content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

31 Ağu

“Aşkın Sedası!..”

Değerli OKUR! Sahte mutluluğun ötesinde gerçek saadete ulaşmak istiyor(sak)sanız kafa yorup bedel ödemeliyiz!..

Mutluluk: Bir gönül hoşluğu, yaşamdan zevk alabilme, yaşama sevinci, insanın iç aleminde ve dış dünyasında bir denge oluşturması… 

Kendisiyle, yaratıcı ve etrafı ile barışık olmayan bir insanın mutlu olması düşünülemez.

İnsan olarak sınırlarımızı, doğanın sınırlarını, aile içi ilişki sınırlarını, diğer insanlarla olan ilişki sınırlarını tespit edip bu sınırlara riayet etmedikçe mutluluğa kavuşamayız.

Asıl konumuz Aşk ve dahi AŞKIN SEDASI

Aşk, kendi içinde baş eğmişliği, kendi dışında da başkaldırmayı öne çıkarır.

Niye? Çünkü, “güzel olan hülasa edilemez.” denilir..

Belki şöyle diyebiliriz. “Aşk:”, çılgınlık içinde düşünmektir.

Çılgınlıksa; gerçek insan olma yolunda yürümenin adıdır.

Unutmayalım ki, mıymıylar aşk adamı olamazlar.

“Aşk”, uysallığın toprağında boy veremez.

Acı ama bu böyledir. 

Evet öyle.. “Aşk adamı” olmadan, ne “bilge” ne “devrimci” ne de “sanatçı” olunur.

“Aşk”, sıradanı sıra dışı yapar. Biz, aşkla evreni ve içindekileri fark ederiz.

Gelin, burada gözlerimizi kapayıp bir iyice düşünelim. Adını hatırlayamadığım ama soyadı Timuçin olan bir yazın adamımız, “Aşkta insan bir gözden çıkarıcıdır. En başta kendini gözden çıkarır. Tehlikelere atar. Her koşulda alışılmışın dışına çıkar.”der.. Evet böyle der..

Onun için “aşk” serseriliktir. “Kendini adamadır.” Aşka aday kişi korkuların ötesine geçer.

İşte, serserilik burada anlam kazanır.

“Aşk”, bir bakıma kalıplara isyandır.

Bir tür, her sınıra başkaldırıdır.

Aykırılıktır.

 Aşk bir arayış ve adanıştır.

Hep çıkarlarına ayarlı yaşayanlar aşkı yaşayamaz. Aşk adamı olamaz. Bunların çocukları da aşkı yaşamazsa sonunda onlarda anne babaları gibi olup çıkarlar…

“Aşk” ve Sevgi bir süreçtir.

Bunun için önce, tanış olmak, biliş olmak gerek. Onun için bu konular aceleye gelmemeli. Beklemesini bilip bir tür keşif yolculuğu yapmalı. Keşif yolculuğu.. Kama Sutra: “Her geri zekalı, çocuk sahibi olabilir.  Ama haz almasını ve haz vermesini bilmek bir bilgelik işidir. Bir sanattır.” Der.

Demek ki, sev(iş)meyi bilmek, insan olmanın bir ön şartıdır.

İşte bu kitapta, Seda ÜRKMEZ Hanım, AŞKIN derecesinde yanıp pişen bir gönlü, bir sevgiyi, bir isyanı, bir başkaldırıyı, kınamacının kınamsından korkmadan bütün çıplaklığıyla şiir diliyle ifade etmektedir.  “Sahte mutluluk imalathaneleri, çıkar amaçlı mutluluğun bedelini ucuzlatarak, kanmaya meyilli insanları etraflarına topladılar, seyirciye, sahneye, konuya ve konuma göre konuşlanan ikiyüzyüzlü robot misali mutsuz! insan tipi imal ettiler…

Hayatı zindana çevirecek davranışlarla mutsuzluğa davetiye çıkartanlar kendilerine zarar verirler.

İnsanın en büyük dostu ve hatta en büyük düşmanı da yine kendisidir.

Önce kendimizi sevip içimizdeki güzellikleri geliştirecek, ardından bunu diğer insanlarla paylaşarak mutluluğumuzu katlayacağız. İnsanların birbirini sevmesi ve birbirine iyilik yapması kadar güzel, düşmanlık yapması kadar da kötü bir şey olamaz.

Başta peygamberler olmak üzere, tüm filozoflar insanın mutluluğu konusunda çaba sarf etmişlerdir. Tüm bu çabalar, en değerli varlık olan insanın en iyi şekilde ömrünü tamamlayabilmesi içindir.”

İNSAN, yeryüzünün, ÖMÜR’ de insanın en değerli varlığıdır…

Kısa bir ömürde mutlu bir hayat kuramayanın, yaşamasının ne anlamı var?

Güzel bir iş, güzel bir eş, güzel bir ev, güzel çocuklar, güzel bir lezzet… “her güzelliğin bir bedeli var” ve güzel şeylere kolayca ulaşılamıyor.

Değerli okurlarım! “Edebiyat”, “tarih  ve “ŞİİR” birbiriyle sarmaş dolaş olmuş bilim dalları olarak günümüze kadar gelmektedir. Kıyamete kadar da bu bilim dalları insanoğluna hizmet etmeye devam edecek.

