content Kendisi için şu cümleleri kullanmış: 01,01,1965 Yozgat ili Akdağmadeni ilçesinde doğdum. 1987 yılında ,A.Ü ,D.T.C.F Fransız Dili ve Edebiyatı'nı bitirdim.Şu anda ticaretle uğraşıyorum. Kitap okumayı severim. Başta edebiyat olmak üzere ,bilimsel yazıları okumaktan büyük haz alırım. Bütün güzel sanat dallarını sever ayırt etmem;zira kendimi Yaratıcının evinin bahçesinde oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibi hissediyorum.Özellikle şiir dilinin çocukça olduğunu düşünüyorum."Yaratıcı evreni yedi yaşındaki bir çocuğun gözüyle yaratmış" der bir yazar.Evrenin büyüsü beni çekip götürüyor iç alemine.Bunun için yaratılışın sırrına yaklaşmayı istiyorum.Hem hayata güzel bi "katma değer" katmak amacım... Şiir için şöyle demiş: "Şiir Çocuğun dilidir"diyorum... "Suyla topraktan mana zuhur etsin diye cana ait adlar, harf ve nefes peçesiyle yüzlerini örttüler. Söz, gerçi bir bakımdan manayı açar ama on bakımdan da örtüp gizler." diyor Mevlana... Şiir manayı açmak için yazılır;şiir ortaya çıkınca bir de görürüsünüz ki,manayı gizlemiş. Çacuk konuşmaz ancak dilini anlarsınız.
12 Oca

Ben Çirkin Değilim!

"İyilik Mektupları II"
Sevgili Elif,
Elime geçen son mektubunda "Yaratılışta çirkinlik mümkün mü?" diye sormuşsun. Böyle bir soru sormanın sebebi olarak da bir şairin benim için : ”O çirkin bir adam” diye vasıflandırdığını sebep olarak gösteriyorsun.

Sevgili Elif, senin elinden tutup şöyle bir yaratılışı seyrettirmek ve biraz da onun üzerine felsefe yaptırmak istiyorum.
Allah'ın, alemi yedi yaşındaki akıllı bir çocuğun bile değerlendirebileceği ve bakıp-görmek isteyeceği gibi yarattığını biliyorum.

Çünkü Allah, alemi önce görülsün diye yarattı. Sonra da gördüğümüzü birbirimizle paylaşalım onun üzerine konuşalım diye kelimeler verdi bize. Ve biz bu kelimelerden şiirler, hikayeler yaptık da nakışı (resim, görünen tüm suretler) bu hikaye ve şiirler için yapılır sandık. Oysa, nakış ve şiir doğrudan Allah'ın hatıralarını aramak, alemi O'nun gördüğü gibi görmektir.

Sevgili Elif,

Bütün eşya ve insanlar, her birimiz en büyük musavvir (ressam) ulu Allah'ın elinden bir diğerinden "zıt çiftler-farklı" olarak çıktığımız halde, nakkaşlar, yazarlar ve şairler kesimi niye bizi ezberden hayali çizerler? Niye evrendeki zıt ve çift kutuplu muhteşem ahenge bakmadan, insanın bu alemdeki yerine bakmadan yüzlerce resim, nakış, çizer ve şiir yazarlar ezberden?

Çünkü Allah'ın gördüğü alemi değilkendi gözleriyle gördükleri alemi resmetmeye ve tarife çalışıyorlar. Bu şirk koşma –haşa- "Allah'ın yapabildiğini ben de yapabilirim" demek değil midir?

Sakın bu söylediklerimden sanata ve sanatçıya karşı olduğum ve sanatın mümkün olmadığı sonucunu çıkarmayasın.

Zira, sanat mümkünüdür .

Sanat, yaratılıştaki kalem seslerini duymaya  en yakın noktadır.


Senin bahsettiğin, bu iç cebinde kötü kalem taşıyan KÖR NAKKAŞ "Benim gözümle gördüğüm bu alemde çirkinlik var; en iyi insan resmini ezberden ben çizerim" diyorsa, Allah'la yarışıp densizlik etmiyor mu?

Hayalinde hangi güzel insanın resmini çiziyor? Yoksa kendisinin mi? Unutma Elif, hiçbir kör nakkaş ezberden gerçek bir at resmi çizemez !

Eğer bu bir şirkse insan, yaratıcısının yasakladığı yasakları, onaylamadığı hata-günah- ve davranışları El Latif ve Es Settar isimlerinin gereğince umulur ki, Rabbim bağışlayabilir;oysa şirki asla bağışlamaz diye bilirim.

Sevgili Elif, bu şair şimdi Allah'ın "yaratışını mı" yoksa O'nun "yarattıklarını mı" beğenmiyor? Kaldı ki, alemde nasıl çirkinlik olur? Bu şair neye baktı da görmek istediğini göremedi?

Elif, alemde eşyanın yerlerini yerli yerine yerleştirmek ve onu “okumak", ev ve bahçemizi düzene sokmak için gönderilen kıymetli Elçi,alemin Muhammed Mustafa'sı gör ki eşyaya nasıl bakıyor ve gördüklerini alıp yerli yerine koyuyor?

Bir gün arkadaşlarıyla gezerken yol kenarında günler önce ölmüş bir köpek leşine rastlıyorlar.Etrafı kötü kokular sardığı için yanındakiler hemen burunlarını tıkayıp dağılıyorlar oradan.

Peygamber köpeğe yaklaşıyor ve : ”Ne güzel dişleri var !” diyor.

Böylece oradakilerin bakış açılarını değiştiriyor.

Çirkinliğin ve güzelliğin iç içe olduğunu,ikisinin bir araya gelmesiyle mükemmelliğin yakalandığını, çirkinliğin tek başına yaratılışta yeri olmadığını, sadece eşyaya bakışın "göreceli" olduğunu, bunun da sınavla yakından alakalı olduğunu anlatarak inşa ettiği evren modeline bir tuğla daha koyuyor.

Sevgili Elif, Evrene bir harf diye yaklaşmalıyız, o zaman katibinin hünerlerini de kavrarız.Aksi taktirde evren bizi iç dengeleriyle kendi varlığına taptırır ve de sapıttırır .

Materyalistler ve puta tapıcılar bu hataya düşmüşlerdir. Zira eserden müessire, sanattan sanatkara geçmedikçe eşya yerliyerine oturmaz. Bu şairin yaptığı gibi bir yerine takılıp kalırız.

Evrendeki şu dengeyi iyi okumak lazımdır Elif.

Yaratıcı mahlukuna nimetleri eşit dağıtmamıştır. Buradaki eşitlik adaletsizlik değildir.Şöyle ki,birinde olmayan özelliği bir başkasında ortaya çıkarmışötekinde gizlemiştir. Her şey tek başına mükemmelliğe sahip değildir; ancak hepsi birden sahip olduğu her bir parçasıyla mükemmeldir. Mükemmel ve TEK olan Allah'tır.

Ancak, bir ağacın çekirdeği de, kökü de, gövdesi de, dalı da, yaprağı da, meyvesi de, görüntüsü de, alemdeki yerleşik yerinde duruşu da muhteşemdir.
İşte bu zıtların birlikteliğindeki ihtişamını görmeni istiyorum. Kötü ve çirkin yoktur; tamamlanması gereken parçalar vardır. Çirkin görüyorum dediğinin içinde mutlaka bir güzellik vardır.
Kör bir adama fili tarif et desen, eliyle tuttuğu şeye benzetir.

Şu halde,"Bu şairin yaptığı nedir ?"diye soruyorsun; "Ne gibi bir özelliğe sahip ki,başkasında aradığını bulamıyor?" diyorsun Elif.

Bu soruya cevaba basitçe Narsizm diyemeyiz!.. Biliyorsun Narsizm: "Aynada kendine aşık olan adam" demektir. Bu kişinin yaptığı enaniyet denen bencillik atına binmiş, şeytanın peşinden sürekli poh pohladığı bir hasta ruhun yolculuğu.

İkisi de (Şeytan ve  adam )yaratıcı karşısında aynı mesabede duruyorlar diye korkuyorum.

Şu sahneyi gözünde canlandırmanı istiyorum; bana hak vereceksin. Yargıç Allah ikisine de soruyor, önce Şeytana dönüp:

“İnsanı yarattım, ona secde et diye emrettiğim halde,neden secde etmedin, seni bundan alıkoyan neydi?
Cevap: Beni ateşten onu çamurdan yarattın; ben ondan üstünüm.

O şaire soruyor şimdi:

“Peki, söyle yarattıklarımda çirkinlik görmüşsün ve öyle vasıflandırmışsın?

Cevap: Ben daha güzelim, yarattığın o adamda güzellik görseydim kesin bilir ve söylerdim. Çirkin yaratmışsın ben de bu yargıya vardım, yalan mı?

Dikkat et Elif, ikisi de yaratılışı "tanımıyorlar", onu "tanımlıyorlar", ikisi de köken araştırması yapıyor. İkisi de yaratılışı yargılıyorlar. Allah'ın yetkisine müdahele ediyorlar. İkisi de ırkçı. Bunları bıraksan faşizan tavırla kendi soylarından olmayanlara yaşama hakkı tanımazlar yeryüzünde.

Elif, yine bana diyeceksin ki, ”Sevgili Turan çirkinlik kavramından ırkçılık, faşizm, köktenciliğe kadar getirdin konuyu?”

Evet öyle yaptım Elif, zira yaratılışı yanlış okumalar insanı Şeytanla birlikteliğe kadar götürüyor; şirkin altında bu yanlış okuma vardır. Ben uyarımı yaparım, çünkü "İyilik Mektupları" yazıyorum. O halde o şirke bulaşmak üzere olan kişiye şöyle çağrıda bulunalım:

“Bizim medeniyetimizde çirkinlik yoktur; yanılıyorsun. Ve "cam ırmağında taş gemi "yüzdürüyorsun; Çizdireceksin. Gözlerini aç, cam ırmak da yok,taş gemi de. Ezberini boz.

Vesselam ,"İyilik Mektupları" devam edecek sevgili Elif.

Sonsuz sevgim ve saygımla.-------------------------------------------------

Not:M.Ali Bulut'un "Fardipli SinHa" ve Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı "romanlarından faydalanılmıştır.

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank