- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Trump’ı Destekleyen Muhafazakarlar, Başınız Göğe Erdi mi?

Trump’ın seçilmesinden en çok muhafazakarlar mutlu oldu…
En çok onlar, Amerikan seçimlerini kendileri kazanmış gibi zafer havasına girdiler.
Halbu ki, Trump’ın söylemlerine baksalar gerçeği göreceklerdi.
Trump, Amerikan beyaz faşistiydi. Çünkü ırkçıydı…
Sırf söylemlerinden dolayı Amerika’da yaşayan göçmenlerin yüzde 70’ine yakın

bölümü Clinton’u oy vermişti.
Trump, İslam düşmanıydı… Çünkü, seçim kampanyasını İslam düşmanlığı üzerinden kurmuştu.
Amerika’da yaşayan Müslümanların büyük çoğunluğu da Trump’a oy vermemişti.

Trump, Türkiye’nin son beş yıldır yürüttüğü tüm dış politikalarını çöpe atacak, elini boşa çıkartacak dış politika yürüteceğini açık açık ilan etmişti.
Neyse ki, Türkiye’de son beş yıllık politikalarını çöpe atarak zaten Trump göreve gelmeden çark etmişti.

Trump görevi devir alır almaz, CIA’nın başına atadığı şahıs bir kez daha Türkiye muhafazakarları için kapak olmuştu.  “… İslam karşıtı olarak bilinen ve zaman zaman İran ve Türkiye’ye de sert eleştirileri olan Kongre Üyesi Mike Pompeo’yu atadı. Pompeo, Amerikan dış politikasında sert gücün daha fazla öne çıkmasını savunan kişilerden biri olarak görülüyor. Seçim sürecinde Trump’ın Orta Doğu’dan uzak durma ve savaşlardan çekilme gibi söylemlerine karşı çıkan Pompeo, “ABD’nin geri çekilmesine yönelik her görüşü sert bir şekilde reddetmeliyiz” demişti. CIA’nin yeni başkanı İran’ı bir İslami diktatör olarak nitelendirmekle birlikte, Türkiye’nin de bu kategoriye girdiğini iddia etmişti.”

Anlayacağınız Trump’ın dış politikasının belirlenmesinden çok büyük katkı yapacak olan CIA’nın başına İran’ı islami bir diktatör ülke olmakla suçlarken, Türkiye’nin de aynı kategoriye girdiğini iddia etmesinde başımıza hangi belaları getireceğini de açık açık görmek gerekiyor.

Amerikalı yargıçlar Trump’ın KHK’sını iptal etti
7 müslüman ülkenin vatandaşlarının Amerika’ya girişini yasakladı.
Hem de yeni vize alacaklara değil, vizesi olan, Amerika’da yaşayanlara yasak getirdi.
Amerikan Fededal Mahkemesi, Trump’ın KHK’sını iptal ediverdi.
Yetmez, 16 Federal devlette de aynı kararlar alınıverdi.
Yani Trump’ın kararına Amerikan eyaletleri karşı çıkıverdi.
Hukukun, insan haklarının, demokrasinin yanında tavır alıverdiler.
****
TBMM’de geçen 18 maddelik anayasal değişilik paketinde Amerika başkanının, senatoda karar alınmadan kendi yetkisi ile aldığı bir kararın benzerini oylayacağız.
Türkiye’de referandum kabul edildiğinde, Erdoğan’ın yayınlayacağı herhangi bir KHK’yı iptal edecek yargıç bulunabilir mi?

Ne yaparsa, doğru yaptığına inanan yüzde 50, Erdoğan’ın alacağı herhangi bir KHK’yı sorgular mı?
Yetmez…
Bugün kalabalıkların devletin çıkarları diyerek, tüm demokratik haklar rafa kaldırılsa destekleyebileceği, sözde devletin çıkarlarına karşı çıkanların vatan haini kabul edilebileceği koşullarda hangi hukukçu çok büyük yetkilere sahip Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı çıkabilir.

Bireyin, devletin karşısında sığınacağı tek liman hukuktur
Amerikan Başkanı Trump’ın faşistliğini destekleyebilen Türkiye muhafazakarlarına söylenecek tek söz var.
Milletin ve vatandaşın çıkarları olur. Devlet o çıkarlara aykırı hareket ettiğinde, vatandaşların sığınabileceği tek liman demokratik hukuk kurumları, kuralları olur.
Denetlemeyen yetkilere sahip devleti yönetenlerin çıkarları, bir gün devletin yüce çıkarlarına dönüşüverir. 

