- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Suriye-İsrail Pazarlıkları

Ortadoğu'daki yaşanan hararetli süreç, çoğu zaman kritik önemdeki aktörlerin oynadığı rolleri görmeye engel olur. Suriye bu aktörlerden biri olmasına ve birçok olayla doğrudan bağlantısı bulunmasına rağmen, görmezden gelinen yada önemi küçümsenen ülkelerden biridir.

 

Filistin'deki direnişe ev sahipliği yaptığı için doğrudan doğruya Filistin meselesinde, 1975'ten beri iç siyasetin en aktif taraflarından biri olmasından dolayı Lübnan'daki çekişmede, Amerikan işgali ile başlayan süreçte hem askeri hem de siyasi tarafların geçiş ülkesi olmasından dolayı Irak sorununda ve nihayetinde İran'ın yanındaki tek bölgesel güç olmasından dolayı nükleer pazarlıklarda Suriye, son dönem Ortadoğu'daki olayların hangisine baksanız karşınıza çıkan bir ülke durumunda.

 

Arap dünyasına ait olmasına rağmen, Soğuk Savaş'ın başından itibaren her zaman Arap dünyasının genelinden farklı politikaları ile ayrı kalmış ve yıllardır yalnızlaşmacı bir konumda bulunmuş olan Suriye, 1991 yılından bu yana gelen yeni dönemde, uluslar arası sisteme entegre olma girişimlerinde bulunduysa da bunda çok ilerleme sağlayamadı. 1990'larda hemen tüm komşularıyla sorunlu bulunan ülke, İsrail ile başladığı barış görüşmelerini 2000'de keserken, başka bir komşusu olan Türkiye ile 2001'den  itibaren sorunlarını halletmiş, 2003'te Saddam'ın devrilmesi ardından Irak ile düşmanlığını bitirmiş, 2005 yılında Refik Hariri suikastından sonra da Lübnan'dan askerlerini çekerek inişli çıkışlı bir ilişki dönemine girmiştir.

 

Suriye ile İsrail arasında, İstanbul'da yürütülen barış görüşmelerin üçüncü oturumu tamamlanırken,  müzakerelerin olumlu gittiği belirtiliyor. Ancak, Suriye sürecinin oldukça zorlu geçeceğini şimdiden kaydetmekte yarar var. Zira, yukarıdan beri sayılan ilişkiler ağı gereği Suriye ile İsrail arasında yürütülen barış süreci sadece Suriye yada İsrail'i ilgilendiren bir konu olmaktan çoktan çıkmış, tüm bölgenin geleceğine şekil vermekle ilgili geniş kapsamlı bir pazarlıklar süreciyle bağlantılı hale gelmiştir.

 

Nitekim, taraflar gelinen aşamada halen İsrail'in elinde bulunan Suriye'nin Golan bölgesinden geri çekilmeyi konuşmak yerine, bunun da içinde bulunduğu çok daha kapsamlı konuları tartışmaya başlamış durumda. Bu konular içinde, Suriye'nin İran'la ilişkilerinin durumu, Hizbullah ve Hamas'la diyaloğu gibi hassas konuların masada bulunduğu kaydediliyor.. Bu konular İsrail ile Suriye arasındaki ikili ilişkiler açısından çok önemli olmakla birlikte her birinin Ortadoğu'nun temel sorunlarıyla sıkı bağlantılı olması, bölgesel bir uzlaşının şart olduğunu ortaya koyuyor. Yani bir bakımdan Suriye ve İsrail'in Hizbullah yada Hamas konusunda bir anlaşmaya varmaları, bütünüyle barışın garantisi demek değil.

 

Ağustos ayında iki görüşme daha yapılması planlanırken, İsrail tarafı doğrudan görüşmelere geçilmesi konusundaki baskılarını arttırdı. Görünen o ki, bu yaz sonuna kadar İsrail-Suriye süreci konusunda kesin bir tablo ortaya çıkacak.

 

Bu yüzden başkent Şam'ın tek gündemi İsrail ile İstanbul'da yürütülen pazarlıklar değil. Filistin liderlerinin sık sık ziyaret ettiği Şam, aynı zamanda Iraklı grupların yada İranlı ve Lübnanlı ziyaretçilerin de sıklıkla uğradığı bir yer.

 

Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'la kısa süreliğine de olsa görüşme imkanı bulduğumuzda kendisi, Türkiye yönetimi ve halkına saygılarını iletirken, Filistinlilere verilen destekten ötürü teşekkür ederken, gözlerinin Türkiye'de olduğu izlemini edindik. Bizler de barış pazarlıklarından ziyade, Filistin halkının içinde bulunduğu bölünmüşlüğün bir an önce sona ermesi için çok şey beklediğimiz mesajını verme fırsatı bulduk. Şam'da iken edindiğimiz izlenim, gergin bir bekleyişin sürdüğü idi.

 

Görünen o ki, herkes şu an Suriye'nin atacağı adıma kilitlenmiş durumda. Çünkü uzun vadeli hesap yapabilmek için Suriye'nin İsrail ile yürütmekte olduğu pazarlığın sonuçlarını görmek gerekiyor. Filistin direnişinin durumu, İran'ın pazarlık kozlarının zayıflayıp zayıflamayacağı, Lübnan'da pamuk ipliğine bağlı giden görece sükunetin devam edip etmeyeceği hep İstanbul'daki pazarlıkların nasıl sonuçlanacağına bağlı. Bu arada Lübnan sınırında Suriye tarafından yürütülen askeri yığınak, Rusya'nın yeni askeri yardımları ve Suriye'de askeri üs girişimleri Şam yönetiminin olası bir aksilik ihtimaline karşı alttan alta hazırlıkların yürüttüğünü de ortaya koyuyor.