content
05 Şub

Avrasyacılık Nedir (Geleceği) (III)

1) Fikirsel ve İdeolojik Gelişimi Açısından Avrasyacılığın Geleceği:

Fikirsel gelişimi daha iyi görebilmek için öncelikle başlangıç ile bugün arasındaki değişimlerin görülmesi gerekmektedir. Bugün Avrasyacılık fikri bir ideoloji haline dönüşmüştür ayrıca bölge halkı kültür ve hayat bakışlarını değiştirmeye başlamış, ortak noktalarını bulma konusunda daha istekli olmuşlardır. Ülkeler arasındaki ihtilaflar son bulmaktadır. Sovyetlerin dağılmasından sonra belirlenen sınırlardaki problemler artık çözülmüştür.  Avrasyacılığın ideolojik temelleri oturmaya başlamıştır.

Bugün Avrasya Birliği Sosyalist ve Anti-emperyalisttir. Eşit temsiliyeti savunmaktadır. Kapalı bir ekonomi olmasa da üretime dayalı bir ekonomiyi savunmaktadır. Son zamanların moda gelişim politikası olan Asya tipi kalkınma peşindedir. Sömürgeci değildir.

Zaten sömürmesi de gerekmemektedir çünkü yeterince kaynağı bulunmaktadır.  Bunlar iyi yönleri. Peki eleştirilecek yönleri yok mudur? Tabi ki vardır.  Orta Asya ülkelerinin en önemli özelliği, devlet otoritesinin baskın oluşudur ki bu bütün sosyalist ülkelerde görülmektedir. Bu ülkelerin bir başka noktası da Devlet Başkanı Devleti konumunda bulunmalarıdır. Örnek olarak Nazarbayev kendisini ömür boyu seçilebilme hakkına sahip kılmıştır. Muhalefete destek vermez bir görüntüsü olsa da ABD'nin bu ülkeleri durmadan karıştırmak istemesinden dolayı bu hakkı bazen kendinde meşru görmektedir. Aslında Nazarbayev, dış destekli olmayan her türlü muhalefete izin vermektedir. En son dış ülkelerden destek aldığını belirlediği damadını Avusturya elçiliğinden almış ve mahkum etmek istemiştir.  Putin'e kadar en büyük desteğini Komünist partilerden almış olması ister istemez bazı noktalarda aşırılığa yönlendirmiştir. Fakat bugün hiçbir noktada aşırılık kalmamış, hatta ara güç konumunda olan Japonya ve Batı Avrupa'yı bile siyasi olarak kullanma konumuna gelmiştir.  Kapalı bir sistem olduğu söylenmektedir ki bu tespit doğrudur. Sağlam adımlarla gitme hedefinde olan Nazarbayev, projenin uygulama alanını kısıtlı tutmuştur ve şu anda hala yola çıktığı ülkeleri projenin birincil uygulayıcısı konumunda tutmaktadır.  Ne olursa olsun bugün birliğin en önemli noktası ABD'ye, Kapitalizme ve Emperyalizme karşıtlığıdır.

2) Askeri Bir Alternatif Olabilirliği Açısından Avrasyacılığın Geleceği:

Bölgede bulunan 2 büyük ülke Rusya ve Çin, süper güç olma iddiasında olan ve ABD'ye alternatif olarak gösterilebilecek yegane devletlerdir. Ayrıca Avrasyacılığın etki alanındaki coğrafyada, ABD'den sonra en büyük askeri harcamaya sahip olan 6 devleti bulundurmaktadır. Keza nükleer güce sahip olan devletler de bu havzadadır. Bu da göstermektedir ki Avrasya havzası bugün ABD'ye alternatif olarak gösterilebilecek tek bölgedir. Rusya ve Çin'i askeri olarak yakınlaştırabilecek tek bu proje de budur.

Çünkü ortak güvenlik konusunda büyük ilerleme sağlanan bir projedir Avrasya. Hem Avrupa hem Amerika ile bağlantılarının bulunmasından dolayı da jeopolitik önemi büyüktür. Ayrıca Rus üslerinden başka Baykonur uzay
üssü gibi çok önemli bir üsse sahiptir. Son yıllarda Çin'in ABD uydularını da düşürebilecek teknolojiye sahip olduğunu da düşünürsek askeri olarak ABD'nin en büyük alternatifidir. Bu birliğin gerçekleşmesi halinde kara kuvvetleri en güçlü olan ordu ile karşılaşılmış olunacaktır. Eğer birliğe Türkiye'de katılırsa, oluşacak askeri güç daha da büyüyecektir.  Keza bu büyük askeri gücün de hatalı yönleri mevcuttur. Silahlanmanın inanılmaz derecede arttığı son yıllarda, Sovyetlerin yıkılmasının ardından buharlaşıveren silahların nerelerden çıktığı ve Rusya'nın birkaç dönem öncesine kadar içindeki özerk bölgelere neler yaptığı unutulmamalıdır. Tabi bu büyüyecek askeri güç çekişmesinin nükleer silahlanmayı da artıracağı öngörülebilir. Yine de tek süper güç olan ve dünyayı kendi oyun alanına çevirmeye çalışan ABD'ye karşı yeni ve eşitlikçi bir gücün hatta yeni bir örneğin çıkacak olması çok kötü bir durum değildir. Ummak gerekir ki bu yeni birlik askeri gücünü dikkatli de doğru şekilde kullanabilsin.

3) Ekonomik gelişimi ve model olması açısından:Az önce de belirttiğim üzere Avrasya fikri Asya Kalkınma Modeli'ni uygulamaktadır. Bu model öncelikle kendi halkının gereksinimini karşılamakla beraber bu gereksinimin ne kadar olduğunu da kendi belirlemektedir. Bu demek oluyor ki otoriter bir kalkınma modeli de olabilir. Ülke halkının daha çok üretime ortak olması ve daha fazla üretmesi sonucunu doğuran bu model, sosyalist modelden esinlenerek ortaya çıkmıştır. Keza herhangi bir ülkeyi sömürme peşinde değildir çünkü kendi kaynakları yeterlidir. Kalkınmanın en önemli noktası petrol ve doğalgaz gibi sınırlı iki kaynaktan oluşmaktadır. Bu sayede belirli bir zaman boyunca ABD ve özellikle AB'nin projelerini kurduğu enerji alanında hakimiyet ele geçirilecektir.  Planlı bir şekilde geliştirilen ekonomik kalkınmanın üretim ayağında en önemli gereksinim makine konusunda olmaktadır. Bunu da Rusya dışındaki ülkelerin ithalatlarına baktığımızda anlıyoruz. Avrasya'nın ekonomik temelinin ne olması gerektiğini Erol Manisalı "Öncelikle Emperyalizmin ve Kapitalizmin damarlarının nasıl kesileceği hesaplanarak oluşturulmalıdır" diyerek ortaya koyuyor. Zaten en başından da belirttiğimiz üzere, yapılan bütün eylemlerin temellerinde Anti – Emperyalizm vardır. Ekonomik programın tek ve en büyük eleştirisi, dünya pazarında daha çok yer alabilmek için, ülke halklarının fazla zorlanması ve sosyal devlet uygulamasının pek iyi biçimde gerçekleştirilememesidir. 4) Anti – emperyalist görüşü açısından Avrasyacılığın geleceği:Avrasya'nın emperyalizme bakış açısını, Rusya'nın ABD ve dostlarının dünyayı getirdiğini iddia ettiği duruma karşı bakış açısıyla eş tutabiliriz. Rusya'nın ABD karşıtlığına kişisel değerlendirmeniz neyse Avrasya'nın da anti-emperyalist bakışını da öyle görebilirsiniz. Özellikle Putin'in batı ile ipleri germesinden sonra, Avrasya havzasının da aynı dalgaya kapılacağı öngörüsünde bulunmak doğru bir yaklaşımdır ki Özbekistan'ın Avrasya Ekonomik Topluluğuna katılmasından sonra Rusya, Avrasya bölgesi hakkında daha cüretkâr konuşmalara girmiştir. Son olarak AKKA'dan ayrılan Rusya, artık ABD destekçisi AB'ye son uyarısını vermiştir. Moskova, NATO ve Varşova Paktı ülkelerinin konvansiyonel silahlarını kısıtlamak için yapılmış bir antlaşmaydı ki ABD'nin son füze projesinden sonra Rusya artık yeter demişti. Bunu da pratiğe dökmüş oldu.

Önümüzdeki dönem, AB'nin doğu-batı arasında bir seçim yapması gerektiğine olan zorunluluğunu ortaya koyacaktır. Güney Amerika'da başlayan Anti Emperyalist girişimin, fikirsel olarak olmasa da hem jeopolitik açıdan hem de askeri olarak daha güçlü bir örneğini Avrasya'nın emperyalizme bakışında göreceğiz.  Keza bu Avrasya'nın zaten zorunda olduğu bir yaklaşımdır. Yayılımcı politika uygulaması imkansız olan bir bölge olan Avrasya ülkelerinin bunu yapmak gibi bir isteği de yoktur.

Son olarak eklenebilecek bir nokta da Avrasya ülkelerinin ABD ile ilişki kurma zorunluluğu adına hiçbir mecburiyet sahibi olmamasıdır. Bu da oluşabilecek kutbun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor bizlere. Büyük Ortadoğu Projesi ile büyük yara alan ve tehlikeyi yanı başında hisseden Avrasya'nın, kuşatılmaya engel olabilmesi için Anti-emperyalist tavır sergilemesi ve uluslararası arenadaki desteğini bu temelde kazanmaya çalışması, kendileri açısından en mantıklı harekettir.

Devam edecek...

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank