- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Yaman Çelişki

Bir süredir herkesin gündeminde camiler var. İşte camiler yıkılacak camiler yapılacak derken tartışmada varılmak istenen yer 80 yılı aşkın süredir tek parti döneminden bu yana değin kapatılan Ayasofya camiine söz getirilmek isteniyor da bir türlü ona getirilemiyor demek ki hala şartlar olgunlaşmış değil. Ancak er veya geç Türkiye bu gerçekle karşı karşıya gelecek bu meseleye bir hal çaresi bulmak zorunda bırakılacaktır

Nasıl mı diye soracaksınız haklı olarak işte nasıl mı diyenlere veya diyecek olanlara cevabımız; Ayasofya camiinin sahibi kim diye sorsak acaba ayıp etmiş olur muyuz bilemiyorum ama madem siz haklı olarak nasıl diye sormaya haklı iseniz sanırım benim de haklı olarak size bu soruyu sorma hakkım doğmuş olmalı. Sizi karşımda görür gibiyim ve dudağınızı bükerek hiç aklınıza getirmediğiniz gerçeği ile karşı karşıya kalıyorum ve haklı olarak yine size sormamda haklı olduğum sorunun cevabını da yine kendimce vermeye çalışıyorum.

Evet Ayasofya camiinin tapudaki sahibi Ebu’l- feth Fatih sultan Mehmet vakfı. Belki en son söylemem gereken sözü başta söyledim ama önemli değil önemli olan konunun muhatabınca gerekli olan mesajı veriyor olup muhatabın mesajı alması olmalıdır. Cumhuriyet kurulduktan sonra çıkarılan bir yasa ile misakı milli sınırları dışına çıkarılan azınlıkların ülke içinde mülk edinmeleri yasak olduğu halde vakıf arazisi olan taşınmazlarına sahip çıkma haklarının doğduğu yasalar çıkarıldı. O zamanlar ne hikmetse kimse ya tamah etmedi yada şartları uygun bulmadığı için böyle bir hak talebinde bulunmadılar. Ama yakın zaman içinde Van ve Adana’da Ermeniler kendilerine ait vakıf arazilerine sahip çıkmak için gerekli kanuni işlemleri başlattılar. Buraya kadar her şey normal bir şey yok.

Ama çelişki olan kısım şu; madem daha önce sınırları içinde yaşadığınız ülke sizin vakıf arazisi olan taşınmazlarınıza sahip çıkacağınız kanuni yollar size sunmuş sahip çıkma gereği duymadınız neden her şey unutulduktan sonra böyle bir hak arayışında bulunma gereğini duydunuz? İkinci ve asıl olan sorumuza gelecek olursak daha önce bizimle yaşamış olan Ermeniler gibi azınlıklar bile ülkemizde yaşamadıkları halde kendilerine ait vakıf arazilerine sahip çıkma ve onları gerekli gördükleri gibi işletme hakkına sahipler o zaman neden bizde kanuni olarak hak sahibi olduğu halde Fatih sultan Mehmet vakfına ait olan Ayasofya caminin tasarrufu başka şekilde oluyor.

Ayasofya’nın sahibi Fatih ise eserin onun vakfiyesinde belirttiği şartlarda kullanılması gerekmez mi? Ama iş her zaman bize geldiğinde mevzuat başka türlü işler. Yunanistan’da partinin biri seçim kampanyasında minareleri yıkılmış bir Ayasofya resmi kullanması birilerinin uyanmasına acaba neden yeterli olmuyor? Yada yeterli oluyorsa neden ses seda çıkmıyor? Fatih vakfı neden Ermenilere tanınan vakıf eserini istediği gibi tasarrufta bulunma hakkına sahip değil? Üstelik vakfiyedeki şu ateşten satırları okurken vicdanınız kanamayacak mı: “Kim ki bâtıl

gerekçelerle bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya vakfın değiştirilmesi ve iptali

için gayret gösterirse, vakfın ortadan kalkmasına veya maksat ve gayesinden başka bir

gayeye çevrilmesine kast ederse Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti üzerlerine

olsun. Ebediyyen cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara

ebediyyen merhamet olunmasın.” (A. Akgündüz, S. Öztürk, Y. Baş, “Kiliseden Müzeye

Ayasofya”, OSAV: 2006, s. 141-2.)1

Ülkemiz zaten birçok konuda olduğu gibi bu konuda da gerekli olan adımları atmakta ülke menfaat ve yararları için değil, adeta ülke zararı için elinden geleni yapmakta gerekli olan gayret ve çabayı sarf etmektedir. Tıpkı sanatçı Ahmet Kaya’nın da dediği gibi bu ne yaman çelişki başlığını atmakta oradan geldi aklıma bu konuyu ele alırken. Gerekli olan yorumu size bırakıyorum.