- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Öngörememek-Hata Yapmak-Saflık Üzerine

Mutlak “milli iradeciler” mağdur edebiyatından sonra (askeri vesayet tartışmaları), “Cemaat” konusunda saflık ve öngörememe (Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç) nutuklarına sarılmaya başladılar. Ve hatta anayasa referandumu ile değişen HSYK yapısı için, hata yaptıklarından (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ) dem vurmaya başladılar.

Şimdi, “mutlak milli irade” açısından baktığımızda, şöyle mi anlamak gerekiyor? MİLLİ İRADE ÖNGÖREMEMİŞTİR… MİLLİ İRADE HATA YAPMIŞTIR… MİLLİ İRADE SAFMIŞ…

Güçler (erkler) ayrılığını (yasama-yürütme-yargı) da biz, demokrasinin bir uzlaşı, denge ve denetim rejimi olduğunu “es” geçerek, bloklaşan siyasetle birlikte bloklaştırmanın sonuçlarını yaşıyor gibiyiz. Siyasi partiler yasası ve seçim kanununda öngörülen yüksek barajlar nedeniyle bloklaşan seçmen ve liderin egemen olduğu (parti disiplini adına), demokrasi kültürünün de yitiren partiler sosyolojik gerçekliği ile parlamento (yasama) yürütmenin vesayetine girmiştir. Uzlaşı, denge ve denetim fiilen burada bozulmuştur. Mutlak milli irade ve istikrar adına siyaset, yargıyı da kontrol altına almak istiyor (Yargı bağımsızlığı ölmüştür-Meclis Başkanı Cemil Çiçek). Uzlaşı, denge ve denetim bu alanda da tartışılır olmuştur, dengenin (erkler ayrılığı ilkesinin) bu alanda da bozulup bozulmayacağını göreceğiz süreç içerisinde…

Evet, demokrasimizde “mutlak milli irade” (çoğunlukçu dayatması) anlayışının bizleri getirdiği nokta burasıdır. Siyasetin toplumu bloklaştırması ve uzlaşı yerine dayatmanın geçer akçe olması ile eleştiri ve özeleştiri kültürü geriletildiği için, demokrasi adına, hiçbir sorunun özüne inip kalıcı ve genel kabul gören (ortak paydaya dayalı) çözümlerde üretilememekte siyaset ve hukuk adına… Bu handikaptan toplumda da ekonomide payını almaktadır. Ekonomi payını almaktadır, çünkü kayırma ve kollama nedeniyle ekonomik kaynaklar ehil ellerde değerlendirilememekte; toplum payını almaktadır, çünkü sosyal adalet ve adil gelir dağılımı daha da bozulmaktadır.

…….

Daha önce yazmıştım, bir diyalogla yenileyelim:

-“Ben şunu merak ediyorum; ABD’de diğer Latin Amerika ülkelerinden farklı bir demokrasi ve devlet geleneği oluşmuş… Amerika kıtasında bir Meksika bir Arjantin sizdeki demokrasi ve özgürlükçü gelişmeyi gösterememiş… Bu devletlerde Avrupa’dan giden göçmenlerle kurulmuş, neden acaba?”

-“Onlar Avrupa’dan göçtüklerinde, Avrupa kraliyet ve aristokrasi kurumlarını da beraber getirmişler. ABD ise bu kurumların baskısından kaçanlar, bu kurumları geride bırakmışlardır. Kendilerine daha özgür olacakları alanlar yaratmışlardır…”

-“???!!!...”

-“Bizde siyasetin kanalları süzgeçlerle doludur.” ABD’li askeri diplomat kelimeleri seçe seçe ve tarta tarta konuşmasını sürdürüyor.

-“Biz bu süzgeçlere, elemelere oldukça fazla güveniriz. Eğer biri bu süzgeçlerden geçip Başkan (ABD) seçilirse, o Başkana oy versin vermesin herkes onun yeteneğine inanır. Yönetirken öngörüsüne güvenir, hata yapmayacağını kabul eder..”

-“Ya hata yaparsa?”

-“Aslında bizde insanlar sisteme güvenir, sistemin hata yapanı eleyeceğini de düşünür, asıl olan sistemin kusursuz işlemesidir.…”

-“Sistemin “kusursuzluğunun” bir ölçüsü var mı ki?

-“Bizim seçmenin Başkan’dan (ABD) öncelikle beklediği iki şey vardır; birincisi güvenlik, ikincisi sürdürülebilir refah… Başarının ölçüsü genellikle bunlardır.”

-“Devlet başkanı için öngörülen “süzgeçler” özel şirketleri yönetenler için öngörülmemiş galiba… Şirketini batıran firmalar için pek bir yaptırım yok..” Muzipçe bir soruydu.

-“Evet, devlet General Motor’u kurtarmak için yardım yaptı. Ama 2 milyon kişi çalışıyordu, mecbur kaldı. Bu sorun aslında tüm dünyanın sorunu… Bunu çözecek sağlıklı bir yol bulamadı henüz sistem..” Gülüşmeler..

………

Bu diyalog 5-6 sene önce gerçekleşmişti.

Bizim sistem üzerinde, sistemin eksiklikleri üzerinde çalışamıyoruz. “Kol kırılır yen içinde kalır.” anlayışı siyasette “adamımı yedirtmem” anlayışına dönüşmüştür. Yasalar ve sistem siyasal iktidarlara göre dizayn edilmek isteniyor. Hal böyle olunca da, yani sisteme güven sarsılınca da bir taraf “fişleme” yaparken diğer taraf da “dosyalama, kasetleme” tutarak kendini korumaya almaya çalışıyor. Ha, devler burkuşurken de ezilenler cüceler oluyor vesselam…

14.01.2014

Asım SES