content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

24 Şub

Çeşmenin Başına Bir Güzel İnse

Ferdi Tayfur’un o şarkıyı söyleyiş biçimini sevmezdim ben. Çeşme konulu başka türküleri tercih ederim. Türkü. Aslında her melodi ve melodiler bütünü olan her şey şarkıdır. Dilbilimci olmadığım için rahat rahat atıyorum. Savunun.

Şarkı genel bir addır. Türkü ise Türk’ün söylediği şarkıdır aslında. İlginçtir ki şöyle desek: bu şarkı da Karacaoğlan’ın, ne kadar tuhaf duruyor. Devam ediyorum atmaya. Şarkı da muhtemelen, ki hangi kavimden geldiği ödemli değil, şar sesinden türemiştir. Sözün kökü şar akmak, olan şey şarıkı dır. Belki de şark-tan gelir. Şar. Su akışı. Şakımak daha sonra kuşlara yakıştırılmış olmalı. Çünkü bugün bile hiçbir kuş, çoğu kuş, şar kökenli bir sözle şakımaz. Yani insanlar, yeryüzünde, yeryüzündeki canlıları zihnen eleyip, doğaya baktıklarında hayvanlar-diğer canlılar haricindekini görmüşler ilkin.

Maden-i der gibi, Türk’ün söylediği şarlayışlara Türk-i söyleyişi eklemiş olmalılar. Bir kavimin doğadan aldığı her deneyimi; sesi, oluşu,rengi, atomu, kimyayı kendi ismine katması bu şekilde olur. Dil aracılığı ile olur. Fakat bir değişim her zaman vardır. Durduğu gibi durmaz hiçbir şey. Yeni bir icat değildir de olan.
Türkülerde gevdirme-sündürme yoktur. Doğada hiçbir şey esrik esrik gezmez. Türkülerin iç ritimlerinde hızlı oluşlar vardır, her ne kadar bazen yavaş gibi algılasak da. Teke ezgilerinde ki tekeler melodilere uygun hareket ederler. Bir tekeye rakı içirmediğiniz takdirde arabesk şarkılardaki gibi hareket etmez.

Uzun havalardaki “sündürme” diye algılayabildiğiniz oluşlar esrik esrik arabesk oluşlar değildir. Uzun havalar, doğadaki oluşları kendine kardeş bilen insanların doğadan beklediklerini ifade eder. Telli turna selam söyler o yare. Çağıl çağıl akar aşığın gönlü. Çakan şimşekler donar aşık gönlünde, hiddet olur; fakat yine de umuttur bu insanın gönlünde. İnsana yabancı olmadığı için hep gelmiştir türküler. Doğaya yabancı olmadığı için hep gelmiştir türküler. Sabahın seherinde öter hep kuşlar, der ki aşık şu öten kuşlar ben olsam dolsam kulağından, veya sevdicek olsa ki duyardır soluyordur belki de. Hep der bunu, eskimeden. Eskimeyen bir özlem.

Çeşmenin başına toplanan kadınlar olurdu. Bizim evimizin de az aşağısındaydı çeşme. Dört yolun ağzı, küçük de sayılabilecek bir meydan. Çamurluydu her yan. Kimse umursamazdı tabii bunu.

Yani demek istiyorum ki şimdi çeşmeler yok fakat yine de bir musluktan su doldurana insan gönlünün meyletmesi mümkün olabilir mi? Çeşmenin başına güzeller hiç inmez artık. Şar’ı da duymayınca kişioğlu kime türkü söylesin? Can veren suyu bir ağızdan içer bilir mi aynı çeşmeden su içmeyen kişioğlu?

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank