content

03 Tem

Alevera Dalevera Bitkisi

Gıda’ da, güya besin tamamlayıcıların da alevera dalevera nasıl olmakta kimler yapıyor, kim buna müsade ediyor. Niçin müsade ediyor!

1974-1975 Öğretim yılında Üniversiteyi kazanmıştık. Hiç görmediğimiz Başkente gelirken Üniversitede okuyan bir akrabamın evine gittiğimde kapı ‘’boğazıma takılmış’’ olduğundan komşularına sorduğumda Memleketine gitti cevabını alınca Ulus’ ta itfaiye meydanında öğrenci bütçesine uygun bir otele yerleştim. Ertesi gün erkenden otelden çıktığımda itfaiye meydanında kaldırım kenarında bir kalabalık görmüştüm. Elimde ‘’ Ünv. kazandı’’ belgesini içine koyduğum kitapla kalabalığı yarmaya çalışıp kalabalığın ortasında ne olduğunu anlamaya çalışırken etraftaki bir kişinin avazının çıktığı kadar <<gel, her derde deva, hastalara şifa diye bağırıyordu.>> Ne satıldığını merak etmiştim. Kalabalığın ortasındaki adam işine gitmek üzere olan insanlara elindeki küçük cam şişedeki hafif sarı bir sıvıyı kalabalığa göstererek tanıtımını yapmaya çalışıyor, bir yandan da insanlardan bir kaçı << bana da ver, bana da ver >> diyerek ellerindeki parayı adama uzatıyorlarken arkamdan elbisemi kavrayan bir el beni geriye çektiğinde, bugün gibi hatırlıyorum, göbeği ileri çıkmış kısa boylu bir adamı karşımda görür görmez bana ‘’ Elindeki ile ilgilen, elindeki ile ilgilen, haydi kaybol, okuluna git ‘’ sözü ile beni kalabalıktan uzaklaştırdığını hatırlıyorum.

İşte benimde burada yazma amacım benim durumuma düşecek alevera dalavera adaylarını elimle değil yazılarımla o aldatılan kalabalıkların arasından çekip çıkarmaktır. Ama o göbeği ileri çıkmış adamın yaptığı gibi öğrenci oluşumdan acımışlığı ile beni aleverasından çıkartmada ayırım yaptığı gibi ben ayırım yapmadan bizi okuyanlara alevera daleveradan kurtarmaya çalışacağım. Bunda bir nebze başarılı olursak ne ala! Yazma gayretimizin sebebi tüketicilerimizi aydınlatabilmek.

Bu tip pazarlamaların daha sonraları ‘’ Alavera dalevera ’’ olduğunu hayat bize öğretti

Günümüzde hafif sarı üzerinde hiç bir yazı ve etiket olmayan her derde deva olduğu iddia edilen güya ilaçları, gıda maddelerini metaları satamazsınız ama;

Ülkemiz ve Dünya,  ambalajlandığında çok kolay bir şekilde gerçek besin maddesi olmayan besin maddelerini veya besin tamamlayıcılarını rahatlıkla satılabilinir haldedir. Ekmeğimizin ekmek,Yoğurdumuzun yoğurt, sütümüzün süt olmaktan çıkarıldığı ülkemizde gerçek besin maddesinden gıda sanayicilerimiz tarafından uzaklaştırılan, cola kültürüne alıştırılan insanlarımız besin eksikliği kompleksine kapılarak maalesef çareyi ‘’ besin tamamlayıcıları ‘’ ında görmektedirler. Gerçek besinlerin tamamlayamadığı eksikliği, gerçek olmayan ‘’ besin tamamlayıcıları’’ tamamlayacak öyle mi? Gerçek ekmek, gerçek süt, gerçek yoğurt, gerçek tereyağ,... kaymağı ambalajlandığında gerçekliğinden uzaklaştırılan ülkemizdeki boşluktan yararlanan fırsatçılar alavera dalavera bitkisini ambalajlandırılmış, konsantre edilmiş, plastik* kutuya doldurulup herderde deva adı altında satışa sunmaktadır. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı ve satıcı firmalar alevera dalevera bitkisinin bir ilaç değil, besin tamamlayıcısı olduğunu  açıklamışlarsa da satışlarındaki mutlak satış propaganda malzemesi satış distribütörlerinin ellerindeki hastalık listesi ve bu hastalıklara göre düzenlenmiş  kullanım bilgileridir. Bu kullanım bilgileri ilaç kutularının içindeki ilaç prospektüsleri gibi minnacık yazılardan değil iri, kocaman yazılardan oluşmaktadır.  İlgili distribütor firma veya firmalar satış mümessilerine bunu yasaklamışlar ise de << istemem yan cebime koy>>  misali satışlarının yegane temelidir gibi danışıklı döğüşmüdür, yoksa ciddi bir uyarımıdır bilememekteyiz. Bu mutlak satış propaganda malzemesi  olan prospektüsler satış tekniklerinde kullanmıyor olsalardı mevcut satışlarının onda birini yapamayacaklarına inanıyorum.

