- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Sosyalleşme Süreci

Asosyal olmanın getirmiş olduğu etkileri, toplumun her kesimine baktığımızda rahatlıkla görmemiz mümkündür. Sosyal olmak bir insan veya çevrenin içinde bulunduğu konuma, maddi ve manevi duruma, pskolojik sebeplere ve bunun gibi belli başlı sebeplere dayanan, bunların sonucunda gerçekleşebilen veya sözden öteye geçemeyen bir unsurdur. Bu konuyu derin şekilde düşünen biri olarak, olaya bir nokta üzerinden yoğunlaşarak yön vermeye çalışacağım. Sanal ortamın getirmiş olduğu etkiyi olumlu yönde görenlerden biri olduğumu belirtmeden edemem. Zira ekonomik durumu yeteri derecede iyi olmayan birey veya zümreler bu yolla toplumun her kesimine rahatlıkla ulaşabilmektedir.

Onların yaşayış biçimlerini, davranışlarını kendilerine örnek olarak görebilir bu kişiye olumlu veya olumsuz yönde yansıyabilmektedir. İşte bu noktada irdeleyeceğim, sanal ortamın faydalarından çok zararları üzerinde yoğunlaşacak. Öyle ki, kahvehaneden çok evde okey veya tavla oynamayı tercih eden erkeklerin, böylece geçmiş zamanlarda birçok kişinin yuvalarını dahi yıkmalarına sebebiyet verebilecek boyutta olan kumar belasını da uzaklaştırdığı inkar edilemez bir unsur. Öyle ki insanlar bir noktadan sonra şiddet, kumar ve bazı müstehcen konularda dahi topluma zarar verme potansiyel adayı olmaktan çıkıp, her türlü toplumsal olguyu elektronik ortamda üzerlerinden atarak nispeten pek gözle görülür olmasa da, bu olgulardan uzak bireyler oluşmasına sebebiyet veriyor. En azından böyle deşarj olma yolunu seçiyoruz hata yapma riski büyük olan bir canlı türü olarak. Bu da sanal ortamı vazgeçilmez kılan olumlu özelliklerdendir. Peki ya olumsuz yönleri?

Geçtiğimiz yıllarda birtakım profesör ve bilim insanlarının toplumun giderek teknolojiyle paralel olarak hızlı yaşamaya entegre olduğunu ve zamanın değersiz olacağı tarzındaki yaklaşımlarını kulak dolgunluğu düzeyinde dahi olsa hepimiz az çok işitme fırsatı bulmuşuzdur. İşte bu noktada en büyük zararın, zamanın değersizleşmesi olduğunu göz ardı edemeyiz. Çünkü insanlar, masaüstü veya dizüstü bilgisayarları dışında artık internet ortamında telefonlar sayesinde de mevcutlar. Sabah kalkıldığı andan itibaren, bu ortama dahil olmak zorundaymış gibi isteyen bireyler haline geldik hepimiz. Bu da zamanımızı yaşamaktan çok, pasifleşerek olan biteni izleme eğiliminde kaldığımızın en büyük kanıtıdır.

Sosyal paylaşım sitelerinin, ülkeler bazında kullanımın oranlarına baktığımızda ülkemizin üst sıralarda bulunmasının şaşırtacak bir durumu yoktur. Biliyorsunuz ki Fifa Puskas Yılın Golü ödülleri internet ortamı oylama yoluyla belirleniyor. Geçtiğimiz yıllarda Milli Futbolcumuz Hamit Altıntop'ta bu ödüle layık görülmüştü. Fenerbahçe Spor Kulübünün bir futbolcusu olarak, Slovakyalı futbolcu Miroslav Stoch'un yılın golü ödülünü Falcao ve Neymar gibi dünya yıldızlarının arasından sıyrılıp almasını bile, ben biraz da bu ortamdaki güçlü insan sayımız sayesinde başardığımızı düşünenlerdenim.

Bunın yanında günlerdir gündemi meşgul eden Galatasaray taraftarlarını heyecanlandıran dünyanın en iyi orta sahalarından Hollanda'lı Wesley Sneijder transfer sürecini bir futbolsever olarak takip etmekteyim. Gönül ister ki böyle yıldız oyuncuları genç yaşlarında ülkemizde görebilmek. Eğer olursa bu bir ilk olacak şüphesiz. Belki de ülkemiz futboluna yeni bir soluk, yeni bir heyecan getirecektir. Günlerdir, oyuncunun ve manken eşinin sosyal paylaşım siteleri Türk hayranları tarafından neredeyse işgal edilme noktasında. Bu da nasıl heyecanlı bir toplum olduğumuzu gösteren gerçeklerden biri. Bunu da bahsetmiş olduğumuz konu içerisinde düşünebiliriz. Bu Avrupa toplumunda nasıl karşılanır bilemiyorum, ancak onları bir hayli şaşırttığı kanısındayım. Yani anlayacağınız bir her konuyu fazla abartıyor, her olguyu farklı yaşıyoruz. Bu yüzden batılı yaşama entegre olma sorununu çekiyoruz.

Sanal ortamın zararlarından biri de yanlış bilginin adresi olmasıdır. Hem bol, hem doğru, hem de yanlış bilginin adresidir elektronik ortamlar. Bir kitabı yazan yazar, o yazarı takip edenler tarafından görüşü bilinen yazarlardır. Ve ona göre kitapları alınır veya o yazar takip edilir. Hatta diğer yazarların görüşleri okuyucunun pek umrunda olmaz. Hep istediği çerçeveden bakan kişinin eserlerini takip eder, hayatını o gözle şekillendirme, idame ettirme yolunu seçer. Ancak sanal ortamda o kadar farklı görüşler hakimdir ki, bu olaylara objektif yaklaşma konusunda artılar sağlarken bir yandan da kafa karışıklığı yaşanmasına sebebiyet veriyor. İnsan ufkunun geniş olması bana göre her insanda olması gereken özelliklerden biri. Ancak biz toplum olarak buna da tam olarak hazır değiliz sanırım.

Bir vatandaş bir sanatçı hakkında çok olumlu bilgiler verirken, diğeri onun hakkında özel hayatıyla ilgili mevzulara girerek aciz yönlerinden vurmayı ve o yönde tanıtmayı kendine görev alarak görüyor. Ya da bir can veya katili bir başkası baş tacı ederken, diğeri onu şeref yoksunu ve suçlu olarak görmekte. Bunları da elle tutulur bilgiler sunmak yerine, topluluk pskoljisinin getirdiği nitelikte "Delinin biri kuyuya taş atmış" misali yaparak rant elde etme çabası içinde olabiliyor. Bu birtakım zararlı ve yasa dışı oluşumların palazlanmasına, sempatizan kazanmasına yol açıyor.

Doğru bilgiyi pek önemseyen yok. Çünkü kitap okuyan nesil olmasak ta, okuyan kesimimiz de ne yazık ki başta da dediğim gibi tarihi gerçekliği kanıtlanmış yayınların eserlerini okumaktan çok körü körüne bağlı olduğu eseleri okumakla vakit harcıyor. Biz de bu şekilde doğruya ulaşamıyoruz. Gençliğin toplumsal olaylara duyarsız kaldığı, ya da duyarlı olduğunu sadece birkaç cümle yorum ve beğeniden ibaret gördüğü bir toplumun geleceğini ben şahsen karanlık görüyorum. Sansürlü bir dünyaya karşı biri olarak, birtakım yanlışlara kendimizin sansür koyacağını düşünüyor kişisel gelişimimizi o şekilde tamamlayabileceğimiz inancını taşıyorum. Biri hakkında yorum yaparken, sadece çevresindeki insanların ne yaptığına bakarak sürü pskolojisiyle onlara ayak uydurmak yerine, interneti araştırıcı yönüyle kullanan bir neslin yetişmesi benim en büyük hayalim. Ne yazık ki bunu yapmaktan bir hayli uzağız.

Genç yaştaki kızların, uygunsuz fotoğraflarını sosyal ortamlarda henüz pek tanımadığı kişilerin görebileceği şekilde yayınlaması, erkeklerin kendilerine yakışmayacak şekilde yorumlar yapması ne yazık ki ahlaki değerlerden uzaklaştığımızı gösteriyor. Bu gibi durumlara hepimiz şahit oluyoruz. Çocukların dışarıya çıkıp oyun oynamaması, çocukluklarını dahi sanal ortamda yaşaması ikili ilişkilerinde kapanık bireyler olarak yetişmesini sağlayacaktır. Umarım yanılırım. Bu ve bunun gibi bir çok zararı var sanal platformun. Bu yolla yapılan yanlış arkadaşlıklar, evlilikler hatta dolandırıcılık eylem ve girişimleri bir hayli zararlı. Çünkü gerçekten eletktronik ortam kimse için yeteri kadar güvenilir değil.

Öyle ki Red Hack denilen yasa dışı grubun yürüttüğü faaliyetler son günde bir hayli çok. Ve bu grubun ne hedeflerinin olduğunu bilmeyen, kime çıkar sağladığını düşünmeyen birtakım pasif internet kullanıcıları o gruba "Helal Olsun" diyebilecek kadar zavallılar. Çünkü araştırmıyorlar. Hangi örgütlerle bağlantı içerisinde olduklarını tek tık yaparak öğrenebilecekken, bilgisiz şekilde yorum yapmaktan öteye gidemiyorlar. Bir devlet kuruluşunun vatandaşa yapmış olduğu her yanlış, karşısında en büyük tepkiyi görmelidir. Ancak Devlete ait sitelerin bilgilerini ele geçirerek bunu rant olarak kullanan çevreleri alkışlamak, en büyük hainliktir. İnsanın en büyük hainliği, içinde bulunduğu cahillikse bir diğer cahilliği de bu gibi gruplara bilgisiz şekilde destek vermektir. Kredi kartı bilgilerinizi kaptırmak ne kadar büyük sonuçlara sebep olacaksa, emin olun ki devlete dair bilgilerin ele geçmesi de kısa vadede olmasa da uzun vadede bize büyük kayıplar olarak geri dönecektir. Sizler daha uyumaya devam edin.

Sosyal olmayı beceremediğimiz için, sarıldığımız kurtarıcılardan biri sanal ortam. Ancak yanlış kullanıldığında nelere yol açtığını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.
Umarım yeni nesiller, yeni kutuplaşmalaın yeni cahilliklerin esiri olmazlar. Hepimizin eğitim aracı olarak gördüğü bilgisayarlarımız yarın manevi duyguları zedeleyen bir silah olarak geri dönmez. Umuyor ve seyrediyoruz...