- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Sivil Bir Cumhurbaşkanı…

Türkiye’de Demokrasinin adını koyacağına inandığım bir yerel seçim yaşadık.Bu seçim yerel bir seçim de olsa,bana göre önemi büyüktü.Atatürk devrimleri ve cumhuriyet, çağdaş düşünce, insan hak ve özgürlükleri,bilim ve sanat, kısacası aydın bir toplum gerçeğinin karartılmasına karşı yürütülen anlayışın mağlup olmasıydı beklediğim.

Ama ”sanata ucube, sanatçıya ulan, halkına çapulcu, ekmek almak için evinden çıkan ve aylarca komada yaşam savaşı veren küçücük bir çocuğa terörist diyen, Andımızı yasaklayan, milli bayramların heyecanını yok eden, Türk kimliğini unutun diyen, laik değil ümmet anlayışı bakidir, Atatürk ve İnönü iki ayyaş” diyen bir anlayış, ne yazık ki tüm gelecek için beklentilerimi umutlarımı yok etti. Yargının bağımsız kalmadığı, yazan düşünen konuşan bir insanın her sabahın altısından  korktuğu bir ülkede yaşamak mutlu eder mi insanı, o zaman bana şunu diyecekler,” arkadaş madem öyle çek git başka ülkede yaşa” peki ben bunu yaparken ülkemi bu hale getirenlerden sorduğum sorunun yanıtını nasıl alacağım? bunu beklemiyorum zaten alacağım yanıt ne olacak biliyorum.

Her geçen gün otoriter bir rejime doğru kayan Türkiye’de, geleceğin mutlu insanlarını göremeyeceğim beni üzen budur. Buraya kadar yazdıklarım  ılımlı demokrasi diyenlerin sadece akıllarda kalan yansımaları.12 yıldır mevcut iktidarın cumhuriyete karşı aldığı tavır ortada değil mi? Medya gücünü arkasına alan, yandaş basının söz birliği etmişcesine yaptığı yayınlar, beni gazete okuma sevgisinden uzakta bırakıyor. Toplumun sorgulama yetkisinde olmadığı bir sistem anlayışı içinde bırakılmasının ardından, bu sonucun ortaya çıkıyor.

Gelişen Türkiye diye bağıranlara inat,30 milyon insan açlık ve yoksulluk içinde yaşıyor bu ülke de.20 milyon insan ayda 350-500 tl ile AKP ye biat etmişse, işte AKP nin varoşlardaki gücü buradan geliyor. Korku içinde  cahil eğitimsiz inanç etkileşimde bırakılan bu kesim, her dönem seçimin ve Türkiye’nin kaderini tayin ediyor ne acı bir tablo değil mi. AKP bu tabloyu her dönem elinde tutmasını iyi biliyor, sadece inanç sadakatiyle narkoz lanmış bu toplum, eğitim sanat kültür ve bilimsel değişimin dışında bırakılıyor. Güdülmüş toplum her dönem biat etmenin gereğini yapıyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI…

Şimdi yaklaşan çok önemli bir süreci daha var cumhurbaşkanlığı seçimi.Ben şunu kabul edemiyorum,şimdi sıkca konuşulmaya başlanan (RTE) nin cumhurbaşkanı olması konusundaki açıklamalar.Anayasa bunu açıklıyor mu arkadaş,geçen dönem gül oldu,şimdide sıra (RTE) için zamanı geldi demek hangi kitapta yazıyor acaba? Meclis yasalarının getirdiği sorumluluğu eleştirmiyorum, ancak siyasi partilerin kararıyla birinin cumhurbaşkanı olması gerekliliğini kabul edemiyorum.

Neden tarafsız partili olmayan temiz üzerinde hiç bir şaibe bulunmayan, Atatürk sevgisiyle dolu,laik demokratik çağdaş değişim anlayışı ruhunda,her kesimi kucaklayan seven birinin cumhurbaşkanlığı konusunda ortak bir karar alınmıyor.

Ben gerek gül, gerekse (RTE) adına bir kararın verilmesinden yana değilim. Rusya’da ki modele bakarak bunu Türkiye’de uygulama gayreti bu ülkeye zarar verecektir. Al gülüm, ver gülüm modeli ülkeyi daha zor çıkmazlara sürükler. Cumhurbaşkanlığı dönemi süresinde AKP’nin noteri gibi davranan gül, yada (RTE) için ben Atatürk Türkiye’sinde cumhurbaşkanlığı yapmaları konusunda bir vatandaş olarak evet demiyorum,bu benim bir vatandaşlık hakkımdır,bunun için bana ” sen nasıl olur da bizi istemiyorsun diye korku salacaklar sa işte asıl istemediğim gerekçeler burada belli değil mi.

Kendisine biat etmeyen bir topluma karşı kin ve ihtiras öfke kültürüyle dolu bir anlayışın cumhurbaşkanı olması benim evet im değildir.Atatürk cumhuriyete sanat ve sanatçısına bilime laik ve çağdaş düşünceye, aydınlık her gerçeğe tahammül edemeyen bir anlayışa cumhurbaşkanım diyemem.

Toplumu daha korkunç felaketlere sürüklememek adına, her kesin ortak bir isimde birleşmeleri gerek, tarafsız parti diktasında olmayan Atatürk ve ülkesini seven toplunun her kesimini kucaklayan tarafsız bir ismin bu ülkeye cumhurbaşkanı olmasından yanayım. Aziz nesin şimdi yaşamış olsaydı,” Demek ki ben ne kadar haklıymışım” diye yaşananlara gülecekti.(RTE) Belediye başkanı olduğu dönemde Aziz nesine karşı öfkeyle ” Ben bu ülkede laik değil şeriata biat ederim, şeriat kuranın bir emridir” diyordu. İşte bu anlayışın şimdi ”ben halktan yetki aldım artık cumhurbaşkanı olmalıyım” demesi anayasanın hangi maddesinde var biri bana söylesin.

Ülkesini seven biri asla inat öfke hırs kültürüyle ülke yönetmeye kalkarsa bu o ülkenin bölünmesi felakete sürüklenmesinin adıdır. Siyasette zamanını dolduranların çekilip yerlerini daha genç çalışkan milli duyguları yüreklerinde taşıyan gençlerin önünü açmaları gerekmez mi.

Başbakanın seçim akşamı yaptığı balkon konuşmasını son anına kadar dinledim hayal kırıklığı yaşadım, orada verilen mesaj resim yanlıştı bana göre. Başbakan daha yumuşak bir dille konuşmasını beklerken, yine korku saldı öfke ve kin hırs yansımasını alkışlattı.

Türkiye’nin yaşadığı iki önemli olay, Gezi ve rüşvet, her iki olayında topluma yansımasında asıl yaşanacak olan acı gerçekler toplumdan saklı tutuldu bu ülkede, bundan sonrasında bir iç çatışma toplumsal savaşa dönüşecek tablo şimdi kimsenin umurunda değil. Sen yada ben cumhurbaşkanı olacağım, yada Başbakanda şimdi sıra anlayışı bana göre doğru bir hareket değil.

AYM kararlarını bile ” Ben bu kararı tanımam artık herkes aklını başına alacak bu ülkede” diyebilen birine cumhurbaşkanım diyemem. Tarafsız temiz yargılanmamış siyasi gücün etkisinden uazk halkını seven otoriter bir anlayışın içinde olmayan, Atatürk devrimlerine bağlı Cumhuriyete inanmış bir ismin, tüm partilerce ve halkın oylarıyla cumhurbaşkanı olması arzum budur. Ama  Atatürk ve cumhuriyete bağlı Türk halkı kirli bir oyunun içinde yer almayacak. Türkiye’nin karanlık geleceğine ortak olmayacak buna izin vermeyecektir

Prof.Dr.Levent Seçer