2008 yılı rakamlarına göre alevera dalevera bitkisinin  satış rakamları ülkemizde yıllık 12 milyon doların üzerinde bir hacme sahiptir.

Gelelim ambalajlanmış bitki ve/ veya meyve suyu konsantrasyonlarına: Her türlü meyve veya bitkinin sıvı konstrasyonları iki şekilde uzun süre saklanabilir, yani bir ambalaja konulup uzun süre saklanabilir: Her ikisinde de ısıl işlem gerekir. Birinci işleme pastörizasyon ki bu işlemle kapalı ambalajla beş gün + 4 derecede saklanabilir, ikincisi ise UHT (Ultra Heating Treatment) çok yüksek ısıda işlem gördürülerek 3 (üç ) ay müddetle oda sıcaklığında saklanabilir. Marketlerde dikkat ederseniz Pastörize sütler soğutucu bölümlerde, UHT sütler ise soğutucusuz bölümde bulundurulmaktadır. Ha keza kutulandırılmış veya şişelendirilmiş meyve suları da UHT tekniği ile işlem görmüş olduğundan üç ay süre ile oda sıcaklığında bozulmadığından soğutucu kısımlarda muhafazasına gerek görülmemiştir.

Gıda oda sıcaklığında kısa zamanda bozulabilendir. Sıvı gıda veya besin tamamlayıcısı  uzun süreli bozulmuyorsa o gerçek gıda değil gıda sanayinin alevera dalevera’ sıdır.

İşte alevera dalevera bitkisi de öyle bilmediğimiz metodlarla değil aynı uht sütlerde olduğu gibi 160 santigrat derecede aniden ısıtılılıp, hızlıca soğutulduğunda UHT sütlerde olduğu gibi içindeki organik belkide yararlı maddeler  yok olmaktadır. Bitkinin, sütün, meyvenin içinde var olan vitamin ve mineraller uht tekniğinde yok olmaktadır. UHT süt ile tüketicilerin aldatılmasının maliyeti 1,5 TL’ dir. Ya alevera dalevera bitkisiyle aldatmanın tüketiciye maliyeti. Bidonu bilmem kaç lira. Bir de şifa bulana kadar kaç bidon kullanılacak ise o kadar aldatma. Üstelik de bidonu plastik!

Sanayiciler UHT sütün ve kutulandırılmış meyve sularının, konsantrelerinin uzun ömürlü olmalarını çok iyi bir sterilizasyonla yaptıklarını söylemektedirler. Yani çok yüksek ısı ve uzun ömür sağlayan katkı maddeleri katılıyor. Meyve suları ve konsantrelerinin de alevera dalevera bitkisinin konsantraleri de uzun ömürü yüksek ısıya ve içine katılmış katkı maddelerine borçlu.Hiç bir gıda içine katkı maddesi katılmadan uzun ömürlü olamaz. Hiç bir sıvı gıda maddesi de yüksek ısı ile UHT' leştirilmeden, içine katkı maddesi katılmadan bir yıllık ömre sahip olamaz. Gerisi koskoca bir gerçeği karartmadır.

İster alevera dalevera bitkisi, ister meyveler, isterse süt; UHT leştirildiğinde içinde doğal vitamin ve doğal mineral maddeleri yüksek ısı gördüğünden yok olmaktadır. UHT sütte sadece protein ve süt yağı kalmaktadır. Onların da yüksek ısıl işlemde proteinin ve yağın değişime uğradığı bir onkolog yazarımız tarafından medya da tartışılmıştı. Bu alevera dalevera bitkisinde vitamin, mineral var diye iddia eden var ise onlar suni vitaminler ve minerallerdir. Alevera dalevera kutusu içindeki suni vitamin ve mineralleri yüksek fiyatlarla almak yerine doktor reçetesi ile vitamin haplarını alarak var ise  ihtiyacımızı ucuza mal etmek daha doğru değilmi sayın tüketicilerimiz?

Sen tüketici olarak bilmez isen bunları elbette seni alevera dalevera kumpasına sokan biri veya birileri çıkacaktır.

Gıda tüzüğümüze göre; UHT sütlerinin üretildiği tarihten itibaren kullanım süresi üç aydır. Meyve sularında ise bir yıl. Alevera dalevera bitkisinin kutulandırılmış suyunda ise yine kullanım süresi bir yıldır. Hava almadan saklanırsa! Aynı meyve suyunun kullanım özellikleri.

Besin tamamlamaya niçin ihtiyaç duyulur? Vitamin eksikliği! Bunu hissettiğimizde doktorumuzun vereceği reçetedeki vitamin hapının maliyeti üç kuruş iken bu aldatılma da neyin nesi! Aldatılmaya hazır bir tüketiciler grubu var ama onlarıda suçlayamayız.Bilgi eksikliklerini tamamlamak durumundayız. Çünkü satış teknikleri bire bir hemde önce hısım akrabalardan başlayıp, arkadaşlardan,tanıdıklardan ve tanıdıkların tanıdıklarından devam ediyor! Network, ditribütörlük ağı denilen kar paylaşım taktiği. Sisteme girmek için önce alışveriş ve hemen distribütorsün. Yani satamaz isen bile her bir distribütor birer tüketici!

Çok yıldızlı otellerde tanıtım ve propaganda, sanki dev ilaç şirketi. Sanırım bir bidonu (1 litre) da oldukça pahalı. Bilmem kaç dolara satılan bu nesnenin ithal fiyatı kim bilir çok ucuzdur. Kaç kuruş olursa olsun meyve sularının haricinde bu tür besin tamamlayıcısı olduğu iddia edilen nesnelerin bir disiplin altında satılması gerekmektedir. Vitamin ilaçları nasıl ki eczanelerde satılıyor ise bunlarda eczanelerde satılmalıdır. Vitamin ilaçlarının satışında iknaya gerek yok iken bu tür besin tamamlayıcısı olduğu iddia edilen bu nesnenin satışında aldatma, affedersiniz ‘’ ikna ‘’ yöntemine ihtiyaç gördüklerinden bu metod seçilmiştir.

Biz tüketicilerin aldatılmasına gıda sektörünün, bu tip güya besin tamamlayısısı satıcılarının alevera daleveralarına son vereceklerine ihtimal vermiyoruz. Tüm Dünya’ da ve Ülkemizde de yönetimlerin üret de ne üretirsen üret affedersiniz ambalajlayıp sat da ne satarsan sat azıcık ucundan da biraz vergi ver düsturunda olduklarından dolayı onlardan değil, bu düzensizliğe, tüketicilere gerçek olmayan besin maddelerini satanlara dur demeyi siz tüketicilerden bekliyoruz.

Gerçek olmayan besini tüketmeyin. Besinin gerçeğini arayın. Gerçek besin Çiğ Süttür, pastörize süttür. Çiğ sütten yapılan yoğurttur, tereyağıdır, ayrandır. Kimyasallarla siyahlaştırılmamış zeytindir. Bal’ dır. Fındıktır. Fıstıktır. Limondur, hatta limonun kabuğu ile yenmesidir. Portakal’ın ,mandalina'nın, greyfuut’un, şeftalinin, anamur muzunun...diğer meyvelerimizin  kendisidir.

Biz burada kutulandırılmış UHT sütü ve Alavera dalevera bitkisini ele aldık. Tüm güya tüm besin tamamlayıcılarını bu kategoride değerlendirmeniz gerekir. Besin tamamlayıcıları ilaç olmadığından Sağlık Bakanlığı’ nın ilaç ruhsat iznine tabii olmayıp Tarım Bakanlığı’ nın iznine tabiidir: Ben de 1 kğ lık kavonuzun içine bir gram bal ile 999 gram ısırgan otunun suyunu uht’ leştirip ambalajlasam Tarım Bakanlığı’ndan besin tamamlayıcısı ruhsatı almamın önünde hiç bir ruhsat engeli yoktur.

Tüm tüketicilerin aydınlatılması için bu yazımız linkini lütfen önce akrabalarınıza, sonra arkadaşlarınıza, tanıdıklarınıza, tanıdıklarınızın tanıdıklarına dağıtılması için gayretlerinizi bekleriz.   

*Plastik ambalajlardaki plastiğin gıda maddelerine geçişi ile ilgili yazımız yakında yayınlanacaktır.

Alevera dalevera bitkisinin konsantresi de  plastik ambalajdadır.

http://groups.google.com.tr/group/cigsutureticileri

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

4 Kere Cevaplanmış to “Alevera Dalevera Bitkisi”

  1. 1
    ahmet uzun Says:

    bugün yeryüzünde insanlar artık topraktan uzaklaştı. yeryüzünde nüfusu 1 milyondan fazla olan 3000 civarında şehir vardır ve dünya nüfusunun %85'i (5,5 milyar insan)şehirlerde yaşamaktadır. bu durum bilinçli oluşturulmuş bir plan dahilindedir. bu şekil yaşam her alanda olduğu gibi gıdada yapmacıklığı insanlara dikte ederek zehir satıp sonra da ilacını satarak kendine köle gibi çalıştırarak insanların akıl ve vücud sağlığına yönelik derin gizli bir yeryüzü fesat şer fitne şebekeli mafyasının en az 500 yıllık planı dahilinde gelinen durumdur...
    gerçek rızıkla bağları koparılan insanlığın gerçek rızık veren Rezzak ile de bağları koparılarak uzaklaştırma uygulanmıştır. sahte gıdadan,münafık gıdadan,gıda gibi görünüpte zehir olan gıdadan beslenen insanlık aklında kalbinde ruhunda gerçek gıdanın feyzi bereketi şifasını kaybedince sahte ilahlara da tapar vaziyetine girmiştir.
    yeryüzüne dağılın çalışın ve gerçek gıdalardan yiyerek gerçek ilah olan Allaha yaklaşıp ona bağlanınız... gerçek gıdalar insanı gerçek ilah olna Allaha ulaştırır..sahte gıdalar sahte ilahlara kul köle yapar...
    selam ile...

  2. 2
    Ahmet Dursun Says:

    Çok kapsamlı bir konu.

    Yayık ayran.
    Nedir bilen var mı?

    Çoğumuz yorurttan yapıldığını sanır.
    Bilenler sütten yayıkta yayılarak yapıldığını biliyor.Ama yine de yayık ayran diye yoğurttan imal edileni severek içeriz.O da yoğurttan olsa bari...

    Neyse işin özeti biz neye inanmak istiyorsak doğru odur.

    Buna plasebo deniyor.

    Yaşamımızda her alanda bu etki var.
    Konuyu;DOĞU TÜRKİYE'nin Kürtçülük ve dincilik üzerinde plasebo etkisi başlığında özetlemiştim.
    http://ahmetdursun374.blogcu.com/bizzat-dogu-turkiye-nin-kurtculuk-ve-dincilik-uzerinde-plase/4365819

    Ancak günümüzde inanç denen aldatılmada,tıpkı bunun gibi bir şeydir.

    İlaç firmalarının yarattığı kolesterolde bunlardan biridir.

    peki biz kime inanıyoruz?
    Bizi kim yönetiyor?
    Zihnimiz ne kadar işgal istiyor?

    İyi de bunların hepsinin suçlusu kim?

    Salt aldatanlar mı suçlu?
    Ya kiraya verdiğimiz akıllarımız suçsuz mu?

    Eğitilmiş akıl yerine,inançlara dayalı bir yaşamın sonuçlarıdır bunlar.

    İnanç elbet olacak ancak,önce akıl.
    Aklı olmayanlar ise dünya nüfusunun % 98,9'unu oluşturuyor,işte griye bir kaç akıllı(!)adamın bizi yönetmesi kalıyor.

    Okumayalım,düşünmeyelim.

    Sadece inançlarımızla yaşayalım ki,bu akıllılarda bizi sömürmek için savaşmak zorunda kalmasın.

    Saygı ile...
    Ahmet Dursun

  3. 3
    TEMEL ÇÜRÜK Says:

    Saygıdeğer Çapar KANAT abimiz her zamanki gibi güncel ve önemli bir konuya temas etmiş,kendisini kutluyorum.Bu ülkede insanların her konuda eğitilip bilgilendirilmesi ve tüketici bilincinin geliştirilmesi lazım,eskiden evlerimizde annelerimizin yaptığı bulgur,salça,turşu,erişte,tarhana,şimdi hazır alınıyor,bizlere yıllarca tereyağı,yumurta yedirmediler şimdi ise yumurtadan özür diliyorlar.Bu gibi hem sağlığımızı hemde kesemizi ilgilendiren konularda uyanık olmalıyız.HOŞCAKALIN...

  4. 4
    Dr.Necmettin KARAKUŞ Says:

    Tüketici bilinçlenmesine çok büyük katkı sağlayan sevgili kardeşim,Bilgi deryası C.KANAT'ı saygıyla selamlıyor ve içtenlikle kutluyorum.Kalemine ve yüreğine sağlık.Yolun açık olsun.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank