Ben Gaziantepliyim. Bir zamanlar Antep’in bağlı olduğu Halep Vilâyeti bin yıllık bir Türk şehridir. 21 milyon nüfuslu Suriye’nin en az 3 milyonu Türkmen asıllıdır.
Üstâd Yılmaz Öztuna, Türkiye Gazetesi ’nde yayınlanan dünkü yazısında, ‘Herhalde 900 yıl yönettiğimiz (tastamam 40
2 yılı Osmanlı) bir ülkeye ilgisiz kalacak değiliz. Arapça konuşan halk yoğun şekilde Türkler’le karışmıştır. Hanefi olanların tamamı Türk asıllıdır’ diyor.
Bu hakikati bir tarafa bıraksak dahi aynı din, kültür ve tarihe sahip olduğumuz bu kardeş halkın son dönemde mâruz kaldığı zulüm ve şiddet karşısında sessiz kalamayız. Suriye’de, son bir ayda Baasçı azınlık diktasının saldırıları karşısında canlarını kaybeden Suriyeli kardeşlerimizin sayısı bini geçmiştir.
Suriye’de yüzde 10’luk bir mezhepçi azınlığa dayanarak Hafız Esad döneminden beri idareyi elinde tutan son Baas yönetimi de Irak ve Mısır’dan sonra yıkılmaya mahkûmdur. Beşar Esad ve şürekâsının artık sonuna kadar kullanmaya devam edeceği anlaşılan baskı ve şiddet metotlarının netice vermesi mümkün değildir.
***
Bu durumda Suriye konusunda Türkiye’nin çok fazla tercih imkânı yoktur. Şöyle ki:
1. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan , evvelâ vakit kaybedilmeden Beşar Esad ile görüşmeli; bu görüşmede Esad’tan, halka karşı şiddet kullanmaktan vazgeçmesi, Baas yönetimini tasfiye etmesi ve demokratik seçimlere gitmesi, kesin bir dille istenmelidir. Aksi takdirde vukua gelmesi muhtemel olaylar bütün açıklığıyla anlatılmalıdır.
2. Türkiye, Irak’ın işgali sırasında pasif kalmış ve bu hatâsını çok pahalı şekilde ödemiştir. Suriye konusunda da aynı hatâyı tekrarlamamak lâzımdır.
3. Bu arada, Libya’nın durumu farklıdır. Lâkin Libya’daki BM ve NATO destekli harekâtlarda dahi müttefiklerin Müslüman halk üzerinde gereken ihtimamı göstermediği müşahade edilmiştir.
4. Suriye’de Baasçı şiddetin devamı hâlinde, gene Libya’da olduğu gibi çeşitli ülkelerin Suriye’ye müdahil olacağı açıktır.
5. Bizim seyirci kaldığımız Irak’ın işgali sırasında, bin yıllık komşumuz ve kardeşimiz Müslüman Irak halkından 1 milyonunun öldürüldüğü, Irak’ın yakılıp yıkıldığı ve milli servetinin nasıl yağmalandığı bilinen gerçeklerdir.
6. Suriye Türkleri’nin can güvenliği ve durum böyle devam ederse kısa zamanda çok sayıda Suriyeli’nin Türkiye’ye sığınacağının bilinmesi bile Türkiye ’nin müdahalesi için yeterli sebeplerdir.
***
Sonuç olarak:
1. Beşar Esad ikna edilirse durum kısa zamanda kolaylıkla düzeltilebilir.
2. Beşar Esad inat ederse, demokratik rejimi kabullenen bir liderle temas kurularak, onun dâveti üzerine Suriye ’ye müdahale edilir.
3. Bu defa operasyonu, herkesi karıştırarak bir NATO operasyonu olarak yapmaya lüzum yoktur. Türkiye’nin bu müdahalesi, Suriye halkı tarafından da iyi karşılanır.
4. Demokratik güçler hâkimiyet sağladıktan sonra süreç tamamlanır.
***
Bu önemli meselenin çözümünde, -seçim ortamında dahi olsa- Başbakan Erdoğan’dan, Cumhurbaşkanı Gül’den ve daha dün Hamas ile El-Fetih’in birleşmesini sağlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ndan çok şey bekliyoruz.