- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

‘Millî Hâkimiyet’ ve Çocuk Bayramı

Dün, TBMM'nin kuruluşunun 93. yıldönümünü bayram olarak kutladık. Dünyada çocuk bayramına sahip tek ülke olmanın mutluluğunu en fazla, eski bir Millî Eğitim Bakanı olarak yaşayanlar arasındayım. Büyük lider Atatürk’ün güzel vecizeleri içinde, bence en önemlisi ve değerlisi, ‘Hâkimiyet bilâ kaydu şart milletindir’ sözüdür. Bizin demokrasi üzürlü’ 1982 Anayasaın’dan dahi egemenliğin yegâne kaynağı ‘millet iradesi’dir. Buna mukâbil 1982 Anayasası’nın 6.maddesindeki, milletin, egemenliği ‘yetkili organlar’ eliyle kullanacağı hükmü, antidemokratik yorumlara sebep olarak ‘milli irade’nin sınırlandırılmasına ve milletin kayıtsız şartsız egemenliğine ortak koşulmasına yol açmıştır.

***

Türkiye’de milli egemenliğî Başlıca üç düşmanı olmuştur: ‘Burokrasi’,yani atanmışların egemenliği;’militokrasi’, yani militarizimin egemenliği, askerî vesayet rejmi; ‘jüristokrasi’ yani hâkimlerin egemenliği, yagıçlar hükûmetidir.

Jakobenizimin oligarşik despotizimi, millet egemenliğine karşı hep bu üç antidemokratik egemenliği dayatmıştır. Millet iradesinin mutlak üstünlüğünü anlamamakta ısrar eden jakoben elitistler, ‘‘Millet câhildir, istismara müsaittir; devletin iradesini millete bırakırsak ya irtica gelir ya da milli bütünlük bozulur’ şeklindeki yüz yıllık bayatlamış peşin hükümleriyle ‘neo-jakobenizim’in Türkiye versiyonundaki paranoyalarını sürdürüyorlar. Milletin seçtiklerini beğenmeyen İttihatçı kalıntısı yani ‘hâlaskârlar’, ‘egemenlik içinde egemen’ olma gayretlerini devam ettirmektedir.

***

Seçilmiş demokratik iktidarlar tarafından artık ‘bürokrasi’nin beli kırılmıştır.’Militokrasi ile jüristokrasi’nin ise ipleri pazara çıkmıştır. Bu 23 Nisan’ı, Türkiye’nin ‘ileri demokrasi’ye geçiş heyecanıyla kutluyoruz. Atatürk çocukları çok severdi. 23 Nisan ‘Milli Hâkimiyet Bayramı’na 1929’da ‘Çocuk Bayramı’nı eklemesi, hiç şüphesiz bu sevgiden kaynaklıdır. Rahmetli Özal’da çocukları çok severdi. Ben zaten çocuk delisiyim. 1988’de 23 Nisan şenliklerine, UNICEF’ten ünlü sinema yıldızı Audrey Hepburn da katılmıştı. Hepburn bana, ‘ben hayatımda bu kadar sevecen ve sempatik devlet adamı görmedim’ demişti.

Başbakan Erdoğan da çocukları çok seviyor ve onlarla yakından ilgileniyor. Diyanet’in Ahmet Hamdi Akseki Camiî’nin açılışında, çocukların camideki hâlleriyle söyledikleri beni çok duygulandırdı.

İslâmiyet ve Türk Milleti çocuğa daima önem vermiş, sevgi ve şefkat vermiştir. Hz. Ömer, vali olarak tayin edeceği kişinin çocuklarını dövdüğünü ve şefkatle davranmadığını öğrenince, onu vali yapmaktan vazgeçer ve ‘çocuklarına kötü davranan, halka iyi muamele edemez’ der.

***

Bu güzel günlerde son olarak sizi birazcık tebessüm ettirmek istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığım esasında, 23 Nisan 1988 günü TBMM’nin dinleyici locasından, Başbakan Özal’la birlikte genel kurul Salonu’nda toplanan ‘ Dünya çocuk Parlamentosu’nu seyrediyorduk. Oturum Başkanı en az 2 metre botunda bir Norveçliydi. Merhum Özal bir an bana dönerek ‘Hasan, herifin ama boyu varmış ha!’ dedi. Sonra sordu; ‘Hani uzun boylular için bir lâf söylenirdi, neydi o?’ ‘Külli tavilüm ahmak’ (Bütün uzun boylular ahmaktır) diye cevap verdim. Kahkahalarla güldü. ‘Ama dedim ‘kısa boylular içinde bir lâf vardır… ‘ Suratını buruşturarak ‘Neymiş o?’ dedi. ‘Külli Kasirun fitne’(Bütün kısa boylular fitnecidir demek ama sözün aslı ‘fına’dır ve zeki anlamındadır) dedim. Rahmetli çok kızmıştı; bana ‘sen bir türlü iyi politikacı olamayacaksın, bende kısa boyluyum yahu!’ dedi.