- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Yeni Dönem ve (İçişleri Bakanı) İdris Naim Şahin

Zannedildiği gibi PKK bir bütün değildir. Yani Kandilden veya İmralı’dan idare edilen ve homojen bir yapıya sahip bir örgüt zannedilir.Böyle bir şey olmamıştır, bundan sonra da(eğer uzun yıllar ayakta kacaksa) böyle olmayacaktır. Yine PKK’yı PKK’nın kendi yöneticileri tarafından yönetildiği ve yönlendirildiği zannedilir, öyle algılatılır. Aslında böyle de değildir. Düşünün bir kere koskoca devletlerin yöneticileri bile kendi iradeleri ile devletlerini yönetemez, yönlendirilemezken PKK’nın böyle bir şeyi başarabileceğine ihtimal verebilir-misiniz?
PKK’yı kimler yönetiyor ve yönlendiriyor? Buna kısaca menfaati olan herkes ve menfaati nispetinde diyebiliriz.
Kimdir bu menfaati olanlar?
Devletler, şirketler, kaçakçılar, gayri meşru işleri olanlar, iş adamları, silah tüccarları, siyasetçiler ve hatta iktidarın kendisi bile… Yani menfaati olan herkes dediğimizde PKK’yı ayağa düşürmüş, küçümsemiş olmayız. Bu al gülüm ver gülüm yani karşılıklı çıkar işidir.

Yukarıdaki ilk tespitimizde “PKK tek merkezli değildir” demiştim. Evet devletlerde olduğu gibi haliyle PKK’da da çıkar odakları yani güç odakları vardır. Zaman-zaman bu çıkar gruplarının menfaatleri çakışabilir. Ya da bu çıkar grupları üçüncü (devletler, kesimler, kişiler) mercilerle kendi başlarına buyruk anlaşabilirler.
Şimdi yukarıdaki tespitlerden sonra esas konumuza bir soru ile geçelim;
Bir teşkilatın gücü ne ile ölçülür?
Birincisi karar alma mekanizmasının güçlü olması, ikincisi ise çevresinden gördüğü itibarlardır. Elbette gücünü gösteren başka unsurlarda vardır. Lakin en önemlileri bunlardır.
PKK şu anda olmadığı kadar çok başlıdır. Yine dünya yeni bir oluşumun eşiğindedir ve burada PKK’ya ihtiyaç yoktur. Yani itibarı da en aza inmiştir.

Türkiye tarafına bakarsak;
Karar alma mekanizması tarihinin en güçlü dönemlerinden birini yaşamaktadır. Ayrıca Türkiye’de iktidar harici güçlerin hareket kabiliyeti yok denecek kadar azalmıştır.
Dünyadaki yeni oluşumda Türkiye bölgesel güç vazifesini üstlenecektir ve PKK gibi bir şer odağının Türkiye’nin önünde takoz olmaması gerekir. Buna dünyanın Orta Doğu’nun sakinleştirilmesi politikaları gereği PKK’nın tasfiye edilmesini de ekleyebiliriz.

Yani sözün özü Türkiye’yi sıkıştırmak için PKK artık yetmiyor ve gereği yok da. Türkiye de eskisi gibi ülke içindeki güç odakları vasıtası ile kolay operasyon yapılacak kadar güçsüz değildir.
Peki, başlık konusu eski İçişleri bakanı İdris Naim Şahin bu çerçevenin neresindedir? Bu soruyu şu şekilde de sorabiliriz. İdris Naim Şahin neden bakanlık koltuğundan bu kadar çabuk kalktı?
Bakanlık koltuğuna şahıslar ya hak ettikleri için ya da bazı güç dengeleri gözetilerek getirilir. Bir başka şekilde daha gelir ki bu nadirdir. Görev adamıdır. Yani o anda bakanlıkta o kişiye ihtiyaç vardır. Bu diğer görevler için de geçerlidir. Şimdi konumuz İçişleri Bakanlığı…
Sayın Şahin, Şahin olduğu için mi yoksa ahde vefa için mi o göreve getirilmişti, bilemiyoruz. Ama pervazsız ve patavatsız davranmasına bakarak görev adamı olarak getirildiğini de söyleyebiliriz.
Dünya şimdi kurgulanan sistemin sonuna yaklaştı. Yani Orta Doğu yeniden şekillenmenin ve “süt liman” olmanın arifesine geldi. Dolayısıyla PKK’nın tasfiye olma aşamasındadır. Öyleyse geçmişin şahinlerinin, başka bir ifade ile günah keçilerinin tasfiyesi gerekiyor.

Nitekim başbakan da öyle yaptı.
Sayın İdris Naim Şahin bakanlığında başarılımıydı? Görüntüde patavatsızdı, lakin bakanlıktan bunun yüzünden alındığını düşünmüyorum. Zannediyorum o azap askeri idi. Yani devlet onu feda etti.
Zaten başbakan vefa borcunu yerine getirmek için onu bakan yaptı diyenlerde var. Ben ihtimal vermiyorum. Öyle ya, başka bir bakanlıkta uzun süre görev yaptırabilirdi de. Benim için birinci şık daha mantıklı. Size biraz komplo teorisi gibi gelebilir. Yine de azap askeriydi diyorum ben…
Tayyip Erdoğan’la bunca yıllık yol arkadaşlığından sonra bu ona reva mı idi?
Malum siyasette dostluk hele-hele kader arkadaşlığı hiç olmaz. Kaldı ki Tayyip Erdoğan olmasa İdris Naim Şahin ne ki?