Bazı yazarlar yazılarına gizem katmak, kendilerini güçlü ve derin adamlarla ilişkili göstermek için ‘bir dost', ‘Amerika'dan arayan bir dost', ‘Paris'te yürürken sırtıma bir el değdi, beni Paris'te kahveye davet etti…' diye devam eden cümleler kurarlar.
Bizi de önceki akşam bir dost aradı. Ama bizim dost gizemli biri değil. İyi bir Mü'min. Sohbet ederken Manisa'da yaşanan soygundan bahsetti.
O şaşmış kalmış, ama biz şaşmadık. Zira bu terörist yapının neler yaptığını bilince, neler yapabileceğini tahmin etmek güç değil.
Fakat insan yine de teaccübe düşüyor. ‘Bu kadarını şeytan bile akıl edemez' diye düşünüyor.
FETÖ operasyonları kapsamında, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi çalışanlarının bir bölümü de gözaltına alınıp tutuklanır. Tutuklananlar arasında, Başhekim Dr Ahmet Ayer ile ürolog Dr Fahrettin Er'de vardır.
Geçtiğimiz aylarda Fahrettin Er liderliğindeki çetenin, sahte raporlarla yaşlıları dolandırdıkları ve 4 milyon lira çaldıkları haberlere konu olmuştu.
Fakir bir aile çocuğu olan Dr Fahrettin Er'in mal varlığını da inceleyen mahkeme, 171 adet tapusunun olduğunu tespit eder. İnceleme derinleştirilince, dehşete düşüren bir sonuç ortaya çıkar.
Çetenin, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne yatan, halk arasında "akıl hastası" denilen ruh ve sinir hastalıkları hastalarının tapularının sahte raporlarla üzerlerine geçirdiği tespit edilir.
Sadece Fahrettin Er'deki tapu sayısı 171 adet.
Hırsızlık çetesinin diğer üyeleri ile terör örgütünün kurumlarına ne kadar tapu transfer edildiğini ise şimdilik bilmiyoruz.
Bu bize, iki şeye işaret ediyor. Belli ki Sağlık Bakanlığı bir yere birini atıyor, sonra arkasını aramıyor. ‘Saldım çayıra…' durumu. Bu durumda yapılacak olan belli. Sağlık istihbaratı teşkilatı kurmak.
Sağlık alanı, Türkiye'nin en büyük karadeliği. Bu alanda MİT'in içinde bir birim, ya da MİT'ten bağımsız bir istihbarat biriminin kurulması şart. Zira sağlık sektöründe öyle vurgunlar var ki, 171 tapu vurgununu falan solda sıfır bırakır. Bunları durdursanız, ülke zengin olur, millet sağlığına kavuşur.
Manisa hastanesi bize bir şeye daha işaret ediyor.
Bu tür hastaların tümünün mal varlıkları kontrol edilmeli. Diğer hastanelerde benzer bir şekilde didik didik edilmeli.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na, İmar İskân Bakanlığı'na, Sağlık Bakanlığı'na, MİT ve Emniyet istihbaratına büyük iş düşüyor.
Ruh ve Sinir hastalıkları yaşamış kişilerin mal varlıklarının gasp edilip edilmediği ülke çapında araştırılıp, varsa varlıkları hak sahiplerine iade edilmeli.
Kişi ve ailelere de büyük görev düşüyor. Benzerlerini yaşayanlar derhal güvenlik ve adli makamlara müracaat etmeli. Haberi olmayanlar ise tapu kayıtlarını kontrol ettirmeli.
FETÖ'cü Fahrettin bu işleri yalnız mı yaptı? Elbette hayır. Bu işin suç ortağı avukat, doktor, noter ve tapu memurları da var. Şimdilik doktor ayağını biliyoruz. peki diğerleri ne olacak?
HÜRRİYET'İN FALCISI: AK PARTİ 2030'A KADAR İKTİDAR
16 Ekim tarihli falında neredeyse tam isabet kaydeden Hürriyet'in astroloğu, bu kez de 2017'nin fal kartını açtı. Neptün yüzünden, Türkiye'de yönetimin değişmeyeceğini söylüyor. Onun tabiriyle “Daha kötüsü: Neptün 2030'a kadar orada kalacak”mış… “AK Parti 2030'a kadar iş başında” diyor. Bu yüzdendir ki, falcı tüm “halkın derin uykuda olduğu”nu iddia ediyor.
Ekonomik buhrana işaret efen Hürriyet'in falcısı “3.40 seviyelerinde olan doların önümüzdeki sene sonuna kadar 3.90 ve üstünü görmesi muhtemel” diyor. Buna kötü haber diyorsanız, size sevinecek haberleri de var.
İlki, ranta dayalı ekonomilerin çöküp, üretime dayalıların ayakta kalacağını söylerken, bir müjde de ABD için veriyor. ABD'de ‘toplumsal ayaklanma, isyanlar var. Bazı şehirler özerklik bile talep edebilir.
Cümlelerin ‘muhtemel, edebilir' diye bittiğine bakmayın. Bunlar tutmazsa ihtimalinin masadaki kelimeleri...
Falcı, ‘1 Şubat (+/- 6 gün), 15 Temmuz (+/- 6 gün) ve 7 Ağustos (+/- 6 gün)… Bu tarihlere dikkat' dikkat diyor. Bu tarihlerde ekonomik kriz ve başka şeylere işaret ediyor.