content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
09 Ağu

Yine İfrat Yine Tefrit. Başka Yok!.

Millet olarak, yine bir ifratla tefrit arasına sıkıştık kaldık...
Artık son 2-3 aydan bu yana Ergenekon ile yatar kalkar olduk ya, hangi kanalı açsanız, hangi gazeteyi elinize alsanız, ya da benzeri iletişim organları ile haşır neşir olsanız, Ergenekonsuz bir dakikamız geçmez oldu neredeyse.
Ergenekon dinlemekten öğk geldi... Artık şokunu çıkartana kadar, hem de döndüre döndüre kullanır da dururuz.
Bir de hangi kanal ya da gazete doğruyu yazıyor, hangisi maksatlı haber yapıyor hepsi birbirine karıştı durdu.

İddialara göre hükümet yanlısı olan gazeteler, Ergenekoncuları refüze edip, toplum nazarında prestijlerini iki paralık yapmak için neler neler anlatıyorlar, akıllara ziyan.
Her biri de 2455 sayfalık iddianameye dayandırıp, bir de yüzlerce ek klasörlerde yer alan konular olarak kamuoyuna lanse ediliyor.

Gerçi, hergün birkaç konu gündeme getirilirse, önümüzdeki 20-30 yılın gündemi şimdiden hazır demektir!..
Maşallah, iddianame değil, yüzyıllık Türkiye’nin gelecek projesi.
Aşure yaparsınız da, içine en az 41 çeşit ürün koyarsınız ama onu öyle bir harmanlar, öyle bir karıştırırsınız ki, yerken lezzetinden tadı damağınızda kalır.
İşte bu iddianame de tam bir aşureye döndü ama bırakın lezzeti, insanın artık midesinin kaldıramayacağı bir duruma dönüştü.

Ne Ergenekonmuş meğerse. Hangi taşı kaldırsanız altından bir uzantısı çıkıyor. Mübarek, bin yıllık çınar ağacı sanki. Bırakın Türkiye’yi, dünyanın dört bir yanına kök salmış neredeyse.

Ve, bir-iki yıl gibi kısa bir süre içerisinde böylesine geniş ve de kapsamlı bir iddianameyi hazırladığı için de savcıya bence üstün hizmet ödülü verilmeli.
Aslında bu iddianameden yararlanacak olan bir çok kişi de vardır sanırım. En başta Polat Alemdar tiplemesini yaratan Kurtlar Vadisi takımı...
Onlar için bulunmaz bir nimet ve de fırsat.

Oku oku, senaryolaştır ondan sonra da daya milletin ekranına, seyretsin dursunlar. Ardından da gelsin milyon dolarlar cebe...
Bir de, iddianameye göre, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, meğerse ne akıllı, ne zeki, ne taktisyen bir adammış da, biz kıymetini bilememişiz.
Tam da Türkiye’ye başbakan olacak adam.

Yarım yüzyılı devirdik Allah’a çok şükür, kendimi bildim bileli Doğu Perinçek’in adını duyarım.

Bir zamanlar solcu olarak Mao’nun peşindeydi. Daha sonra ne olduysa oldu birden bire ulusalcı kesiliverdi. Hatta çarşaf çarşaf resimleri yayınlanarak, Apo efendinin strateji danışmanı olduğu ve kendisine bir hayli akıl verdiği konuşuldu.
Gerek Apo ile gerekse eşkıyalarıyla öylesine samimi pozları var ki, karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bu ilişkide ne kadar güzel stratejik taktikler verdiği de bakınca zaten anlaşılıyor.

Biz boşuna mı yıllarca Apo’nun peşinde koştuk. MİT adamın yerini tesbit ediyor, tam icraat yapacak, bir bakıyorsunuz Apo olayı haber alıyor ve yer değiştiriyor, kendini gizliyor, zırhlı aracıyla başka bölgeye kaçıyor.

Acaba kim, nasıl bir şekilde kendisine bilgi ulaştırıyor olabilir ki?
Sonra... Ünlü anlı şanlı prof.larımızdan Yalçın Küçük abimiz(!) de, ulusalcı kimliğinin altında yıllarca Apocu kimliğini saklamayı nasıl başarmış hayret vallahi... Kendisine de bu başarısından dolayı ayrıca bir plaket, hatta madalya da verilmeli.
İşin ilginç tarafı ise bu ve bunlar gibiler, yıllardır ekranlara çıkıp, bu millete safsata satıyorlar. Ulusalcı geçinip, demediklerini bırakmıyorlar. Bizler de ağzı açık ayran budalaları gibi bunları dinliyor ve hatta alkışlıyoruz.

Eee, böyle başa böyle tarak işte...
Öte yandan Ergenekon’un asker kökenli tutukluları için de aman Allah ne iddialar!.. Üstelik daha Tolon Paşa ile Eruygur Paşa hakkındaki iddialar da açılmadı. Bir de onları görünce bakalım daha neler işiteceğiz!..
Şu var ki, eğer gerçekten iddianamedeki gibiyse, hiç korkmayın, bu ülkeye en az 200-300 yıl daha demokrasi memokrasi uğramaz.
Öyle ya, giden alttan gelene nasıl olsa yol açıyor ve biz de bu kısır döngüyü yıkana kadar dünya zaten tek bir ülke tek bir devlet konumuna gelir!..
Merak ettiğim bir başka konu da, gelişmiş herhangi bir Avrupa ülkesinde böylesine çıfıt dolu bir olay gündeme gelebilir mi? Gelirse de, bizdeki gibi böyle aylarca yıllarca konuşulur mu?
Bir zamanlar Susurluk olayını dilimize doladık, aylarca yıllarca konuştuk durduk, sonunda gariban şoförü hem içeri tıktık, hem de kamyonunu sattırdık, adamı ele güne muhtaç ettik.

Eee, kalkıp da Mercedes’in içindekilerin suçlu olduğunu hiç kimse söyleyemediği için döt korkusundan, gariban şoförü içeri atıp, anasını ağlatmakla yetindik.
Eğer üzerine gidip, onun altında yatan çapanoğullarını ortaya çıkarmış olsaydık, en azından temiz toplum için önemli bir adım atmış olurduk. Haa tabii çok kişinin de canı yanar, çok kişinin de başı ağrırdı.

Ama yüce Türk milleti, kendi yarattığı ve bir zamanlar “Türkiye seninle gurur duyuyor!..” diye yere göğe sığdıramadığı ulvi kişilerin üzerine gidemediği için de, klasik muhabbet bir kez daha gerçekleşti ve olan yine garibana oldu.
Sonra, medyadaki köşe yazarları, ne zaman adam oluruz diye kendilerince veciz sözler üretiyor!
Bırakın be kardeşim ne zaman adam olacağımızı da, biz adam olur muyuz onu söyleyin!..

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank