content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

01 Nis

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri Üzerine

Siyasi söylem seviyesinin iyice düştüğü Mart 2014 yerel seçimleri nihayet sonuçlandı. Vatana millete hayırlı olur inşallah…

Balkon konuşmasındaki fotoğrafa baktığımızda, seçimlerin tek galibinin “Erdoğan ailesi” olduğunu söylemek mümkün. Çünkü görünen tabloya göre AKP dahil hiçbir partinin istediği sonucu aldığını söylemek pek mümkün değil. Üzerinden biraz zaman geçince daha soğukkanlı değerlendirmeleri yapmak mümkün olabilecektir. Bu da demektir ki, sık sık siyaset bilimcileri ve siyaset sosyologlarını dinlemek zorunda kalacağız.

Bu seçimlerde, paranın dini imanı olmadığı özdeyişinden hareketle artık siyasetinde dini imanının olmadığını görmüş olduk.

Sayın Başbakan’ın balkon konuşmasındaki söylemine göre bundan böyle, biat vermezlerse “Gülen Cemaatinin” yerinde sanırım kimse olmak istemez; cemaati ne CHP ne MHP nede ABD Başbakan’ın hışmından koruyamayacak sanırım.

“Gezicilere” gelince, yaşanan ölümlere, dünyanın desteğine, yerli sermayenin sempatisine rağmen bir kez daha hayal kırıklığı yaşadılar sanırım. Demokrasilerde başarının spontane sokak gösterilerinden değil, örgütlü toplumdan geçtiğini umarım anlarlar…

AKP seçmeni, her şeye rağmen “ser” vermemiştir. “Ser” elden giderse dağılma ve sunucun belirsizliği endişesi (“istikrar”) tüm ahlaki ve vicdani değerlerinin önüne geçmiştir. AKP seçmenini tercihinin (soyut) demokrasi ve özgürlüklerden ziyade, kısa ve orta vadeli ekonomik pozisyonun (pragmatik tavır) değişip değişmeyeceğine göre belirlediği söylenebilir.

İstikrar bağlamda seçim sonuçları, “istikrarın” bozulması ve belirsizlik endişesi taşıyan BDP’nin de işine gelmiştir. Her ne kadar seçimlerin galibi AKP görünse de, seçim sürecinde ifşa olunan “mahrem” icraatları güvenirlik konusunda yara almasına neden olmuştur. “Çözüm sürecinin” başlangıç zamanlarına oranla yıpranmış bir AKP ile G.doğu’da durumunu güçlendirmesi bir BDP’nin “müzakerelerde” daha da bir özgüven içinde olacağını söylemek mümkündür.

Liberal demokrasi iki ayak üzerinde yürür: Özgürlükçü liberalizm ve ekonomik liberalizm. Biri olmadan diğerinin yaşaması, özelikle de dünya ile ekonomik ve hukuksal (liberal demokrasi) entegrasyon sonrası, sağlıklı değildir. Yaşasa da kör-topal, ağır aksak yaşar ve fakat bunun sonuç itibariyle ekonomik faturasını da (yüksek faiz, bıçak sırtı ekonomi ) ödemek zorunda kalır. Sayın Başbakan hukuksal mücadelede sonuç alamayacağını düşündüğü bazı kesimlere ve bazı sermaye çevrelerine ekonomik savaş ilan etmiş görünüyor. Bunun siyasi popülist bir söylemden ibaret olması o kesim ve çevreler için temenni etmek isterim.

“Müzmin muhaliflere” gelince, her halde en rahat kesim bu kesimdir. Kaybetmeye alışmış olan bu “müzmin muhalifler” zaten bu gerçekçilikle yaşamayı bir yaşam biçimi haline getirmişlerdir. Usul usul kendi “sosyal gettolarını” oluşturmaya başlamışlardır.   

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank