- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Türkiye’de Tükenen Sanat…

Sanatın ve sanatçının, bir ülkenin uluslararası saygınlığındaki yerini oluşturmasında ki önemini biz hala kavrayamadık. Edebiyat, kültür ve sanat Batı'da değer görürken, biz de nedense UCUBE adıyla nitelendiriliyor. Dedim ya, tepkisiz bir toplum olduğumuz içinde buna kimse korkusundan konuşamıyor, varın siz bunun adına demokrasi deyin. On yılda bir kitap okuyan bir toplum yaratmanın sıkıntılarını bu ülke şimdi yaşadığı gibi, yarın daha da yaşayacak. Aslın da sanatı ve edebiyatı, bilimi tanımayan uyuyan eğitimsiz bir toplum olmak, bazılarının işine geliyor. Türkiye'de sanat tükendi, sanatçı satanını sergilemekten, yazar kitabını yazmaktan, şair şiirini okumaktan korkuyor. Sisteme hâkim zihniyetin sanat edebiyat ve kültürel değerlere yaklaşımı orta da. Hükümetin bir kültür politikası bile yok.

Sanatın tükendiği bir ülke de siz özellikle çağdaş değişimden söz edemezsiniz. Sanatı ve sanatçıyı özgür bırakmazsanız, dolaysız özde bir fikirselliği ğaylaşamazsınız. Bu gün uluslararası alanda saygın bir yeri olan Fazıl Say, yılda 160 konser veren bir sanatçımız, biz böyle bir sanat adamını bile yargılıyoruz, mademki siz ''Türkiye'de insan hakları düşünce özgürlüğü var'' diyorsunuz zaman neden edebiyatı sanatı sanatçıyı yargılıyorsunuz? Yanlış siyasetin getirisinde sanatın tükendiğini görmemek işte bir ülke de nasıl bir demokrasinin seyrinin yaşandığı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kitap yazan, konuşan, düşüncesini aydınlık darında toplumla paylaşmak isteyen her kesi hapsederseniz, sanatın tükenilmişliğini hazırlamış olursunuz.

BATI'NIN SANATA BAKIŞI...

Guardian Gazetesi, ‘Türkiye'de kitaplara açılan davalar ürkütücü, bu aslında yazara ve sanatçıya bir gözdağı vermektir, Türk edebiyatçıları yazarları Batı'da gereği kadar ilgi görmüyor ''diye yazdı. İran'da bile 30 yıl aradan sonra bir resim sergisi uluslararası nitelikte sergileniyor. Oysa bugünün İran'ı, yıllardır edebiyata sanata aydınlığa getirilen sansürle anıldı, âmâ bu gün Tahran çağdaş Sanat Merkezinde 30 yıl sonra böylesine büyük bir sergi açılıyor. İran Avrupa ve ABD dışında en modern sanat koleksiyonuna sahip ülkelerin başında geliyor. Jaclson Pollack, Franncis Bacon, Andy Warhol, Edvard Munch, Rene Magritte ve Mark Rothko. Bu gün Tahran Modern Sanat Müzesinde resimleri bulunuyor. Âmâ biz hala sanata tükürmenin ve ucube anlayışın dışında konuştuğumuz bir eserimiz yok. İşte Batı bize bu anlayışın sonucunda Türkiye'de sanatın tükendiğini yazıyor. Âmâ bu acı gerçeği kimse görmek istemiyor nedense.

Türkiye'de yazar edebiyatçı şair ressam hala yoksul, bırakın saygı görmesini hala açlığın pençesinde yaşayan değerler var. Sanata edebiyata yön vermeye çalışan yayın organlarımız dergilerimiz ise bir bir ardı sıra kapanıyor, Batı Bizdeki sanatı gözlemlerken adını koymuş bile, Türkiye'de tükenen sanatın adı. Frankfurt kitap ve sanat fuarı bu gün dünyanın en önemli etkinliklerinden birisi, her yıl Türkiye bu fuara katılıyor, peki Türkiye'ye sağladığı kazanımları nerede? Bu gün kaç sanatçı yazar edebiyatçı ya da şair kendisini dünya ya tanıtma şansı bulabiliyor, Türk yayıncılığı ve sanatı edebiyatı burada tanıtılmak adına destek görmüyor. Hala aldığı ödül tartışılan bir Orhan Pamuk ve sonrasın da Türkiye neden uluslararası edebiyat sanat kültürel etkinliklerden ödül getirmiyor? Ya da dünyanın en önemli saygın ödüllerinden biri olan Nobel'de yokuz? Nazım Hikmetin 49 ölüm yıldönümün de bile ona layık bir kutlama yapabildik mi, oysa bugün dünya edebiyat çevreleri ona ''Dünya Şairi'' adını verdi.

ALMANYA'DA SANAT...

Almanya'da da değişen bir tabloyu görmek mümkün değil, öncelikle kadınlarımızın eğitilmesi gerek. Almanya'da Türk kadınları evde oturuyor, ya da kadınların bir araya geldikleri yerlerde sadece konuşulanlar dedikodu ya da anlamsız şeyler. Bu gün Almanya'da göçmen gruplar içinde en eğitimsiz ve en az çalışanların Türk kadınları olduğu sonucuna ulaşıldı.(TEPUV) ''Türk kadınlarının iş gücüne katılımı yapısal ve Kültürel faktörlerin oluşumundan kaynaklanıyor, göçmen olmayan kadınların oluşturduğu bu model yüzde 73 iken, göçmen olan sayının, özellikle Türklerin oluşturduğu oran yüzde 46''diye açıklıyor.

Biz kadınlarımızı eğitim bilim içinde eğitmemiz yerine onları yok sayıyoruz. Peki, hala sormak isterim, kendilerine bu toplum adına temsil yetkisinde görenler bu güne kadar ne yaptılar,50 yıldır kendi imtiyazlıklarının yanında başka nasıl bir değişim modelini ortaya koydular? Bu gün özellikle Türk kadınlarının eğitim düzeyinin düşüklüğü, Almanya'da iş piyasasındaki arayışlarında da yetersiz kalıyor. Bu gün ekonomik büyümenin motoru sayılan Almanya, AB'nin yaşadığı krizin içinde kendi ülkesinde ekonomiyi dengeleyemiyor, bunun da olumsuz yansımalarını en başta kendi insanının yaşayacağı gibi, Türk toplumuna da yansımaları önümüzdeki yıllarda sıkıntıların yaşanması demektir.

Almanya bu olumsuzlukları yaşarken, biz kendi toplumumuzu hala tıkanmışlığın içinden kurtarmaya çalışmıyoruz, yaptıklarımız sergilediklerimiz hala kişiselliğin getirisinden öteye geçemiyor. Eğer ki bu ülke de yaşayacaksak ki bu gerçeğin ta kendisi zaman saygıdeğer Türk toplum yöneticilerimiz daha rasyonel çalışmalar içinde olmalılar, her şeyin başında bura da eğitimli okuyan araştıran bilimsel değerlerin varlığını bilen aydın bir toplum haline gelebilmek, bunu başarabilmeliyiz buna mecburuz, burada yaşadığımız sürece akıl ve bilim bu değerleri iyi kavramalıyız.