content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

19 Mar

Özgür Olmanın Adı Akıl Bilim Sanattır…

Kültür sanat edebiyat akıl ve bilim, aydınlanma noktasında paylaşılması korunması ve desteklenmesi gereken değerlerdir. Tüm bu değerlerin topluma yansıtılmadığı bir ülke, bana göre üçüncü sınıf bir ülke olmaktan öteye geçemez. Toplumun kültürel ve eğitimsel yapısına bakınca, bugünkü durumdan farklısını düşünmek hayalcilik olur sanırım. Okumayan bir toplumdan kendisini yönetenleri bile sorgulama cesareti beklemek mümkün değil. Aydınlık ancak okumak ve eğitime gösterilen önemle sağlanır.

Atatürk '' Ben milletime akıl ve bilim değerlerini miras olarak bırakıyorum'' demiş. Ama bugün aksine tüm bu mirastan hızla uzaklaşmış bir durumdayız, İnanç saygınlığının bile siyasete alet edildiğini gördükçe, çağdaş değişim aydınlık ve Atatürk devrimlerinin ışığını beklemek mümkün mü? Bize çağdaş olmanın aydınlığın anlamını kazanımlarını cumhuriyeti miras olarak bırakmış olan Atatürk'ü,  biz aksine yok etmek inadına yeniden öldürmek istiyoruz.

KÜLTÜREL DEĞERLERİN ADI...

Bugün bir Japon'un yılda 25 kitap okuduğunu düşündüğümde, kendi ülkemde kültür sanat ve edebiyatın saygınlığını yazamıyorum. Türkiye de 7 kişiye bir kitap düştüğünü görmek ve okumayan bir toplum haline gelmek ürkütücü değil mi? Tamamıyla siyasal çarkın ortasına kalan bir ülkede zaten bundan daha farklı bir resmi görmek mümkün değil. 80 milyonu aşan bir Almanya'da bugün kütüphanelerinde 170 milyon kitap bulunurken, Türkiye'de bu sayının 13 milyon olduğuna bakınca, sadece Almanya ile aramızdaki korkunç gerçeğin adını koyabiliriz.

Batı'da basın hür ve bağımsız, sistemi eleştirmek adına yargılandığını görmek mümkün değil, demokrasi anlayışlarında sağduyu hakimdir. Türkiye de bugün Batı'da hür bağımsız olan basın aksine tutsak değil mi? Bir ülkede düşünen yazan düşüncelerini toplumla paylaşamamak korkarak yaşamak düşüncenin tutsak edilmesi anlamına gelmiyor mu? Cahil eğitimsiz okumayan bir toplumu özgür bırakırsanız özgür bir seçim yapamaz, cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmakçadır. Böyle bir seçimle iktidara gelmek halkın egemenliğini elinden almak değil mi? Türkiye siyasal tıkanmanın ortasında çırpınırken, sanatın öksüz yalnız kaldığını kimse inkar edemez bu ülkede.

SANATÇI MODELLERİ...

Bir zamanlar sanata bakışta tele vole yazılırdı, şimdi değişen ne var ki? Şarkı söylemesini bilmeyenlerin, sanattan anlamayanların jüri koltuklarında oturdukları bir dönemdir yaşananlar, şaklabanlık yapmak yada işi magazin sınırlarından bile öteye taşımakla bunun adına sanat diyenlere söyleyecek söz bulamıyorum. Televizyonlara baktığımızda eğitim kültür ve sanat adına seyredilir ne var ki? Önceden senaryosu yazılmış düzmece evlendirme kadın programları, Survivor saçmalığı, mistik anlamsız sanat değeri olmayan diziler, başka kayda değer bir program var mı? Toplum bunu günde 7-8 saat seyrediyor ve işte Türk toplumunun yaşadığı sanatın eğitim ve kültürel paylaşımdan uzakta kalmasının sonuçları.

Birilerine yalakalık yağdanlık adına gösteri yapanların kendilerine sanatçı demelerine anlam veremiyorum. Sanatçı eseriyle sanatıyla, sporcu başarılarıyla övünmeli, siyasetin içinde kalmalarını anlamsız buluyorum. Sanatın bu kadar yalnız bırakıldığı bir başka ülke var mı acaba? Doğu ile Batı arasında sıkışmış kalmış bir ülkede sanattan söz etmek mümkün değil. Kültür sanat edebiyat eğitim değerlerimiz özgür değil bu.

The Guardian '' sanatın çağdaş düşüncenin eğitim ve kültürün özgür olmadığı bir ülke Türkiye'' diye yazdı. Bugün baktığımızda bu tanıdan farklı bir değişim var mı? New York belediyesinin sanata hizmet etmiş zor durumdaki sanatçısına yazarına yaşaması adına ev verdiğini düşündüğümde, kendi ülkemde kapısına kilit vurulmuş binlerce kütüphane var. Bu benim değil (TUİK) Türkiye İstatistik Kurumunun bir haberi. Ve (BM) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu (EPİM) raporunda Türkiye sınıfta kalıyor. Sudan, Honduras, Ruana, Gambiya, Afganistan, Arnavutluk, Afrika ülkeleri, Hindistan, Umman, Siera, Togo, Leona, gibi ülkelerle. Demokrasi ve insan hakları konusunda en alt sıralardan kurtulamıyor. Özellikle düşünce insan hak ve özgürlüğünün kısıtlanması, Twitter ve YouTube, getirilen yasaklar kabul edilir olmadığı, sanatçı yazar düşün adamının yaşadığı korkular dile getiriliyor bu çalışmada.

ANAYASA VE BAŞKANLIK...

Biz şimdi yaşanan bu kadar önemli sorunların aksine. Başkanlık sistemine evet mi hayır mı diye uğraştığımız duruma bir bakın. Kültür sanat edebiyat değerlerinin tükendiği, sanata can veren sanatçı düşünen yazan bilim ve akla hizmet eden insanın korkarak yaşadığı, dış politika da hala sağlanamayan saygınlığımız, Orta doğu çıkmazı, en acı tablonun adı olan TERÖR, hala 30 milyon insanın açlık ve yoksulluk yaşadığı görünmeyen yansıtılmayan acı gerçek, ama bizim uğraştığımız tek şey Başkanlık gelsin mi, evet mi hayır mı diyelim. Ülke yönetiminde kalıcı ve milli değerlerin uluslararası saygınlığımızın korunması, toplumsal barış ve refahın istihdamı adına yapılan her türlü hizmeti veren anlayışa karşı hiç kimsenin karşı duracağını sanmıyorum. Özellikle cumhuriyetin kazanımları noktasında laik çağdaş düşünceye olan sadakatin önemi elbette bu sorumluluğun başında geliyor. Şimdi halkın önüne gelecek olan karar yeni bir tarihin adı olmalı, ama bu değerlerin ışığında aydınlık bir Türkiye olarak. Dilerim sağduyu hakim olur ve Türkiye için en doğru kararı cumhuriyete sadakatle halkımız verir. Ama beni burada en çok üzense, sanatın sanatçının siyasete bulaşmadan daha duyarlı davranmasıdır. Dünya akıl ve bilim değerleriyle uğraşırken, biz tükenmişliğin adını koymaya gayret ediyoruz. Birileri belki mutlu olacak, ama aksine Atatürk ve cumhuriyetin tükenmişliğini görmekten mutlu olacak bir toplum olmak bizim tarihimize yakışmayacak. Ama her şeye rağmen ben karanlıklarda değil, aydınlıklar da kalacağımıza inancımı hiç kaybetmedim. Türkiye de özde demokrasi anlayışımızın daima kalıcı olmasını diliyorum. Söylendiği gibi tüm sistemin sadece bir tek anlayışa teslim edilmesi korkusu yerine, insan hak ve özgürlüklerinin toplumsal anlamda paylaşıldığı bir şölene dönüşür. Parlamenter sistemin dışında bir başka modelin getireceği sonuç yıkımdır felakettir. Türkiye bunu hak etmiyor.

Prof. Dr. Levent Seçer

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank