Bizim millet olarak en büyük eksikliğimiz bilgisiz ve belgesiz konuşulmayacağını bilmeden her alanda, özelliklede siyasi arenada hiçbir partiye üye olmayanların, üye olanlardan daha çok ve hararetli konuşmasıdır.
Bir konuda fikir beyan etmek istiyorsan, önce malum konuda bilgili,özelliklede belgeli olman şarttır.Ne demek bilgili ve belgeli olmak.Şu demek,birkonu özeliklede siyasi parti hakkında konuşabilmek için ya o partinin,yada bir başka partinin resmi kayıtlı üyesi olmak demektir.Ama her ne hikmetse bizde hiçte hoş olmayan boşa konuşma hastalığı vardır.!Hani ağzı olan konuşuyor derler ya..!Kararsızlar yani kendisinden korkanlar,hiç bir parti ile korkudan nikah kıyamayanlar,bahse konu parti üyesinden daha çok konuşarak,kendilerine ve partiye zarar verdiklerinin farkında değiller.
Halbuki parti üyesi, partinin başkan ve yönetimiyle programı hakkında az ve öz bilgi sahibidir.Bu bilgi ile üyesi olduğu partiyi över.Gerektiğinde tenkit eder.Bir partinin üyesi olan bütün insanların partilerine taraftar kazandırmaları için konuşmaları, fikir beyan etmeleri onların en doğal ve en tabii hakkıdır.Ama siz üyesi olmadığınız bir partiyi övme hakkınız olmadığı gibi yeremezsinizde.Çünkü belgesiz ve bilgisizsiniz.Kim olduğunuz belli değil.!
Ortada biriyseniz ki, ülkemizin büyük çoğunluğu öyle.Bahse konu parti ya da bir başka partiye üyemisiniz, değilmisiniz diye çapraz bir soru sorulduğunda apışıp kalırsınız.Ben sempati duyduğum için konuşuyorum deseniz de haksızlığınızın üstünü örtemezsiniz.
Bu durumda tek çare bir partinin sempatizanı değil, üyesi olmaktır. Fakat her ne hikmetse bize üyelik sökmüyor.Belli ki bizde üyelik fobisi var. Üye olmadan üyeden daha etkili sanıyoruz kendimizi.Ve hakkımız olmadığı halde bilerek yada bilmeden haharetli hararetli zöylesine konuşuyoruz.Ne zamana kadar,taki konuya vakıf birisinden iyi bir zılgıt yeyinceye kadar.
Bizim öncelikle ve ivedilikle bir partinin üyesi olmak yerine sempatizanı olarak bilgisiz ve belgesiz konuşma hastalığından kurtulmamız gerekli.
Bununda ilk ve tek yolu öncelikle kendimize saygılı,işimize sevdalı olarak ilgi ve alaka duyduğumuz bir partiye üye olmaktır.
Çünkü üye olarak konuşmak farklıdır,sempatizan olarak farklıdır.Bir partinin üyesi iseniz, düşünceleriniz dinlenir ve ona göre değerlendirilir.
Eğer üye değil de, sempatizanı iseniz, bu kişi kendine güvense zaten ya bize yada sevdiği bir partiye üye olur diyenler seni dinler gibi yaparak günümüze kadar olduğu gibi hiçbir sözünü galeye almazlar.
Herhangi bir siyasi partinin gerek lehinde, gerekse aleyhinde konuşabilmek için mutlak surette o ya da bir partinin resmi kayıtlı üyesi olmak gerekmektedir. Burası Türkiye,üye olmayanlar nasıl konuşuyorsa, bende konuşurum,bizde konuşuruz diyebilirsiniz.
Ancak karşınızdaki bir siyasi partinin üyesi ise, üyeliğinizi sorgulayıp sempatizan olmaktan öteye gitmediğiniz tespit edildiğinde sap gibi ortada kalırsınız.
Ortada kalarak mağdur olmak istemeyen herkes sevdiği, beğendiği, ilgi ve alaka duyduğu partilerden birine üye olmalıdır. Demokrasi ile idare edildiğimiz müddetçe de oy kullanan herkesin ister istemez siyasetin bir köşesinde yer aldığı için üye olma zorunluluğu vardır.
Üye olanlar gerek kendi,gerekse istedikleri parti mensubu ile sevgi ve saygı çerçevesi dâhilinde konuşur,tartışır ve fikir beyan edebilir.Böyle olunca sözü dinlenir.Aksi halde dinleniyormuş gibi yapılır, ama günümüze kadar olduğu gibi asla dinlenmez.
Birbirleriyle ülke ve insanların güvenli gelecekleri adına siyaset konuşmak ve bu konuda fikir beyan etmek isteyenler mutlak surette renklerini belli etmek durumundadırlar. Aksi halde konuştuklarını karşılarında olanlar değil, kendileri dahi duymaz ve duyamazlar.
Siz siz olun ülkemizin ve insanlarımızın huzurlu ve güvenli geleceğinde karınca kararınca katkımız,emeğimiz,hakkımız olsun diyorsanız, partiye sempatizan değil,resmen üye olunuz ki sizi adam yerine koysunlar diyor,saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Sizi Adam Yerine Koysunlar..!