- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

PDY, Yeni Bir Operasyon mu Yapacak?

Artık ‘hizmet’, ‘cemaat’, ‘Gülen’ gibi isimler yok. ‘PDY’ var, yani ‘paralel devlet yapılanması.’ Bu resmi kısaltma ve diğer gelişmeler, yakın gelecekte özellikle de seçim sonrasında önemli bir darbe yargılamasıyla da karşılaşacağımızın habercisi.     

PDY yönetiminin taraftarlarına “Erdoğan’ın bileğine kelepçe vurmadan durmayacaksınız” diye yaptırdığı yemini, henüz tam olarak boşa çıkmış gibi gözükmüyor. Zira 23 Ocak’tan sonra 4. dalga operasyon gelebilir. Seçim haftasında ise daha büyük bir operasyon…
Maazallah bu derin yuvalanma bir şekilde engellenemez ise, Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde çok daha sarsıcı hamleler bekliyor ülkeyi. O zamana kadar da toparlanıp yargılanmaya başlamazlarsa.
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in “birbiriyle itaatle bağlı bir yapının, seçimleri de etkilemek için bir hareket içinde olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız” tespitinde herkes hemfikir. Ancak bu hakikatin sadece küçük bir kesiti.
Zira görevden alınan savcının yerine atanan yeni savcının, MİT korumasındaki araçlara jandarmayı da dâhil ederek daha kapsamlı bir operasyon düzenleyebiliyor olması, PDY’nin yapılanmasının vakayı adiyeden bir örgütlenme biçimi olmadığını gösterir.
PDY’LİLER, ABD’NİN NSA’SINCA MI EĞİTİLİYOR?
ABD derin devleti, başkanlar üzerindeki kontrolü kaybetmemek ya da artırmak için, A-B-C hatta X planlarını her zaman masada tutar. PDY’nin, varsa B planının etkin olup olmadığını zamanla göreceğiz. Ama ABD’nin PDY’si, gözünü Obama’nın evliliğine dikmiş durumda.
Bu arada Ulusal Güvenlik Kurumu NSA (National Security Agency)’nın üst düzey yöneticilerinden Bill Binney, ABD’nin artık bir polis devleti olduğunu, NSA’nın da mahkemeleri ve yasaları atlayan bir paralel yapı şeklinde çalıştığını itiraf etmiş.
Merkezi ABD’de olan Türk PDY’sinin, paralel yapılanma stratejisini nereden aldığı, Bill Binney’in sözleriyle netlik kazanmış oluyor.
Bugüne kadar kendini çeşitli “meşru” sıfatlarla isimlendirerek zihinsel meşruiyet sağlayan PDY ile gönül bağını koparsa da, tedirginliği yüzünden içerde yer almaya devam ettiğini belirten bir zatla dolaylı bir kaynak üzerinden görüştük.
Kendisi ile bir kısmını yazmama izin vermediği, saatler süren sıra dışı bir görüşme yaptık.
SÖYLEDİKLERİ ÜRKÜTÜCÜYDÜ
Aktardıkları -on beş yıldır dış kaynaklardan duyduklarımın- içeriden olmasının ötesinde ürkütücüydü.
Artık telefon kullanmadığını belirten zat, benden telefonumun sim ve pilini makineden çıkartmamı istedi.
Devletten mi korkuyorsunuz” şeklindeki soruma “not almamanız kaydıyla” diye cevap verdi.
Dereden tepeden konuştuk bir süre. Önce neler bilip bilmediğimi öğrenmek için kurnazca ve kibarca sorular yöneltti. Ama konuşması gereken ben değil kendisiydi. Kaldı ki, görüşme talebi de kendisinden gelmişti. En azından biz bu şekilde buluşturulduk.
‘ERDOĞAN’IN KALEMİNİ KIRDILAR’
Söz konusu yapıda çeşitli görevlerde yer almış ve kemal yaşını çoktan geçmiş olan bu zat, gözleri kinle dolu bir kitleden söz etti ve ekledi: “Kendilerince, Başbakan Erdoğan’ın kalemini kırdılar. Erdoğan’ın bileğine kelepçe vurmadan bu savaşın sonu gelmeyecek deniliyor.”
Bunu başarabilirler mi?’ dediğimde, “buna yol açacak her yol meşru görülüyor” dedi ve ekledi: “Erdoğan’ın adını bile anmak istemiyorlar ve ‘kendisine padişah diyen diktatör’ diye hitap ediyorlar!”
‘Demek ki bu mesele yolsuzluk meselesi değil. Herkesin düşündüğü gibi sadece bir darbe girişimi mi’ dedim. “Toplumun vicdanî algısı önemli bir cevaptır” dedi.
Bazı sorularıma tam cevap alamasam da, hayli ilginç bilgiler edindim. PDY’nin kime hizmet ettiği ve asıl amacının ne olduğunu “tepe” gayet iyi biliyormuş. Taban ise gerçek amaçtan haberdar olmayan bir yapıymış.
GEZİ’DE DE VARLARMIŞ
Poliste bazı gruplar, Reyhanlı’da olacaklardan önceden haberdarmış ve ilgili yerleri bilgilendirmemişler...
Dinlemeler Mersin, Ankara ve İstanbul’daki bazı evlerden yapılıyormuş…
“Gezi” olaylarında çevik kuvvetteki bazı kliklere, hükümeti zora sokacak düzeyde güç kullanılması talimatı verilmiş...
İSTİHBARATIN TEPESİNDELER
MİT, polis ve jandarma istihbaratını koordine eden yapı kritik öneme sahipmiş…
Çoğu kişi, NVİ’de kayıtlı adreslerinde değil, başka evlerde ikamet ediyormuş. Bu adreslerde sık sık değiştiriliyormuş…
Bir takibe uğramamak için, gizli toplantılar sabah namazı sıralarında yapılmakta imiş…
Çeşitli, gizli ve gizemli yöntemler kullanılarak, bazı işadamı veya bürokratların yanına korumalar yerleştirilip izletiliyormuş…
Mensuplarına, bilgisayar disklerinin imajlarını alma eğitimleri dahi verilmiş…
Bu işleri yapanların pasaport ve vizeleri hazırmış. Hatta bir bölümünün sahte isimler veya başka ülkelerden alınmış pasaportları bile varmış. Her hangi bir risk anında ülkeyi terk edebilirlermiş…
Haşhaşi benzetmesi tepelerini attırmış. Bu nedenle daha etkin olacağını düşündükleri bir operasyona girişiyorlarmış.
KENDİLERİNİ GİZLEMEK İÇİN GÜLEN’E HAKARET EDİYORLAR
Bürokrasideki bazı deşifre olmamış kimselere ‘Gülen hakkında ağır sözler’ söyleyerek dikkat dağıtmaları, gizlenmeleri ve bu ağır ifadelere destek olanları da fişlemeleri talimatı verilmiş.
Hatta son atamaların bir bölümü, benzer şekillerde kamufle olmuş kişilerden yapıldığından tam bir tasfiye gerçekleşmemiş. Demek ki devlet, ya henüz “ters takip” yapmıyor ya da bu takipler pekte başarılı değil. Ters takibi yapanlardan bir bölümü de,PDY elemanıysa vay halimize!
PDY ÇÖZÜLÜYOR, AK PARTİ GÜÇLENİYOR, TÜRKİYE KAYBEDİYOR!
 
Bu aralar bazı seyahatlerim ve başka görüşmelerim de oldu. Çok sayıda kimsede romanlara konu olacak ayrıntılar var.
On bir kardeş olduklarını belirten bir zat, biri hariç tüm kardeşlerinin yapının içinde yer aldığını ikisi hariç tümünün bağını kopardığını söyledi. Uçakta tanıştığımız Sözcü gazetesi okuyan orta ölçekte tekstil işi yapan bir işadamı, “Tayyip haklı ve artık oyuma ona vereceğim” dedi. Bir diğeri ise çalışanlarına dahi Ak Parti’ye oy vermelerini telkin ettiğini söyledi.
Gelişmeler bir yandan PDY’yi parçalamış diğer yandan da Ak Parti’nin güçlendiği yönünde. Sonuç ne olursa olsun, Türkiye kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor.
Malum mensubu olduğunu düşündüğü herkesle tek tek görüşme hatta toplantılar yapılmaya başlanmış. Sadakat yeminleri tekrarlanıyormuş. Buna rağmen çözülme durdurulamıyormuş.
GİZLİ TANIK SİSTEMİNE DİKKAT!
Dikkatleri ‘gizlik tanık sistemi’ ne çekmek istiyorum.
Bu yapının ordu, polis ve yargıdaki güçleri, bu haliyle devam ederse ve gizli tanık sistemindeki kontrolleri sürerse her şeyi yapabilirler.
Hatta bu yöntemle ülkedeki herkes, “işlemediği suçlar”dan dolayı müebbede mahkûm edilebilir ya da itibarsızlaştırabilirler.
Bu şimdilik ellerindeki en büyük silah! Bizden hatırlatması.
facebook.com/kemalozercom [1] twitter.com/cankemalozer [2]