STK ve Yasama Süreci etkileşim-Dönüşümü
STK’ın yasama sürecine katılımı ve etkisi sadece taslak tasarı ve teklifler için değil, Meclis kararları, parlamenter denetim mekanizmalarının aktif olarak işletilmesi ve kanunların uygulanmasında ortaya çıkan sorunların tespiti için de yapılabilir. STK katılımı sadece yasama faaliyeti aşamasında değil, onaylanması iptali uygulanması ve uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi aşamalarında da olmalıdır. Bundan da önemlisi yasaların ruhuna aykırı uygulanması ve yorumlanması sorunlarını STK istişaresi ve diyaloğu ile çözmek mümkündür.
STK’ın süreci etkilemesi ile daha net, objektif yasama yapılabilecektir. Görüşme tutanaklarına yansıyan diyaloglarından yasaların lafzen ve ruhen daha net ve objektif anlaşılması ve uygulanmasına katkısı olacaktır. Kurumsal olarak da parlamentonun vatandaşlar nezdindeki itibarı, güvenilirliği ve en önemlisi meşruluğu artacaktır. STKların sürece katılmasıyla kanunlarda sık sık değişiklik yapma ihtiyacı da azalacaktır. Demokrasiye müdahale hevesindekilere hiçbir gerekçe bulunmayacaktır. Türkiye’ye çok şey kaybettiren 367 krizi ve cumhurbaşkanını yargılama örneklerinde olduğu gibi aynı konu ve davada mahkeme ve hakimlerin farklı karar vermelerinde bir çok hak sahipleri mağdur olmaktadır.
Yasama sürecinde STK görüşlerinin mutlaka dikkate alınması gerektiği ne kadar sağlıksız bir beklenti ise hiçbir şekilde dikkate alınmaması da o derece zarar vericidir. Mevzuattan ziyade teamül ve uygulamanın güçlendirilmesi için TBMM’nde STK’nın yasama sürecine en etkin katılımları komisyonlarda gerçekleştiğinden yönergesi de hazırlanmalı ve katılıma ilişkin ayrıntılar belirlenmelidir. Kanun tasarılarının hazırlanması aşamasında STK katılımı tasarının içeriğine ve hazırlayan bakanlığa göre değişmektedir. Tasarılar ilk olarak ilgili bakanlık bürokratları tarafından hazırlanmakta, sonra ilgili bakanlık ve kurumlardan görüş alındıktan sonra revize edilmekte ve nihai olarak Başbakanlık tarafından TBMM’ne sunulmaktadır. Gerek ilgili bakanlık ve başbakanlık, gerekse TBMM aşamasında sağlıklı bir STK katılımının en önemli ayağı önceden ve düzenli bilgi akışının sağlanmasıdır. Çünkü STK’lar sürecin bir parçası olduklarını, görüşlerinin en azından dinlendiğini ve zaman zaman dikkate alındığını görecektir. Vatandaşların sürece katıldıklarını ve dikkate alındıklarını hissetmesi çıkan kanunların uygulanmasında daha duyarlı olmalarına neden olacaktır. Etkin katılım vatandaşların sisteme yabancılaşmasının önüne geçecektir. Milletvekilleri ise farklı bilgi kaynaklarına ulaşarak belki de tasarı veya teklifin hazırlık aşamasında gündeme gelmeyen birçok husus hakkında doğrudan bilgi sahibi olacaktır.
Yasama sürecinin aşamaları STK’lar tarafından yeterince detaylı bir şekilde bilinmediğinden katılım eksik kalmaktadır. Sınırlı sayıda STK sürece sınırlı bir şekilde katılmaktadır. Yasama sürecinin her aşamasında STKların ve örgütsüz sivil çoğunluğun etkisi ve katkısı mümkündür.Yasama sürecine STK’ların katılımı Parlamentoların içtüzüklerinde düzenlenmektedir. Anayasa ve kanunlarda da konuya ilişkin istisnai hükümler bulunmaktadır. STK’ların yasama ve yürütme organlarıyla ilişkilerini düzenlemeye yönelik çalışmalar yapılmıştır.[5]
Türkiye geleneği, AB müktesebatı ve uluslar arası hükümlerin öngördüğü çağdaş yönetişimde en önemli ayak, derneklerin ön sırada olduğu STK’lardır. İletişim kurarak yönetmek isteyen kamu yönetimi, toplumun duyarlılıklarını ve her türden talebini artık doğrudan veya dernek vb STK temsilcilerinden dinlemek durumundadır. Sisteme ve yasama sürecine siyasi partiler aracılığıyla katılım zorlaştıkça, STKların rolü ve önemi artmaktadır. Milletvekilleri halkın seçilmiş meşru temsilcileri olmakla birlikte STK gibi başka temsilcilerle diyalogla daha verimli olabilir. Demokrasi açığını STK katılımı ile kapatmaktan başka yol kalmamaktadır.[6]
Anayasa Md. 80 gereği milletvekili “seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.” Herkesi tatmin için STK’ların ve vatandaşların yasama sürecine katılımı SP’ler, STK’lar, milletvekilleri, parlamento ve demokrasi açısından gereklidir. TBMM İçtüzüğün 30. maddesindeki “Komisyonlar fikirlerini almak üzere uzman çağırma yetkisine sahiptirler” hükmüne istinaden Komisyonlar, STK’ndan temsilci çağırıp dinleyebilir veya yazılı görüş isteyebilirler. Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6 ve 7. maddelerinde sürece katılım düzenlenmiştir. 6. maddeye göre; “Taslaklar hakkında konuyla ilgili mahallî idareler, üniversiteler, sendikalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile STK’nın görüşlerinden de faydalanılır.” 7. maddesine göre ise; “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile STK’ı da taslaklara ilişkin görüşünü otuz gün içinde bildirir. Süresinde görüş verilmezse olumlu görüş verilmiş sayılır.
Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile STK’ı taslakları öncelikle kendi görevleri açısından inceler ve düzenleyici etki analizinde belirtilen hususların yerinde olup olmadığını değerlendirir.”
Kanun tasarı ve tekliflerinin TBMM’deki kanunlaşma süreci özetle: tasarı ve teklifler Meclise sunulduktan sonra Meclis başkanı tarafından komisyonlara havale edilir. Her iş için bir esas komisyon belirlenir. İşin içeriğine göre bir veya birden fazla tali komisyon belirlenebilir. TBMM İçtüzüğünün 23. maddesi gereği tali komisyonlar havale edilen işin kendilerini ilgilendiren yönü veya maddeleri üzerinde esas komisyona görüş bildirirler. Genel Kurul görüşmelerinde esas alınacak metin esas komisyon tarafından hazırlanır. Esas komisyon tali komisyonun görüşlerini dikkate alıp almamakta serbesttir. O nedenle STK temsilcilerinin esas komisyon üzerinde odaklaşmaları daha yerinde olur.
Komisyon gündemleri komisyon başkanları tarafından belirlenir. İçtüzük gereği üyelerinin üçte biri tarafından Komisyona teklif edilecek gündem üzerine komisyonlar, Başkanlarınca toplantıya çağrılır. Ancak pratikte toplantı çağrılarının neredeyse tamamı komisyon başkanları tarafından yapılmakta ve gündem de iktidar partisi veya partilerinin Meclis gruplarının önceliklerine göre belirlenmektedir. Bazı kanun tasarıları için oluşturulan komisyonların çalışma süreleri uzun sürmekte ve STK’ların katkı yapmak için yeterli zamanı olmaktadır.
STKun yasama sürecine etkin katılımı için en uygun zemin komisyon aşamasıdır. Özellikle alt komisyon oluşturulması STK katılımım kolaylaştıran bir faktördür. Genel Kurul görüşmeleri sırasında katılım komisyona nazaran daha zordur. STK katılımı komisyona, komisyon başkanına, görüşülen işin niteliğine ve aciliyetine göre değişmektedir. Komisyon başkanları da genellikle kamuoyu tarafından bilinen STK’ı temsilcilerini toplantılara davet etmektedir. Tasarı ve tekliflerin komisyonlarda görüşülmesinde STK temsilcileri tarafından yapılacak sunumlara ilişkin kurallar genellikle komisyon tarafından belirlenmektedir. Sunumların ardından milletvekilleri STK temsilcilerine sorularını sorar.[7]
Kanun teklifi için sadece bir milletvekilinm imzasının yeterli olması önemli bir kolaylıktır. STK’lar milletvekillerinden belli bir konuda kanun teklifi hazırlamalarını isteyebilecekleri gibi milletvekilinden kendi hazırladıkları teklifi imzalayıp Meclis Başkanlığına sunmalarını da isteyebilirler. Komisyona havale edilen bir işin bütün yasama dönemi boyunca gündeme alınmaması muhtemeldir. Bunun tek yaptırımı İçtüzüğün 37. maddesinde düzenlenen doğrudan Genel Kurul gündemine alınma mekanizmasıdır. İçtüzüğün 37. maddesine göre tasarı veya tekliflerle kanun hükmünde kararnamelerin havale tarihinden itibaren en geç 45 gün içinde esas komisyonda görüşülmesi yani o işi görüşüp raporunu vermesi gerekir.
Aksi hal de hükümet veya teklif sahipleri bu sürenin bitiminde tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnamenin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını isteyebilir. Doğrudan gündeme alınma reddedilirse teklif tekrar ilgili komisyon da beklemeye devam eder ve 45 gün sonra yine bir önerge ile doğrudan Genel Kurul gündemine alınması istenebilir. Doğrundan Genel Kurul gündemine alınma istemleri bir iki istisna hariç iktidar partisi veya partilerinin oyları ile reddedilmektedir. Ancak kısa da olsa ilgili teklif hakkında Genel Kurulun dikkati çekilmektedir. Dolayısıyla kanunlaşma ihtimali düşük de olsa belli konular kanun tekliflerine konu edilip STK’lar tarafından takip edilerek bu yolla Meclis gündemine taşınabilir. STK özellikle muhalefet partilerine mensup milletvekillerine ulaşmak suretiyle itirazlarının muhalefet şerhi olarak komisyon raporunda yer almasını sağlayabilirler.[8]
Tasarı veya tekliflerin komisyonlarda görüşülmesi sürecinde STK temsilcilerinin özellikle esas komisyon üyelerini etkilemeye yönelik çalışma yapmaları gerekir. Ancak bu aşama öncesinde genel olarak komisyon üyesi olsun olmasın milletvekilleri ziyaret edilip görüşler aktarılabilir. Çünkü İçtüzüğün 31. maddesi gereği her milletvekilinin komisyon toplantılarına katılma ve konuşma yapma hakkı vardır.
Her türlü yasama süreci grup başkanvekillerinin gözetiminden geçtiğinden STK’ların grup başkanvekillerini ikna etmeleri tesirli ve önemlidir. Yüz yüze görüşmenin etkili olabilmesi için STK temsilcileri son derece hazırlıklı olmalıdır. Kısa süre içerisinde özet bir sunumla sorunu tanımladıktan sonra detaylara ilişkin rapor sunulabilir. STKları için komisyon aşamasına nazaran daha zor olmakla birlikte Genel Kurul aşamasında da sürece katılma ve katkı yapma imkanları vardır.[9]
Genel Kurul aşamasında katılım milletvekilleri tarafından yapılacak konuşmalara katkı sağlamak, soru-cevap işlemi sırasında milletvekillerine sorabilecekleri sorular iletmek ve değişiklik önergelerine katkı yapmak şeklinde olabilir. Genel Kurul aşamasında tasarı veya teklifin tümünün oylamasından önce taslak ve madde metnine müdahale etmek ve değiştirmek mümkündür. İçtüzüğün 89. maddesine göre esas komisyon veya Hükümet, Anayasa değişiklikleri dışındaki tasarı veya tekliflerin tümünün oylanmasından önce, belli bir maddesinin yeniden görüşülmesini gerekçeli bir önerge ile bir defaya mahsus olmak üzere isteyebilir. Bu istem Danışma Kurulunun görüşü alındıktan sonra Genel Kurulca, görüşmesiz ve işaret oyuyla karara bağlanır.
TBMM’den sonra kanunun iptali ve değiştirilebilmesi için STK, Cumhurbaşkanının ilgili kanunu vetosuna, bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermesine, referanduma ve Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
STK’ları ortak platformlar oluşturmaları halinde yasama sürecinde daha etkin olabilirler. Ortak platformlar aynı alanda çalışan STK’larm görüşlerini olgunlaştırıp hükümete veya Meclise sunmaları için iyi bir yöntemdir. Platformların göz ardı edilme ihtimali bireysel STK,na göre daha zordur. İleri sürülen görüşlerin arkasında birçok STK örgütünün olduğunun bilinmesi etkinliği arttıran bir faktördür. Ortak platformların TBMM’deki daimi komisyonlar açısından pratikteki en büyük faydası özellikle üzerinde uzlaşılan görüşlerin hazır olarak sunulmasıdır.
STK temsilcileri kendilerini kanun yapıcı konumunda görmemelidir. STK temsilcilerinin en önemli görevi hazırlanan taslak tasarı veya teklifin temsil ettikleri kitle veya kamu yararı açısından özellikle sakıncalarını ortaya koymaktır. Sonuçta kabul edilecek kanun herkes için bağlayıcı olacağından hükümet veya Meclis aşamasında toplumun tüm kesimlerini memnun edecek bir formül arayışı ağır basmaktadır. Sonuç olarak sürece katılım ve etki sadece taslak tasarı ve teklifler için değil, Meclis kararları, parlamenter denetim mekanizmalarının aktif olarak işletilmesi ve kanunların uygulanmasında ortaya çıkan sorunların tespiti için de yapılabilir. yasama sürecinde STK görüşlerinin mutlaka dikkate alınması gerektiği ne kadar sağlıksız bir beklenti ise hiçbir şekilde dikkate alınmaması da o derece zarar vericidir.[10]
Not: Öneri ve değerlendirmelerimizi bir sonraki yazımızda yapmak ümidi ile...