Son günlerin popüler kitapları tarihi şahsiyetlerin bilinmeyen yönlerini gün yüzüne çıkarmaya başladığı kadar onların aşklarını, sevdalarını, yaşamlarını, söylemlerini ve şiirlerini de ön plana çıkarmaya başladı.

Çoğu zaman yaşadığı döneme damgasını vuran kişilerin yaşamlarına ait gizli saklı özelliklerini yeni nesle aktarmak için kaleme alınan bu kitaplar büyük bir ilgi odağı haline geldi.

İşte bu kitapta, ayırımsız her insanın bir yaşam öyküsü vardır ve anlamlıdır ve önemlidir hümanist duygularıyla kaleme alındı.

Bu kitaptaki şiirler Seda ÜRKMEZ’ in yüreğinden sizin kalbinize akan doğal, naturel, el değmemiş şiirlerdir.

Elbette her insanın bir yoğurt yeme tarzı vardır esprisince de son derece önemli ve anlamlıdır.

Kitabı e-dit ederken çok travmatik, karmaşık duygular yaşadım.

Adeta MELEK gibi bir insanın, kadının sadakatini ve duyarlılığını hissettim satır aralarında ve sevgili kardeşim Adana Lokum FM’in sahiplerinden Özkan ÜRKMEZ adına çok sevindim.       

Elbette her mutluluğunda bir bedeli var.

Mutlu olmak yeryüzüne hakim olmak değil, yer yüzü ile uyumlu olmaktır.

İnsana silah doğrultarak, insanın malını gasp ederek, emek ve bedenleri sömürerek bir uygarlık kursanız bile, bu uygarlık sizin zindanınız olur.

Saygı duyulan biri olmak, eşinin sevgi ve sadakatini kazanmış olmak, çocuklarının sevgisini kazanmış olmak, bir mesleği çok iyi bir şekilde icra ederek insanları memnun etmek, çevresindeki insanların çözümünde öncü olmak…

İşte size mutluluktan mest olmuş bir insan’ın, bir kadının, bir dost eşinin gönül manzarası ve AŞKIN SEDASI..

Tıpkı SEDA gibi, elindeki imkanlarla mutlu bir hayat süreceğine tam olarak inanan biri, mutluluk için ilk adımı atmıştır.

Sahte mutluluğun ötesindeki gerçek mutluluğa ulaşmak istiyorsak, kafa yorup bedel ödemeliyiz!...

İşte bu kitap zihinsel bir emek ve bedelin ürünüdür.

Editörlüğünü büyük bir iştiyakla gerçekleştirdiğim kitap yakında tüm seçkin kitap marketlerde yerini alacak…

 

ATATÜRK KÖŞESİ

Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Millet hayatı tehlikeye maruz kalmayınca harp bir cinayettir..

 

DÜŞÜN-TAŞIN

Bin kez düştüm bir kez ibret almadım dolu dolu boş gibiyim dünyada!..

 

GÖNDERMELER

-Mesajında, “Aziz Milletimizin, Başkomutan Atatürk önderliğinde kazandığı 30 Ağustos Zaferi, Dünya tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılan bir destandır. Bu öyle büyük bir zaferdir ki: asırlardır hür yaşayan bir millete zincir vurulamayacağının göstergesidir...”diyen Adana Valisi Hüseyin Avni COŞ’ katılmayan var mı?

-Vizyonu, Karizması ve medyatik enerjisiyle, önümüzdeki yerel seçimlerde siyasette bende varım diyen meslektaşımız Yüksel EVSEN’le yola devam edecek partinin seçimlere kafadan bir sıfır galip başlayacağını bilmeyen var mı?

-Adana’nın COŞ-turan VALİ’si ile Şükürler olsun ki artık Zafer Bayramı Resepsiyonunun halkımızdan uzak 5 yıldızlı oteller yerine, Yüce halkımızın kalbi hükmündeki Vilayet bahçesinde yapılmaya başlandığını bilmeyen, duymayan var mı? 

-“Adana gibiyim yani uzaktan ışıl ışıl ama yorgun ve her şeye rağmen Büyük Saat Gibi dimdik ayaktayım!.”Diyen Türkmen BEG’i dostum İsmail DEMİRDÜZEN’i tanımayan var mı?

- Türkiye’nin iz düşümü olan Adana’mızda her renkten, din ve ırktan, mezhepten insanlar var herkes birbiriyle KARDEŞ gibi geçiniyor bazı, TV'ler ve gazetelere bakıyorum tam aksine haberler var bunun NEDENİNİ bilen var mı?

-Ankara kaynaklı bir kuruluşun yaptırdığı anketlerde Aytaç Durak’ın MHP Genel Başkanlığı adayları arasında adının geçtiği ancak Durak’ın “kardeşim herkes memleketinde ağırdır” diyerek anketten adını sildirdiği dedikoduları doğru mu?

-Kayınpederini kaybeden Kadim dost, Vilayet Özel Kalem Müdürü Vahdettin Sakallı’ ya ve güzel eşi Cennet Hanıma sabır ve metanet temennisiyle merhuma rahmet, kalanlara başsağlığı diliyorum… 

yukselmertoglu@hotmail.com

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank