yazıyı kardeşim Şair-Yazar Nizami MERT’ in Cebel-i Berket’teki evimize ziyareti vesilesiyle Face’de paylaşmış ve yazıyı birlikte çektirdiğimiz bir resimden etkilenerek kaleme almıştım.
O resimde ikimizin de başı hafif sağa eğikti.
Fakir, ezilen, hor görülen, itilen kakılan, yarıcılık yapan bir gariban babanın evlatlarıydık!
Boynumuzun eğik olması ondandı..
İşte O yazı!
Boyunlara dikkat!
Doğuştan Bükük!
Mütevazılığımız Ondandır.
Fikri ve insanı ve dahi KUR'AN-İ duruşumuz Ağrı, Tur, ve Everest gibi zirvelerdeydi.
Ancak alnımız da şükürler olsun ki, secdelerdeydi!
Çocuklarımıza mal-mülk, tarla, bağ bahçe servet bırakacağımız ciddi bir mirasımız yok!
Ne sıfırlayacağımız milyonlarımız, ne de tır filolarımız ve ne de oyuncak da olsa gemiciklerimiz yok!
Müstakim Yolda Kristalleşen KUR'AN-İ bir şerefli yaşamdan başka!
Çünkü o Yol; Adem'den, İbrahim’e, Musa’dan İsa’ya, Yusuf ve Yunus’tan Hz. Muhammed'e(AVS) kadar. Oradan da Ali’ye, Abbas’a, Salmana, Ebuzer' e ve dahi babamız Süleyman'a kadar uzanan KUTLU bir yoldur!
Bu evrensel yolun boynu bükük müntesiplerine selam olsun..
BİR AYET
“Femen ya'mel miskale zerretin hayran yerah, vemen ya'mel miskale zerretin şerran yerah (Kim zerre miktarı hayır işlerse onun karşılığını, kimde zerre mikdar günah işlerse onun karşılığını mutlaka görür.”
BİR HADİS
Hicret edenler, günahlarını terk edenlerdir…
BİR SÖZ
Sahipleneni az diye hakikate hürmet etmekten vaz mı geçeceğiz?(DC)
AFORİZMALARIM
Şu anda bulunduğum Cebel-i Bereket Yaylası’nın inekleri elimdeki sopayı gördüklerinde ürküyor ve korkuyorlarsa, sütleri ne derece organik olur diye düşünüyor; bu halin, masum hayvanları bu hale sokanların elbette nefretlerinden değil ölçüsüzce sevgilerinden kaynaklandığını biliyorum.