Tecavüz Günlükleri – Parça Pincik konular
Öğretmenlerin evlerinde kitaplık olması gerektiği konusunda konuştuk. Hem de tıklım tıkış olmalı kitaplıkları. Zaman zaman bana düşmanlıklarını dile getirirlerdi. Okuyor mmusun bunları? diye sorular beni ifrit eden sorulardandır. Okuyon mu bunları? İtiraf ediyorum... ben kitap okumam; yalarım.
Karacoğlan der ki geçti ne fayda
Bir vefa kalmadı ok ile yayda.
Bu dizelerin konumuzla bir ilgisi yok. Türkü dinliyordum da, türkünün bitimine denk geldi dikkatim. Yazıverdim hemen.
Prensibe çekmemek gerek her şeyi. Prensipler belirlerken epeyi zaman geçmeli.
Önyargı konusunda da konuştuk bir yerlerde birileriyle. Paylaşımlarda da arttı bu önyargı konusunda. Bazı şeyler çok tehlikeli yumuşaklıkta.
Dedim ki kendi kendime: neden önyargılar olmasın ki? Önyargılı olmalı her zaman. Bir mikrop gibi durmalı kafamızda önyargı-lar. Önyargı, bir denetmen ekibidir kürsünün arkasında oturan.
Kelimeleri ne için kullandığımızla da ilgili bazı tehlikeli şeyler. Ney örneğin. Sana, “önyargılı olma ” diyen biri belki de senin yargının daha fazlasına sahip. Kötüye kullanım olasılık çemberinde.
Şey gibi düşünün...ney gibi... örneğin, pek çok bakteri türü bedenimizde konuşludur ya. Neden konuşludur? İşe yarıyorlar çünkü.
Bazen acıyorum temizlik hastalarına. Her mikrobu öldüren 38 bin çeşit kimyasal kullandıklarında, “temiz” bedenimizin mikrop denen şeyi hiç tanıma şansı olmuyor ve böylece mikrobu tanımayan beden apışıp kalıyor.
Edebiyat da böyledir. Steril edebiyat diye bir şey yoktur. Steril edebiyat, ki var mı böyle bir edebiyat, aynı şu bedene gerek mikropların varlığındaki gibi, insanı hasta, şuursuz eder.
Mikroba da mikrop olarak bakmamak gerekir. Belki sen de başka bir yaşam formu için “mikrop”sundur. Bu bakış bağlamında diyebiliriz ki herkesin, her şeyin birbirine ihtiyacı var.
Buralardan çok farklı felsefe noktalara gelebiliriz. Nesnelerin mutlak duruşları ve nesnelerin arasında kendimize mutlak bir bakış.