content
02 Oca

Yılbaşı Kutlaması mı, Gericiliğin Yüz Karası mı?

Eskiden sadece ‘dansöz’le olay olan ‘Yılbaşı’ eğlenceleri, özel televizyonların özgürlüğüne karşın her geçen yıl daha baskılanır oldu. Tıpkı camına pamuklarla yeni yılı yazmaktan dahi korkar hale gelen esnaf gibi, TV kanalları da yılbaşı gecesini neredeyse yok sayar şekilde program yaptı.

İstiklal Caddesi’ndeki dükkanlarda bile nadir süslemeye rastladığımız 2011 sonunda bu savsaklama neden? Sebep, gülünç ve maksatlı bir bağnazlıkla, yılbaşının Hıristiyan geleneği olduğunu savunanlara yaranmak mı? Bu tür karanlık odaklardan gelecek tehdit korkusu mu? Yoksa, Nasrettin Hoca’nın merkebine uyguladığı ‘yem kısarak açlığa alıştırma’ taktiği mi? Bence her üçü de!
Kanal D’de, miyadını dolduran ‘Bizim Yenge’nin evindeki üç beş süsleme ve zoraki dans… TRT 1’de Milli Piyango çekilişi ve nostaljik şarkılar… Show TV’de ‘Yetenek Sizsiniz’ ve sonrasında Hadise… TV 8’de Okan Bayülgen’le ‘Disko Kralı’… ATV’de ‘Yahşi Cazibe’, ‘Çocuklar Duymasın’ ve ‘Alemin Kralı’ dizileriyle yaşanan yılbaşı özelliği… Star’da ‘BKM Yılbaşı Özel’ ve ‘Altın Düetler’… FOX’ta ‘Buz Devri: Bir Yılbaşı Macerası’ filmi, ‘Var Mısın Yok Musun’ yarışması ve sonrasına ‘Miss Globe’ güzellik yarışması… Yani, bütün kanalların yaptığı tek şey, hep izlediğimiz programların biraz süslenmiş halini ‘Yılbaşı Eğlencesi’ diye yutturmak! Düşünme yeteneğini, bezginlikle yitirenlerin nasılsa itiraz edecek hali yok.

Ekstra para ve çaba harcanmadan önümüze konan bu savsaklamaya bir nebze renk katansa, NTV ekranından yansıtılan dünya kutlamaları ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül sayesinde varlık gösteren Nişantaşı görüntüleri. Oralardaki havai fişekler ve coşku sayesinde üstümüze çökertilmeye çalışılan kara bulutu biraz araladık.

Bir yanda, Kadıköy ve Taksim’de yapılmayan kutlamalar… Ekran karşısındakilere çok görülen adam gibi ‘Yılbaşı’ eğlenceleri… Tek kusuru çocuklara hediye ve umut dağıtmak olan, temsili karakter, ‘Noel Baba’yı aşağılamalar… Gregoryen Takvimi’nin periyoduyla yaşanan ve tüm insanlığı kapsayan zaman değişimini Hıristiyan diniyle bağdaştırma cehaleti…
Öte yanda, İstanbul’un ‘yüz akı’ olarak karşımıza çıkan Nişantaşı örneği… Moskova’dan, Londra’dan, Brezilya’dan ve New York Times Meydanı’nından yansıyan capcanlı insanların ‘yeni yıl’ bilinci!
‘Buyurun seçim sizin’ diyeceğim ama sergilenenler, ‘yüz karası’ olarak, gidişatın yönünü gösterdiğinden demiyorum. Buna karşılık diyorum ki, madem ‘Yılbaşı’ Hıristiyan icadı görülerek kutlanmak istenmiyor o halde gelin tüm Hıristiyan icatlarından vazgeçelim. Öyle ya, içinde kutlama yapmaya korktuğumuz televizyon başta olmak üzere adeta kulaklarımıza yapışan telefonlar, konforunu sürdüğümüz tüm elektronikler, her gün dünyanın benzinini tüketmemize yol açan çeşit çeşit arabalar, uçaklar, telekomünikasyonu sağlayan uydular, savunma için gerekli silahlar, tıbbi alet ve tahlil yöntemleri, ilaçlar, gökdelenler, apartmanlar ve günlük hayatımızı kolaylaştıran ne varsa hepsi de Hıristiyan icadı! Kurmak için doğayı katletmeye hazır olduğumuz nükleer santraller de… Tıpkı, yokluğuna dayanamayacağımız elektrik gibi!
Atalım hepsini bir kenara… Takvim ve alfabemizi değişelim... Hıristiyan icadı kılık-kıyafetleri de çıkartalım üstümüzden. Binelim kağnılarımıza, atlarımıza… Kuşanalım kılıç kalkanlarımızı… Hıristiyan icadı aparman katlarımızdan ve konforlu ortamlarımızı yerle bir edip geçelim çadırlara. Peki vatandaş bunları yaparken ‘Yılbaşı’nı öcü olarak gösterenler ne yapacak? Hımm… Onlar kendilerini Hıristiyan Amerikalı doktorlara teslim etmeyi, tatillerini Hıristiyan İsviçre Alplerinde geçirmeyi, Hıristiyan icadı jet ski’lerin tepesinde keyiflenmeyi, Hıristiyan kadınlarla alem yapmayı, çocuklarını da Amerika başta olmak üzere Hıristiyan ülkelerdeki okullarda binlerce dolar harcayarak okutmayı sürdürürler.

‘Yılbaşı’, akıp giden zamanın göstergesi olmanın ötesinde bir ‘Umut’tur! Dinle imanla da ilgisi yoktur. Yılbaşı ağacı ya da ‘yardım’ simgesi Noel Baba’yla din elden gitmez çünkü bunlar dini motifler değildir. Cehaletin pençesine düşmeyen herkes bunları bilir. Bu ve benzeri güzelliklerin emellere alet edilmesine izin vermeyelim. Halkları uyutup baskılamanın ve ülkeleri çökertmenin en iyi formülünün ‘din’ afyonu olduğunun yeni yılda görülmesi dileğiyle…
Anibal Güleroğlu

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank