- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Yerel Dergiler

(Akkuş’ta; ciltler dolusu eser çıkacak yerde hala bir sayfa bile olmamasının sebebi?)

 Yerel dergiler denildiğinde aklıma hep küçük bir belde ve ilçede birkaç edebiyatgönüllüsü bir araya gelip neşrettikleri yayın organı gelir. Bu dergiler kıt kanaat imkânlarla çıkar. Hatta bu dergileri çıkaran kişiler kendilerinden fedakârlık yaparlar. Az uyurlar, çok çalışırlar sonunda yazıya dökülmüş fikirler gün yüzüne çıkar.

Bunların en güzeli resmi hüviyeti olmayanlardır. Çünkü üzerinde “resmi baskı” yoktur. Bir belediye, bir dernek, devlete ait kurumlar mesela kaymakamlık, il/ilçe milli eğitim müdürlükleri, müftülük ve bunun gibi resmi kurumların kalıcı olarak böyle bir şey yapabilmesi mümkün değildir.

Gayri resmi kurumlar bir yere doğrudan bağlı olmadıkları için neşredilen eserler daha samimi olur. Resmi kurumlarda ise kendine has ciddiyet ve resmiyet hemen hissedilir. Bazen belediyeler dergi adında renkli kağıtlar basar ki evlere şenlik. Ya falan yer kazılırken. Ya bir çukur kapatılırken veya belediye başkanının makamda çekilmiş fotoğrafları derginin sayfalarında yer alır. Kısa basılan şeyin adı ne ise “icraatın içinden” kokar.

Bazen de bir kişi bulunduğu yeri kitaplaştırmaya kalkar. Hizan, Fizan, Hanya, Konya velhasıl her neresiyse orayla ilgili kitap hazırlar. Memlekette ne kadar ne üretilir, nüfus ne kadar, kaç memur nereye gitmiş. Kimler okumuş hayvancılıkla uğraşanlar, koyun sayısı vs. sanki coğrafya yardımcı kitabı.

Kimse Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir’, Ahmet Turan Alkan’ın “ Altıncı Şehir”, Mithat Enç’in “ Uzun Çarşının Uluları” ve adını saymadığım bir o kadar şehir kitaplarını okumamış mı acaba?

Resmi kurumların kalıcı eser vermeleri zordur. Biraz hukuk, biraz spor, biraz ticaret, biraz mühim zevatlar derken arta kalan yere şiir ve deneme yazılarından bir tane yerleştirdiniz mi tamam. Kısaca; ne ararsan… İşte bizim kültür sanat anlayışımız bu kadar.

Bütün bunları Akkuş’a uyarlarsak; ciltler dolusu eser çıkacak yerde hala bir sayfa bile olmamasının sebebi “Köylü Mehmet Ağa” olmalı diye düşünmek ne kadar doğru olur?

Aslında bu dergiler çok kolay yapılır. Ancak bu “çok kolay” işi kolay hale getirmek lazım. Maalesef kendi kendine olmuyor.

Dert çok, hayat güzel, kalem sabırsız, mahkemede kanun, millette akıl…

Bu kadar yani…

Anlıyorsunuz değil mi?

Zeki ORDU