Devletin çıkarlarını merkeze koyduğunuzda, çoğunlukların borusu ötmeye başlar. Bireylerin ve farklılıkların hakları yok oluverir… Askıya alınır… Demokrasi çoğunluğun hakim olduğe rejimin adı değil, aksine çoğunluklar karşısında azınlaklarını haklarının hukukla teminat altına alındığı rejimin adıdır.
****
Nereden nereye geldik.
Hukukun üstünlüğünden, üstünlerin hukukuna…
Bir adamın her şeyi bildiği ve tüm değişiklikleri o’nun için yaptığımız bir aşamaya geldik.
Ve Trump’ın yaptıklarına daha göreve geleli bir ay olmadan milyonlar itiraz ediyorsa, (ki orada hukukun ve güçler ayrımının olduğunu net biliyoruz) bizde daha değişiklikler anayasa maddesine dönüşmeden itirazımızı ortaya koymalıyız.
Çünkü yapılmak istenen değişiklikler açık açık iddia ediyorum; Milletin çıkarlarına değildir.
****
18 maddelik anayasal değişikliklere; millet için, vatan için, devlet için “evet” oyu vereceğini söyleyen, militanca destekleyenlere bir kez daha aynı soruyu soruyorum.
Değişiklik; Kılıçdaroğlu, Bahçeli için istenilseydi “evet” oyu verir miydiniz?
Yetmez, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül için istenilseydi değişiklikler için “evet” oyu verir miydiniz?

Yetmez…
Anayasal değişiklik paketine “hayır” oyu  vereceğini söyleyen, bazen Erdoğan’a destek veren aslında yeminli AK Parti düşmanı Doğu Perinçek için aynı değişiklikleri ister  miydiniz?

Denetlemeyen güç, gücü elinde bulunduran içinde tehlikelidir
Sorular çoğaltılabilir.
Milli iradenin merkezi olan TBMM.2nin yerini alacak olan Cumhurbaşkanını tek adama çeviren, tek güce çeviren, denetleyemeyecek bir güce çeviren anayasal değişiklik paketi derhal geri çekilmelidir.
Bu Türkiye’yi çok rahatlatacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değişiklik paketini onaylayıp refanduma sunulduğunda ise Türkiye’nin bugünü ve geleceği için hayırlı olanı tercih etmek gerekecektir.
****
Anayasal değişikliğinin geçmemesi Türkiye’nin hayrınadır.
Ve şunun altını da açık açık çizmek gerekmektedir.
Nasıl ki, “evet” bloğunda çeşitli kesimler var ise “hayır” bloğunda farklı kesimlerin olması anlaşılabilir bir şeydir.

Herkesin “evet” ve “hayır” gerekçesi farklı olabilir.
“Hayır” oyu kullanacağını deklere etmiş olanların “evet”cileri nasıl hain ilan etmeleri yanlışsa, “evet”cilerin de “hayır”cıları hain ilan etmeleri, vatan düşmanı ilan etmeleri de bir o kada yanlıştır. Ve her iki taraf için de hayırlı bir şey değildir.
****
Sonuç olarak bugün Türkiye’de hayır ve evetçiler yüzde 40’lık bloklara bölünmüş durumdadır. Türkiye’nin yüzde 80’ini bugün her iki blok temsil etmektedir.
Bloğun dışında kalan yüzde 20’lik kesim refandum sonucunu belirleyecektir.
Ve yine bir kenara yazın.
Bu yüzde 20’nin tercihini siyasi partiler belirlemeyecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıktığında ki, performansı belirleyecektir.

Yaşanan bir deneyimi de unutmamak gerekiyor.
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde sokağa çıktığında AK Parti yüzde 41’de kaldı.
Kasım seçimlerinde ise Erdoğan sokağa çıkmadığında ve sokak gerilmediğinde, yaşananlardan dolayı da vatandaşlar istikrar için tekrar AK Parti’ye oy vermişlerdi. Yüzde 9 oy geri gelmişti.

Son söz: Refarandum sürecinde Erdoğan’ın en üst perdeden sert politikasının “evet”leri azaltacağını, insanların Erdoğan’ı sevmelerine rağmen, bir başka seçimde desteklerini Erdoğan’dan yana yapacaklarına rağmen, referandumda Türkiye’nin geleceği ve daha çok gerilmemesi için “hayır”dan yana tercih yapacağını tahmin ediyorum. Ayrıca denetlemeyen bir gücün, çok büyük yetkiler vereceğimiz Erdoğan için de hayırlı olmadığının altını çizmek isterim.