: Fitne ve fesatlık yapıyorlar

Erdem efendinin açıklamasının neresinden tutsam elimde kalır. Ne güzel yanlış Bir şey yap, sorumluluğu üstlenme, partimi yıpratmaya çalışıyorlar de. Eleştirildiğinde menfaat için fitne üretiyorlar de. Cahiliye kadını derken, islamiyet öncesi kadınları kast ettiğini söyle. Eleştirildiğinde utanmadan seni eleştirenlerin anasından emdikleri sütü, babasının yedirdiği lokmanın helam ve haramlık olduğunu söyle, eleştirildiğinde ise herkesi fitne ve fasat üretmek suçla.
Ne güzel söylemiş Erdem efendi, “sonuçta herkes kendi seçimlerinin ürünü ve kendi seçimlerinin sorumlusudur.”
Erdem efendi, sen zihniyetini ortaya koydun. Ne bundan partin sorumlu nede camian. Sorumlu olan sensin. Ve kim ki, seninle aynı düşünceyi paylaşıyor onlarda sorumlu. Söyle bakalım Erdem efendi, hemde açık açık söyle öyle kıvırmadan kimi kast ettin bakalım, paylaştığın yazıyla.
Paylaştığın yazı sözde çok ünlü olan bir hocaya ait olunca doğru mu oluyor?

Karpostal da, mektup da güzeldir...

Sözde, 'cahiliye dönemini kast ederek hangi kadınların kartpostal olduğunu, o'na herkesin bakar herkesin okuduğu' derken hangi kadınları kast ettin?
Yaşadığımız dönem cahiliye dönemi ile karşılıştırılacak kadar geri bir dönem mi? İffet ve namus islamiyetten önce yaşayan kadınlar da yok muydu?
İslami inancı paylaşmayan kadınlar iffetsiz ve namussuz mu?
Hatta islami inancı paylaşıp da, seninle aynı yerde olmayanlar da iffetsiz ve namussuz mu?
Yeter de git işine Erdem efendi, konuştukça senin tabirinle söyleyeyim söz yerine laf ebeliği yaptıkça batıyorsun. Bari sus ve erdemli ol.
Sorumluğunu üstlen. Daha büyürsün..
Yanlışını söylemek insanı küçültmez büyütür efendi.
Kartpostal güzeldir, mektup da güzeldir. Bırak hikayeler anlatmayı, sen kimi kast ettiğini bizde ne demek istediğini biliyoruz. Bu kafayla yoluna devam et...
En zor olan, kendini yargılamak

Erdem efendi Antoine de Saint-Exupery yazdığı Küçük Prens'den bir bölüm paylaşayım belki kulağına küpe olur. Hikayeler anlatmazsın, sorumluluk paylaşır ve kendinle hesaplaşabilmeyi öğrenirsin.
“Gitme," dedi kendine bir uyruk bulduğu için müthiş gururlanmış olan kral. "Gitme de, seni bakan yapayım!" "Ne bakanı?" " Eee... Adalet bakanı!""Ama yargılayacak kimse yok ki burada!""O halde, kendi kendini yargılarsın sen de," diye yanıt verdi kral. "En zoru budur. Kişinin kendi kendini yargılaması, başkalarını yargılamasından çok daha güçtür. Kendi kendini yargılamayı beceriyorsan, hakikaten bilge bir kişisindir demektir."

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank