content
16 Ara

Vergi, vergi, vergi… Ver, ver, ver…

Mustafa GÖKTAŞ

ANALİZ

Türkiye bir garipliklerin dopdolu olduğu ülkedir.

Kör tuttuğunu öper misali, herkes tuttuğunu öper abi…

Kimin gücü, kime yetiyorsa…

Büyük balık küçük balığı hep yutmuştur, hiç yaşama şansı tanınamıştır.

Hele ki, son 20 yılda hayatımıza giren TV ekranındaki gariplikler, rezillikler, çirkinlikler bizleri örf adetten gelenek ve görenekten de koparmış, adeta ne oldum manyağı olmuş vaziyetde tuhaf bir toplum olmuşuz.

Kural ve kutsalı olmayan bir toplum.

Dün ataerkil idik bu gün ne yazık ki para erkil olmuşuz.

Para geçerli toplum haline dönüştük.Dönüştürüldük.

İşte öyle olunca da hep ver anlayışı hortluyor.

Ver…

Ver ver de, neyi, nasıl ve ne için veriyoruz?

Biliyormusunuz ki, Dünyanın hiç bir yerinde bizde alınan vergiler gibi vergiler yok, üstelik oralarda olan vergilerin orantıları bu kadar yüksek değil. Biliyormusunuz, Sabah yüzünüzü yıkarken bile 3 ayrı vergi ödüyorsunuz…

KDV, Atık Su Bedeli, Çevre Temizlik Vergisi..

Sabah kalktınız, bismillah deyip yüzünüzü yıkadınız, işte verdiğiniz vergiler…

Hayret bir şey değil mi?

Neredeyse soluduğunuz havadan bile vergi alacaklar.

Bu gidişle alırlar zaten, meraklanmayın.Bir maliye bakanımız var, evlere şenlik açıklamaları var.

Halk ağzı ile ‘ben alarım’ , ‘ben satarım’ diyor.İyi de be mübarek adam, kimden neyi, nasıl, niçin alıyorsun ve ne şekilde alıyorsun? Başbakanımız vergi indirimi yok diyor.

2009 geliyor ve inanın iğneden ipliğe o kadar çok şeye vergi geldi ve vergilerde artış oldu ki yaşanamayacak hale getirdiler.

Dargelirli 2009 da çok daha büyük çile çekecek, kalırsa tabi…

Esnaf ve vergi mükellefleri ise dükkan kapatmaya, iş terk etmeye devam edecekler…

Büyük sanayici ise üretimi durduracak, iş kısacak, işçi çıkartacak, yatırımı başka ülkelere kaydıracak ve kaçacaktır.

Böyle ağır vergi yükü hiçbir dünya ülkesinde yok.Bizdeki dolaylı vergileri zanginde fakirde eşit oranda ödemekte ve kimsenin tıkı çıkmamaktadır.

Oysa adaletsiz ve haksız bir uygulamadır.Dolaylı vergi nedir, bilen var mı?

Sade vatandaşımızın çoğu bilmiyor bile.Gelir vergisi, kurumlar vergisi ffilan değil.

Yediğiniz, içtiğiniz, gezdiğiniz, oturduğunuz, giydiğiniz her şeyde her işte bilmeden verdiğiniz vergiler. Alış verişin içinde, hayatın içinde saklı bunlar.

Bir liralık mal onun için oluyor 10 liralık mal.Mal ve hizmet 1 lira ile pazara çıkıyor sana gelinceye kadar olmuş 10 lira.

İşte bu dolaylı vergiler ve vergilendirmenin garipliği yüzünden.

Mesela biz AKARYAKITI neden bu kadar pahalı tüketiyoruz?

Neden pompa fiyatları bu kadar uçuk kaçık halde?Benzin, motorin, tüp gaz, otogaz gibi tüm bu ürünlerde kaç çeşit vergi var biliyormusunuz?

Verginin vergisini öder durumdayız buralarda.KDV, ÖTV, ATV, ETV, ÖİV aklınıza ne gelirse dayıyorlar bize.

Akaryakıt onun için bu denli pahalı.Küresel kriz miş, yok petrol fiyatlarındaki artış mış, geçin bunları…Elbette etkisi var.

Ama küresel kriz kaç yıldır var?Ve biz kaç zamandır akaryakıtı bu denli pahalı satın alıyoruz?

Kim kimi kandırıyor.

Bu ülkede onlarca çok saygın ekonomist var.

Çıksın olayları açıklasın.Yani yalan mı söylüyoruz?

Bir başka örnek size, Cep telefonlarından alınan vergiler.Komedi mi, drammı nedir, çözemedim, Allah aşkına çözen söylesin.

Cep telefonuna bulaştığınız andan itibaren bakın kaç vergi veriyorsunuz?

1- Yeni tesis sırasında: İlk abonelik kaydı yapılırken, 24.15 YTL Özel İletişim Vergisi (ÖİV) alınıyor (Gider Vergileri Kanunu Md. 39).

2- Telsiz ruhsatname ücreti: İlk abonelikte, 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, 10 YTL olarak tahsil ediliyor.

3- Telsiz kullanım ücreti: Her yıl 10 YTL olarak, 12 eşit taksitte tahsil ediliyor (2813 S.K. Md. 27).

4- Hazine payı: İşletmeciler, elde ettikleri brüt gelirin yüzde 15’ini, her ay "Hazine payı" olarak ödüyorlar.

5- Kurum masraflarına katkı payı: İşletmeciler, elde ettikleri brüt gelirin, onbinde 35’ini "kurum masraflarına katkı payı" olarak ödüyorlar.

6- Özel İletişim Vergisi: Depremin yol açtığı ekonomik kayıpları gidermek amacıyla 2002 yılı sonuna kadar uygulanmak üzere "geçici olarak" getirilmişti. İki kez uzatıldıktan sonra, kalıcı hale getirildi (Gider Vergileri Kanunu Md. 39).  Verginin oranı: Yüzde 25. Bu vergi, Dünyada yalnızca Türkiye’de uygulanıyor.

7- Katma Değer Vergisi: Yüzde 18 olarak uygulanıyor.İstediğiniz kadar az konuşun. 10 liralık faturanız bu vergiler yüzünden karşınıza 30-40 lira olarak geliyor.Böyle bir gariplik dünyanın neresinde var?Cep telefonunda alınan vergide dünya rekoru bizde.Bakın övünülecek bir yan bulduk (!)Cep telefonundan alınan vergilerde dünya şampiyonuyuz..Bizde kullanıcılar yüzde 56 oranında vergi verirken diğer 51 ülkede bu oran yüzde 17,1 dir.Faturada kesilen Hazine payına  KDV ve ÖİV uygulanıyor, onuda bizden alıyorlar iyi mi?Cep telefonlarındaki vergilenderme insanı canından bezdiriyor.Bir tek o mu?Garip ve emrivaki uygulamaların haddi hesabı yok.

Bir başkası telefonlardaki sabit ücret uygulaması.

Yok kalkacaktı, kaldırılacaktı, yok şimdi artık almıyorlar, uygulama değişti, bundan sonra ucuzlayacak, gibi laflara haberlere aldanmayın.Birşeyin kalktığı filan yok.Yeni uygulama ve tarifeler ile vatandaşa giydirmeye devam ediyorlar.Sabit ücret sabit kazıktır.Tüketiciye atılan büyük bir kazık.Yasal değil.4077 sayılı yasaya aykırı.Ama dinleyen kim?Alınan tüketici hakem kararlarına bakan kim?Tesis ücretini bir kez alırsın öyle her faturada almanın alemi ne, ayıp oluyor, ama bu ayıp yıllardır işleniyor, kimsenin umurunda değil.Bizim millet hakkını ve hukukunu aramaktan aciz.Arayanada dil çıkartırlar.Arkadan kaş göz ederler.Acaip bir toplum olduk.

Yine bir başka tuhaflık ise ADSL uygulamasında.

ADSL hizmeti alacaksınız, size illa telefon hattı çekeceksiniz derler.Kardeşim ben İnternet kullanacağım, telefon kullanmayacağım, beni niye zorluyorsun Telefon aboneliğine, bana ADSL hizmeti ver dediğinde, yasalar yönetmelikler böyle derler ve telefon da bağlarlar.

Hiç kullanmazsın o telefonu, üstelik görüşmeye kapatırsın ama sabit ücreti ve tesis ücretini tıkır tıkır her ay senden tahsil ederler.

Ayıp ya…

Neyin karşılığı, hangi hizmetin karşılığı bu parayı alıyorsun?

ADSl için zaten kullanım ücretini alıyorsun.

ADSl bağlarken tesis ücretide alıyorsun.

Bu telefon işi ne?

Sorarsın, kimsenin umurunda olmaz, söğüşlemeye devam ederler.

Hep vatandaşa binerler, hiç inmezler.

Vatandaşın sırtına binmek, onlar için zahmetsiz ve kolay bir iştir ve rahattır.

Bu binme işi onların ömrünü uzatıyor.

Ama ne acı gerçekki, bu ekonomik girdapta sırtına binilen vatandaşında görüntüsü değişiyor.

İçi kepmiş vaziyetde.

Karşıdan baktın mı Kayığa benziyor.

Arkadan baktın mı Geyiğe,Yandan baktın mı da Höyüge benziyor.

Yazık bu vatandaşa kardeşim.

Acıyın yahu.

Artık  sürekli şu cüzdanınızda duran eli çıkartın da azıcık vicdanınıza koyun yahu.

Ben böyle deyince bizim meşhur Abuzer dayı, (Abuzer Kıldagezer) oradan hemen atılıyor.Nasıl elini cüzdandan çıkartıp vicdana koysun be gardaş.Bunların cüzdanlarının içi dolu  sıcak tutuyor, birde gelecek tehlikelere karşı tedbirliler, vicdanları ise buz kesmiş, elini oradan çıkartıp oraya götürse, elinin donması bir kenara, bu arada cüzdanı kaptırmaktan korkuyorlar diyor.

Vay be…

Görüyon mu sen Abuzer dayıyı…

Vatandaşın elini ısıtacak bir cüzdanı yok.

Ama vicdanı çok.

Benim merhametli vatandaşım, Cüzdanı yok ama vicdanı var.

Cüzdansız vicdan ne işe yarayacaksa bu devirde?

Millet geçim ile seçim ile neredeyse aklını oynatacak hale geldi.

Yerel seçimler yaklaştı, ortalıkda aday bolluğu var.

Önüne gelen aday.

Türlü çeşitli vaatler.

Akıl alacak iş değil.

Ama vatandaş geçim derdinde.

Ağır vergilerin altında ezilmiş.

Parasızlıktan kıvranıyor.

Açlıkla, yoklukla boğuşuyor.

Kimi intihar ediyor, canına kıyıyor, kimi kendini yakıyor, kimi dama çıkıyor, kimi minicik çocuklarını alıp köprüye çıkıyor, kimi içkiye vermiş sapıtmış ve çoğunluk akıl hastanesine düşmüş durumda.

Yolda yürüyorum, sağımda solumda gidenlere bakıyorum kendi kendine mırıldanıyor, el kol hareketleri ruhsal dengeleri bozulmuş, hepsi birer psikiyatrik vaka olmuş.. İnanın böyle.

Neyse..

İngiliz Başbakanı vaktiyle akıl hastanesini geziyormuş.Hastalardan biri buna yanaşıp sormuş.

Sen kimsin?

Ben haşmetlü üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başbakanıyım.

Hasta gülmüş..

Ve eklemiş…

Hastalık böyle başlıyor, sonra buraya getiriyorlar….

Kıssadan hisse…

Bu gidişle akıl hastanalerinde yer kalmayacak…

mustafagoktas006@gmail.com

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank