- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Ya Eşiniz Hollandalı Olsaydı Ne Yapacaktınız?

Hollandayı protesto etmek için inek kesmeye karar verenlere gelsin…
Hamaset teslim alınca kalabalıkları ne yapacağı belli olmuyor.
Geleceği çalan hamasettir…Batağın nedeni de…
Yarın yoktur, hamasetin olduğu yerde…
Bugün ise dünden kalan tüm hınçlarımızın, ezikliklerimizin ortaya çıkışı ile anlamlıdır.
Varsa yoksa şanlı tarihimiz, şanlı büyüklerimiz, biz neymişiz böbürlenmeleri ile anlamlı olur, yaşadığımız her şey…
Hamasetin olduğu yerde akıl tatile çıkar…
Ne kadar insancıl duygular varsa bile, aklı tatile göndeririz.
İman ettiğimiz inancımız bile kaybolmuştur…
O’nun yerine içi boş kendi yarattığımız değerlerden oluşan bir inanca iman etmeye başlamışızdır.
Varsa yoksa, popülizm, içi boş goygoculuk ve aşağılık bir kompleksin tavan yapmış egosu ile karşılarsınız.
Dün dünde kalmıştır, halbu ki…
****
Hamasetin olduğu yerde, bilgiye de akla da gerek yoktur…
Hele hele bildiklerimizin, doğru zannettiklerimizin doğru olup olmadığını anlamaya da gerek yoktur.
Artık yalanlar ve hurafeler egemen olmuştur…
Varsa yoksa, “devleti, milleti, vatanı senden daha çok seviyorum” yarışı başlamıştır.
Ve bunun sınırı da yoktur. Egemen olanın söylemlerini dillendirmez ve kabullenmezseniz, devleti, milleti, vatanı sevmediğiniz anlamına gelebilir.
İşte o zaman devletin de milletin de vatanın da düşmanı oluverirsiniz.
Egemen olan gibi inanmaz, onun gibi sevmez, onun gibi inanmaz, onun gibi düşünmez, onun gibi davranmaz, onun gibi konuşmazsanız başınıza gelecek her şeye hazırlıklı olmak zorundasınızdır.
Bu süreç bitecek, yine bir arada yaşayacağız!
17 Nisan sabahı refarandum süreci bitecek.
İster hayır için ister evet için yürütülen, söylemlerin millet arasında nasıl fay hatları yarattığının farkında olmayanlara, her iki bloğun da hamaset çerçevesinde yürüttüğü kampanyanın ülkeye bir yarar getirmediğini görmek için daha ne olması gerekiyor.
Ne bu düşmanlık?
Ne bu kindarlık?
Altı üstü bir “evet” ya da “hayır” diyeceğiz.
Birbirimizden bu kadar nefret ettirmek için çabalarınız nedir?
Herkesi bize düşman etmeleriniz nedir?
18 madde geçerse ise bilmem ne olacakmış, geçmez ise de bilmem ne olacakmış!
Hadi ordan…
Su akar yatağını bulur…
Yeter be…
Sanki, 17 Nisan sabahı birbirimizi bu memleketten sürecekmişiz gibi davranılmıyor mu?
Sanki, 17 Nisan sabahı AK Parti iktidarına, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına son verilecekmiş algı çalışmaları yapılmıyor mu?
Yine Erdoğan isterse AK Parti’nin başındaki kişiyi değiştirebilecek.
Başbakan olarak başkasını görevlendirebilecek.İstediğini Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atayabilecek.
İstediğini bakanlar kuruluna önerebilecek, görev yapmasını sağlayabilecek.
Bakanlar kuruluna başkanlık etmeye devam edecek.
Başkomutan olmaya devam edecek.
Mecliste AK Parti ve MHP ile istediği yasaları yine çıkarmaya devam edecek.
Yine CHP ve Kılıçdaroğlu iktidar olamayacak.
Yine MHP bu haliyle meclise bile giremeyecek.

Sipahi, Selamet, inek ve kavurma meselesi
Büyükşehir Belediyesi’nde bağımsız meclis üyesi, Meclis kürsüsünden Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı olan Hüseyin Avni Sipahi, Hollanda özür dilemezse Hollanda cinsi ineğini keseceğini söylüyor.
İBB Meclis Başkanı Ahmet Selamet te hemen kesmesini istiyor.
Ve meclis ineğin kesilmesine karar veriyor. Ve etinin de önceki gün kavurma olarak dağıtılmasını oy birliği ile kabul ediyor. (Şaka şaka tabiki böyle değil)
ineğine kıyamayan Sipahi, kesim olayını ve kavurmayı cuma gününe erteliyor.
Sonra imdadına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hollanda’nın kısmi özür dilediğini açıklaması yetişiyor. İneğini kesmekten vazgeçiyor. İşte tam burada Hüseyin Avni Sipahi, İBB Meclis Başkanı Ahmet Selamet ve hamasetten gözü kararmış olanlara bir hikaye anlatmak istiyorum.
Belki kulaklarına küpe olur.

Kötü yoldan para kazanıp inek alan adamın hikayesi
Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektâş-i Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.)
Durumu Hacı Bektâş-i Veli‘ye anlatır ve Hacı Bektâş-i Veli “helal değildir” diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlâna’ya anlatır, Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder.
Adam aynı şeyi Hacı Bektâş-i Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlâna’ya bunun sebebini sorar.
Mevlâna şöyle der:
– Biz bir karga isek Hacı Bektâş-i Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektâş-i Veli dergahına gider ve Hacı Bektâş-i Veli’ye, Mevlâna’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektâş-i Veli’ye sorar.
Hacı Bektâş-i Veli de şöyle der:
– Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlâna’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.
****
İneğin kesilmesine karar veren, kesilmesini isteyen, o eti kavurma olarak yemeye karar verenlere kıssadan hisse…
İnek hakkınız değil.
Siz Hacı Bektaş-i Veli değilsiniz…
Hele hele Mevlana hiç değilsiniz…
Sahi, bir meclis üyesinin eşi Hollandalı olsaydı o’na ne diyecektiniz?
Ne teklif edecektiniz?
Yeter be, kafayı mı yediniz, hamasetten vazgeçin…
Türkiye’de Hollanda kökenli şirketlerde çalışanlara da işten çıkın mı diyeceksiniz?
Hollanda da çalışan vatandaşlarımızı da protesto edin yurda mı dönün diyeceksiniz?
Hollanda’ya her türlü hakareti edip, bir komşunuzu alıp Türkiye’ye nasıl getirin diyeceksiniz?

Son söz: 21. yüzyılda küresel dünyada, hala 200 yıl öncesinin ulusalcı, ırkçı, faşist değerleri üzerinden olaylara bakmaya, hamaseti tavan yaptırmaya utanmıyor musunuz? İnek üzerinden siyaset yapmanın anlamı olduğunu mu zannediyorsunuz? Birde siz hamaseti ve popülizmi, slogancı zihniyetinizi akıl zannediyorsanız ya, size birşey söylemeye de gerek yoktur. Hayırlı olsun tüm kararlarınız…