- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Miyop Olmak Ne de Kötü!

Gençliğimizde(ki 70 kuşağındanım) solculuk, sağcılık oynarken(!) hep karşıtımızın ne dediği üzerinden birbirimize saldırırdık.
Hâlbuki bizi o derecelere sürükleyen nedenler üzerine bir dirhem dahi olsa fikir yürütmezdik.
Sonunda ihtilal gelip çatınca ve bir gecede olaylar durunca nedenini kavramakta güçlük çektir.
Hiç sormadık ki,
Bu olaylar nasıl başladı, neden devam etti/ettirildi ve bir gecede nasıl durdu/durduruldu? Yine siyasilere kızdık,”eğer cumhurbaşkanını seçebilselerdi ihtilal olmazdı” dedik.

Hâlbuki dünya yeniden şekillendirilmenin arifesindeydi ve bununla ilgili operasyonların düğmesine daha 1975’lerde basılmıştı.
ABD ile SSCB 1975’lerde bunun için dirsek temasına geçmişlerdi bile. Birbirlerini yokluyorlardı.
Biz hala “Demirel şunu dediydi de Ecevit onun için bunu dediğinin” hesabındaydık.
Bugünde böyle,
“Apo şunu dedi, Kandil çark etti, Erdoğan analar isterse akan kanı durdurur dedi, muhalefet başbakanı ihanetle suçladı, BDP bunun bedeli ağır olur dedi, v.s”
Konuya hemen bodoslama gireyim,
Siz hala bu kavganın hükümet ya da Türk Devleti ile PKK arasında olduğunu-mu zannediyorsunuz?
Eğer zannediyorsanız, o zaman size bir soru;
Başta Almanya olmak üzere, komşumuz Yunanistan da dâhil PKK’yı kullanan, ona para, silah ve lojistik destek veren devletler aptallar mı?
 

en Almanya olacağım, ABD, İran, Rusya olacağım ya da İsrail olacağım bunca yıllık yatırımımdan hiçbir menfaat elde etmeden vazgeçeceğim. Buna inanmak mümkün mü?
O zaman bu “kaz dövüşü” Türk Devleti ile PKK arasında değilse neden bir tarafta Apo diğer tarafta Erdoğan var? Ehh bu devletler açıktan biz de varız diyecek halleri yok herhalde.
Bu tespitimize göre devlet ilgili devletlerle (müzakere değil) pazarlık ediyor demektir.(Görünürdeki)Müzakerenin çetin geçmesi de bundandır.
Bir soru daha soralım, bu PKK ile Türk Devletinin müzakeresi değilse o zaman taraflar yani perde arkası devletler neyin müzakeresini ediyorlar? Her ülkenin çıkınlarında kendilerine göre bir şeyleri var elbette ki.

Ya da bu soruya soru ile cevap verelim, Yunanistan ve Almanya başbakanları neden Türkiye’yi ziyaret ettiler? Avrupa Birliği ile Ortaklık Müzakerelerine neden yeniden başlandı?
Ama soruya bu sorularla cevap vermeye çalışmak yeterli değil biliyorum. O zaman konuya bir de şöyle yaklaşalım;
SSCB elbette boşuna yıkılmadı. Hem de kansız, savaşsız. Bunun bir amacı vardı. Bu konuya uzun uzadıya girmeden kısadan söyleyelim,

Dünyayı yeniden sekilendirmek içindi. Elbette dünya akşamdan sabaha tereyağından kıl çeker gibi değişecek değildi. Bunun çekişmeleri, kavgaları, gürültüleri olacaktı. Yolunda gideni-gitmeyeni, umulanı-umulmayanları olacaktı.
Yani yirmi küsur yıldır yaşadığımız “har-gürler” dünyanın yeniden şekillenmesinin silsilesidir, birbirinin takipçisi olaylardır.
Bu hafta yazım hep sorularla doldu… Bir soru daha soralım,
Türkiye ve Türk siyasetçileri bu değişimin farkındalar-mıydı? Farkında idiyseler ne kadarına vakıftılar?
Bu konuda size iki tane ipucu vereyim, kararı siz verin.

Birincisi Demirel ve Ecevit bunu fark etselerdi 80 öncesi kedi-köpek gibi kavga ederler-miydi? Yoksa bu operasyonlar sırasında iktidarda daha doğrusu parlamentoda olmanın yollarını mı ararlardı?
İkincisi ise, ABD Abdullah Öcalan’ı bize paketlediğinde rahmetli Ecevit şöyle demişti “ABD’nin Abdullah Öcalan’ı bize neden teslim ettiğini hala anlayabilmiş değilim!”