content Eşref Zeki PARLAK İstanbul/Üsküdar doğumlu olup memleketi Trabzon/OF'dur. Okan Üniversite İçmimarlık lisans eğitimini almaktadır. Lisans programının ilk senesinde İçmimarlık Bölümü Öğrenci Temsilcisi seçilip hemen ardından yapılan Fakülte Temsilciliğinde Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Başkanı olmuştur. Bilgi yelpazesinin geniş olmasına önem vererek her konuda araştırmalarına devam etmektedir. Özellikle insan psikolojisi üzerine 2002 yılından beri araştırmalar yapmaktadır. Bunun yanında felsefe, siyaset, bilim ve dini alanlarda kapsamlı araştırmaları bulunmaktadır. Geniş bir kitap arşivi bulunmakla birlikte güzel konuşma sanatı üzerine kendisini çeşitli kaynaklardan geliştirmiştir/geliştirmeye devam etmektedir. 7 Eylül 2008'de Türk İç Mimarlar Grubu'nu kurmuştur. Kısa süre içinde 4000'i aşkın üyesiyle Türkiye'nin en büyük ve en kapsamlı içmimarlık grubunu(Türk İç Mimarlar Grubu) kurmuştur. Birçok dernek ve klüpte üyeliği bulunmakla beraber Ataşehir Trabzonlular Derneği'nin kurucu üyelerindendir. Alanında ün yapmış sanat hocalarıyla çeşitli sanatsal aktivitelerde bulunmaktadır. Bunun yanında çeşitli gazeteci, köşe yazarlarıyla araştırmalarda bulunmaktadır. Yabancı dil olarak İngilizce bilmektedir. Eşref Zeki PARLAK
28 Şub

Yozlaşan Ahlak

Günümüzde yozlaşan ahlak anlayışımız aslından uzaklaşarak, git gide acı bir hal alıyor. 

Göğsümüz, kalbimiz kararıyor. Kalbimiz kanıyor. Oyuna, şehvetine, şeytanına uyuyor...

Kalbimiz karartılıyor. Şeytanın uşakları karalatmak istiyor...

Yozlaştırılıyoruz...

Dünyanın örnek aldığı bir ahlakı, çekemeyenlerin egomanyası altına girerek teslim ediyoruz...

***

Geçenlerde arkadaşlarımız içerisinde bir tartışma yaşanıyordu. 

Tartışmanın konusu ise yozlaşan ahlak idi.

Tartışmaya 60 yaşında dinle pek alakası olman (Müslüman olmayan) bir Alman da katılıyordu.

Günümüzde normal karşılanan televizyon ve sinemalardaki açık saçık sahnelerin, romantik dizi ve sinemaların normal ritüeli olduğunu, bu tür şeylerin normal karşılanması gerektiğini, (affınıza sığınarak) öpüşme vb sahnelerin olabilirliğini savunan birçok insan var. Aşırısına karşı çıkmasalar da bunları normal görenler var. (Ki her türlüsünü normal gören de var...)

Ben şahsi fikrimi bu tartışmada açıkça belirttim. Fakat birazdan sizlere müslüman olmayan ve dinle de alakası olmayan bir Alman vatandaşının ibretli sözlerinin ortama suskunluk verecek açıklamasını arz edeceğim.Sonrasında ise kendi fikirlerimi sizlere arz ederek bu ahlak yozlaştırma operasyonunu değerlendireceğim.

Öncelikle bu konuyu genel olarak ülkemizde dini açıdan değerlendiriyorlar. Açık bir sinemaya ya da filme yasak konduğunda hemen şeriatten bahsedilir.

Keza içki konusunda ve birçok hususta bu tür tartışmalarla karşılaştık.

Fakat bu durumun aslında dinle değil insanlığın yararına bir durum olduğunu her ne kadar bir müslüman yetkili anlatsa da sırf müslümanlığından sebep "şeriatçı" damgasını yiyebiliyor... En kötüsü de derdini sanki dini baz alarak açıklıyormuş gibi görünmesidir.

Fakat bizim tartışmamız da öyle bir şey oldu ki; müslüman müslümana derdini anlatamazken kalkıp Alman ve de müslüman olmayan birinin sözleri karşı tarafa tam bir ibretlik oldu...

Tartışmada karşılıklı fikir paylaşımları bulunurken söz sıra Alman büyüğümüze geldi. Türkçe de bilmeyen Alman ağabeyimiz aynen şu açıklamaları yaptı:

"Öncelikle ben açık saçık sahnelerin televizyon ekranlarında ya da sinemalarda  gösterilmesini tasvip etmiyorum. Bunlar doğru şeyler değildir. İnsanları çeşitli dürtülerle yanlış şeyler yapmaya sevk edilmesinin en büyük sebepleri bu tür yayınların insanların evlerine kadar servis edilmesidir. Bu tartışma önceleri batı ülkelerinde de çok tartışılan bir konuydu.

Özellikle 1950 yılında Almanya'da bir filimde kadının mini etekli sahnesi, bacağının televizyonlarda açık olması çok tartışılmıştı. Üzerinde çok uzun bir süre duruldu. Bunun yanlış olduğunu savunanlar da oldu, bunun olabileceğini düşünen az sayıda insanlar da oldu. Fakat sonrasında zaten bir bacak ile başlayan serüvenin yerini öpüşme sahneleri, porno filimleri aldı...

Bence bu tür şeylerin ekranlarda sahnelenmesi hiç hoş değil. Binlerce kişinin bilinçaltına yerleştirilen bu sahnelerle sex yaşı 9'a düştü. Eskiden Almanya şimdiki gibi değildi. Geçmişten bu yana çok şey değişti. Özellikle artık zihinler eskisi gibi insanın ve insanlığın üzerine değil, tamamen cinsel dürtülerin esiri olmuş beyinlerin cinsel güdüleri üzerine çalışır oldu..."

Bu söylemler MÜSLÜMAN OLMAYAN 60 YAŞINDA BİR ALMANIN söylemleridir!

Buradan da anlaşıldığı üzerede ekranda gördüğümüz PİS sahneler, ahlakımızın tam bir toplu katliam örneğidir.

Keza bu alman alkol içmesine rağmen alkolün de aşırı kullanılmasına şiddetle karşı... Ki müslüman olmayan, şeriatçı ilan edemeyecekleri bu adamın düşünceleridir bunlar... (Bizim dinimizde alkol kullanımı ki "haram")

Tüm dünya markaları bile reklamlarında birçok cinsel içerikli görsel kullanıyor. Böylece insanların bilinçaltına sex güdüsü yerleştirmiş oluyorlar.

Malum Türkiye'de yapılan son istatistiklerde ülkemizde google'da en çok aratılan sözcüklerin başında "SEX" sözcüğü geliyor. Ve ülkemizde internet kullanıcılarından yüzde ellisinden fazlası porno izliyor.

Ve bu porno izleyenlerden her 3 kişiden birisi bayan...

Bu hale nasıl geldik? 

Eskiden hiç haberlerde 16 yaşında kız cocuğu 15 yaşındaki sınıf arkadaşından hamile kaldı haberleri görüyor muyduk?

Dizi ve sinemalarda kullanılan kısa matrajlı sex sahnelerinin, erotik sahnelerin aslında topluma ne gibi zararları olduğunu anlamak çok mu güç?

Kimsenin eşine, bacısına, anasına laf getirtmezken kalkıp milletin kızına, anasına, bacısına kem gözle bakanlar gene bu eşine, anasına, bacısına laf ettirmeyen, göz diktirtmeyenler değil mi?

Küçücük çocukların bile artık birçok şeyi televizyon ekranlarından öğrendikleri aşikar...

Neredeyiz nereye gidiyoruz?

Şimdi ben bunları her ne kadar anlatsam da pek bir şey değişmeyecek. Sonuçta bunlar kıyamet alametleri. Ve bunlar olacak. Ama en azından bizlerin bu ahir zamanda çok dikkatli ve temkinli olmamız gerekiyor.

Şeytanların ve askerlerinin gezdiği yerde insanın ayağının kayması çok zor olmasa gerek...

Eskiden ayıptır deyip dışarda elinden tutamadığımız eşimizin, bu zamanda yerini eşi olmayan kişilerin sokakta öpüşme sahneleri yerini aldı...

Söylenecek çok şeyin olduğu bu konuda kısa kesip herkesi düşünmeye davet ediyorum...

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank