content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Kas

Başörtüsü Meselesi…

Meclis sessiz sedasız denilebilecek şekilde kadın milletvekillerinin başörtüsü ile meclise girebilmelerinin yolunu açtı.
1980 ihtilalına kadar mecliste olmasa bile, başta üniversiteler olmak üzere diğer kamu kuruluşlarında başörtüsü konusunda hiçbir engel yoktu. Zaten kimse de dert edinmiyordu. 12 Eylül ihtilalında askeri konseyin bir genelgesi ile başörtülüler hizaya çekildi. Başörtüsü de muhafazakâr kesimlerin, özellikle “İslamcıların” bayrağı haline geldi.

Laikler ve İslamcılar başörtü üzerinden birbirlerine saldırdılar. Laikler başörtüsünün başta üniversiteler olmak üzere kamu kurumlarında serbest olması ile irticai faaliyetlerin artacağını ve dolayısıyla laikliğin elden gideceğini, cumhuriyet kazanımlarının kaybedileceğini ileri sürerken; İslamcılar ise bunun din ve vicdan özgürlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederken, başörtüsünü mücadelelerinin bayrağı yaptılar. Yani üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması ile dava kazanılacakmış gibi bir düşünce içersine girdiler.

Hâlbuki gözden kaçırılan bir nokta vardı. O noktayı bir soru ile açalım. O soru da şu… 12 Eylül ihtilalını yapanlar solcuları, milliyetçileri hapislerde çürütürken İslamcılara göz kırptılar. Onları fazla hırpalamadıkları gibi cemaatlerin faaliyetlerine izin verdiler. Hatta zaman-zaman da yardımcı oldular. Bütün bunlara rağmen neden başörtüsünü yasakladılar. Evet neden?
1980 sonrası yaşadığımız birçok muammanın cevabını kolay veremediğimiz gibi bunun cevabını da veremiyoruz. En azından çoğumuz…
Sizi başörtüsü konusunun bir başka yönüne götüreceğim. Başörtüsü kamuda neden bu kadar önemli? Eğer ülke yönetimi dolayısıyla devletin kilit noktaları laiklerin elinde ise; alt kademelerde görev yapanların başörtüsü takmalarının ne sakıncası vardı? Soruyu daha da açalım.

Diyelim ki siz bir fabrikanın sahibisiniz. Çalışanlarınızın başörtülü olup olmaması sizi ilgilendirir mi? Ya da sizin fabrikanızın üretimini sekteye uğratır mı? Uğratmayacağına göre onların sempatisini kazanacakken, neden durup dururken çalışanlarınızın hışmını üzerinize çekesiniz ki?
Mesela sistemin yöneticileri üniversitelerde ve bazı kamu kurum ve kuruluşlarında başörtüsünü serbest bıraksalar; ama Çankaya’da ve Mecliste takılması kesinlikle yasak deselerdi başörtüsü için bu denli çekişme yaşanır-mıydı? Toplumun Çankaya ve Meclis umurunda olmazdı.

Bu sistemi yönetenlerin taktik hatası-mıydı? Buna pek ihtimal vermiyorum. Kendilerini çok güçlü görüyorlardı ve başörtüsü argümanı vasıtası ile İslamcıları hizaya getireceklerini zannediyorlardı. Muhtemel ki dikkatleri başörtüsüne çekerken (adalette, ekonomide, ifade özgürlüğünde vs.) diğer alanlardaki haksızlıklar gözden kaçırılıyordu.

Buna karşılık İslamcılar da başörtüsü üzerinden elde ettikleri kazanımlarla mücadelelerinin başarısını buna göre ölçüp, değerlendirmelerini ona göre yapıyorlardı. Yine muhafazakâr toplum kesiminin dikkatlerini başörtüsü kolaycılığına çekerek diğer haksızlıkların üzerine gitmiyorlardı. Çünkü onlar da iktidara geldiklerinde sistemden nemalanmak için laiklerin gittikleri yoldan gideceklerdi. Kısaca başörtüsü bir kale idi ve bu kalenin burçlarındaki kazanım veya püskürtmeler başarının ölçüsü oluyordu.
Sonuç,
Kale tamamen fethedildi mi? Ya da soruyu şu şekilde soralım… Operasyon tamamlandı mı? Ben şimdilik diyorum. Çünkü bu dönüşümün dibi çürük… Neden mi? Onu da gelecek hafta yazalım.

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank