content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

05 Haz

Vesayetin 51. Yılı ve 12 Haziran

Her kim ki, şu rezil ortamda “demokrasi havarisi” rolü oynuyorsa, ondan daha yalancı, üçkâğıtçı, sersem, sahtekâr yok demektir. Yaklaşık 50 yıldır ABD ve Avrupa sömürgecileri de aynısını yapıyor. Tuzağa düşenleri sürükledikleri girdap ıstırap, kan-elem işkence ve gözyaşı. Sonra siz ‘pişmanlıkla, yandım Allah’ deyip hatayı tamir ve imara çalışırken, onlar malı götürüyor; İşbirlikçi, bedhah, yandaş ve yoldaşlarla soyup, soğana çeviriyorlar ülkenizi..

İşte 51 yıldır bizim de kaderimiz bu. Maruz kaldığımız tehdit ve tehlike; 1958 yılında Merhum Menderes tarafından akamete uğratılan BOB, BİB projeleri. Bunun bedelini 50 yıl önce başlarıyla ödediler. Allah (CC) O’nlara rahmet ve mağfiret eylesin. Ve millet bilsin ki, merhum Menderes bu ülkenin son Baş Vekil’i, Polatkan ve Zorlu’da son bakanları idi. Sonra gelenler hep; Sulta, cunta, dikta ve vesayetin kulu, kölesi oldular…

İşte hakikat, itiraf, nedamet, tarihi gerçek ve mâkus talih..

“Türkiye’de demokrasiyi her türlü vesayetin sultasından kurtarmak zorundayız. Ve ne yazık ki bugün Türkiye’de demokrasi hem askerî hem de sivil vesayetin açık tehdidi altında olduğundan, yalnızca askerin kışlaya çekilmesiyle sorun çözülmüyor. Aynı zamanda, sivil vesayetin önüne set çekmek, çoğunluk diktasını rejimin sınırları içine geriletmek de zorunlu. 27 Mayıs olayını doğru okursak, bu gerçeği bütünüyle görebiliriz. Askerî vesayeti kınarken, sivil vesayeti görmemek, tıpkı ‘Askerî vesayet iyidir’ demek kadar yanlış ve kötüdür. Her ikisinin de demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. ‘Yaşasın askerî vesayet!’ diyen diktacıdır. ‘Kahrolsun askerî vesayet!’ derken, sivil vesayetin sultasını görmezden gelen ise hem diktacıdır hem sahtekâr. Ne yazık ki, demokrasi (objektif hukuk, adalet ve) sivil vesayeti ayıramayan kafa karışıklığı yarım yüzyıl önce de vardı, şimdi de var. Bu nedenle 27 Mayıs’ı doğru okursak bu kafa karışıklığından kurtuluruz…” (….’dan alıntı)

Hal böyle olunca; 12 Haziran konusunda kuşkular, tehdit algıları ve tereddütler:

“Türkiye 12 Haziran seçimlerine doğru giderken, Ortadoğu'da gelişen olaylar bütün çıplaklığıyla ortaya bir gerçeği çıkarmıştır: Küresel gücün hakimiyeti, Müslüman halkları ve mazlum dünyayı dizayn etmek istemektedir. Bu dizayn hem de söylemcilerin dillerinden düşürmedikleri "demokrasi-insan hakları-adalet–hukuk ve özgürlük" sözleriyle yapılmaktadır. Türkiye bu süreçte kullanılan bir aktördür. Amaç, enerji ve ekonomi savaşlarında Türkiye'nin imkân ve kabiliyetlerini ve kapasitesine kullanmak arzusudur!

Türk milleti de 12 Haziran'da sanki seçim varmış gibi oy kullanacak ama verdiği oylarla içteki ve dıştaki küresel güç hâkimiyetinin Türkiye'deki dizaynına bilmeden destek olacaktır! Dolayısıyla Türk milleti artık gerçekleri görmek zorundadır! 12 Haziran'da iktidar ve muhalefeti belirleyen halkın oyları değil, Batı'dır! 12 Haziran'da sandığa atılacak her oy, enerji ve ekonomi savaşlarına, şirket savaşlarına atılacaktır! Görmüyor musun milletim?

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone adeta "genel vali" havasında, Başbakan'ın programını yarıda kestirmiş, elinde ne olduğu meçhul bir dosyayla, sanki Türk milletiyle alay eder gibi, sanki PKK terör örgütüyle ilgisi varmış gibi de bir enformasyon havası yaratmıştır! Aynı zamanda organize suç ve terör örgütü olduğu bilinen PKK'yla mücadele etmeyen siyasi iktidar ve parlamento, Batı tarafından desteklenen bu örgütle ilgili de hiçbir çalışma içinde değildir. Aslında bu görüntü bile Türk siyasetinin tutsak alındığının kanıtıdır, fotoğrafıdır!

Türkiye Ortadoğu'daki bataklığa adım adım sürüklenmektedir! Dışişleri Bakanı'yla muhatap olması gereken bir büyükelçi apar topar Başbakan'la görüşmüştür. Burada hangi talepler iktidardan istenmiştir? İktidar, kendisini 2002'de iktidara getiren ve iktidarda tutan kuvvete ne cevap vermiştir? Meydanlarda birbirlerine hakaret eden, kavga eden siyasi parti liderleri, ne üretiyor, ne ürettiyorlar! Birbirlerini de suçluyorlar ve "Senin partini bu dizayn etti", "Seni bu yönlendiriyor" diyorlar. Buradan halkıma soruyorum: Türkiye'de kurulmuş birçok partinin de söylem ve davranışları bakımından, siyaseten dizayn edilmiş olabileceğini hiç düşündün mü?” (Sadettin Tantan, Yurt Partisi Genel Başkanı, 27 Mayıs 2011-Cuma)

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank