- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Uyuşturucu Savaşında Işıklar Söndü

Yıl 2002...
İzmir Valiliği önderlik ediyor ve Türkiye’de dördüncü olacak şekilde, yaşamsal önemde bir proje hayata geçiyor.
Uçucu ve uyuşturucu madde kullanımının önlenmesi ve tedavisinde AMATEM hizmet verirken, çocuk ve ergenlerin bu alışkanlıklarından kurtulmaları için harekete geçiliyor. İzmir Valiliği’ne kurumlar da destek veriyor. Ege Üniversitesi personel sağlıyor, Büyükşehir Belediyesi yemek ve personel katkısı yapıyor. Sosyal hizmetler de bir ucundan tutuyor ve İzmir’de ilk kez   EGEBAM (Ergen, Alkol, Madde bağımlılığı araştırma ve Uygulama Merkezi) Karşıyaka Örnekköy’de çok katlı hizmet binasında hayata geçiyor.
Açılış görkemli, dönemin vali, belediye başkanı, rektörü hep birlikte kurdela kesiyor.
* * *
EGEBAM çocuğunda uyuşturucu bağımlığından kuşkulanan ailelerden, bu tuzağa düşen gençlere, bağımlı sokak çocuklarına 30 kişilik sağlık personeliyle destek veriyor.

Hayatlarının en karanlık dehlizlerinden birini yaşayan ailelerin rehberi ışığı oluyor.
Her yıl 100 çocuk yatılı olmak üzere bugüne kadar, on yılda 2 bin 500 çocuğa hizmet veriliyor. Broşüler, seminerler panellerle uyuşturucudan uzak durulması için bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.
Madde alışkanlığı olan çocukların tedavileri uzun. Zaman zaman Ege Üniversitesi’nin havuzlarında, spor tesislerinde de eğitiliyorlar.

Ne düşünürsünüz, geçen zamanla burası büyür, çok özel bir hale gelir, tüm kurumlar buraya gözü gibi bakar değil mi ?
Şöyle oluyor...
Her kurum sorumluluğu diğerinin üzerine atmaya başlayarak, yavaş yavaş elini çekiyor. Önce mali sıkıntı başlıyor. Zamanla ısınmadan tutun birçok masraf sorun oluyor.
İşte tüm bunlar yaşandı.
Ancak buradaki doktorlar, gönüllüleri devreye koydular, bir süre daha idare edildi.
Geçen gün ise şalter indi. 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne ait Toplum Destek Merkezi yan taraftaki binalarından taşınacaklarını belirterek elektrikleri kesti. Tedavi için gelen aileler, çocuklar geri gönderildi.
13-18 yaş bir çocuğun madde bağımlılığına başlamasının en tehlikeli, en riskli yaşları. Önü alınmadığında çoğu zaman kaybediliyor. Ancak yetişkinliklerinde onları AMATEM’de kurtarmaya çalışırsınız belki.
* * *
Ne oluyor bu kente, bu kentin önde gelen kurumları herşeye, protokollerine, makam arabalarına, yurtdışı seyahatlerine bütçe buluyorlar ama  kendi gençlerine, kendi çocuklarına mı bulamıyorlar.
Bugüne kadar kurumların İzmir’de birarada oluşturduğu  belki tek modelin ışıkları söndü.
30 kişilik personel boş binada ne yapacaklarını düşünüyor ve eminim şu soruya yanıt arıyor:
Gerçekten bu toplumu kim uyuşturuyor ?

Doç. Dr. Yüncü: Yaşananlara inanamıyorum

Önce bir arkadaşım aradı. Arkadaşının yaşadıklarını anlatmaya çalıştı. Sonra arkadaşını telefona verdi. Telefondaki ses “Benim kızım aslında madde bağımlısı değil, bazı psikolojik sorunlarımız vardı. Onları aşmak için gidiyorduk. Tedavi çok başarılıydı, kızım iyileşiyordu. Önceki gün gittiğimizde elektrikler kesilmişti. Psikolojik danışmanımız son kez kızımla konuştu ve bize burası kapanıyor dediler. Ne yapacağımızı bilmiyorum, hastanelerin bu yaştaki gençlere yönelik tedavileri yok” dedi sesi titreyerek.Üzerine basa basa birkaç kez “yalnız yanlış anlamayın benim kızım bağımlı değil” diye de ekledi her seferinde. 
Oysa ne için orada olduğuna değil, sıkıntıların bu boyuta ulaşmasına takılıp kaldım.
Sonuçta o çaresizliğin ucunda bulduğu son çareyi, kaybetmenin hüznünü yaşayan bir anneydi.
Böyle bir merkez nasıl olur da kapanır?
EGEBAM’ın başındaki Doç. Dr. Zeki Yüncü’ye “inanamıyorum bu kadar mı zor durumdasınız” diye sordum. 
“Dilek Hanım biz de yaşadıklarımıza inanamıyoruz” dedi. Bugüne kadar sıkıntılarına çözüm bulamadıklarını anlatan Yüncü 30 kişilik personel ile hizmet verdikleri binada elektrik ve suların kesildiğini söyledi.
Yüncü  üniversitenin kendi personeline sahip çıkmak için binanın işletmesini almak istediğini ancak Sosyal Hizmetler Kurumu’nun bu teklife de sıcak bakmadığını anlatırken, bana tüm bu yaşananlar aklın ve vicdanın almakta zorlandığı kötü bir şaka gibi gelmeye devam ediyordu.