content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

16 Ağu

Merak Eğitimi

           Eğitim, bireyleri ve toplumları sahip olunan değerler dünyasına uygun biçimlendirme uğraşıdır. Öğretim ise bireylerin meraklı oldukları konularda onların merakını giderme etkinliğidir. Öğretim isteğe bağlıdır. Eğitim ise zorunlu ve elzemdir. Toplumların güçlü olduğu dönemlerde öncelikli olan eğitim olmuştur. Modern dünya ise önceliği öğretime vermiş eğitim önemli olduğu için “büyümeleri gerekir” diyerek ertelenmemiş ötelemiştir. Eğitim ve Öğretim yan yana yazılsa da aslında aralarında bir birlerini tamamlayan hiyerarşik bir bağ yoktur. Hatta birinin etkinliği diğerinin etkinliğini ortadan kaldırmak içindir. Toplum ve birey olarak iki etkinliğe de gereksinimimiz vardır. Bunu inkâr etmek sağlıklı bir düşünce ürünü değildir. Diğer yandan da başlangıç noktanız tek olmalıdır. Kısacası bir yerden başlanmalıdır. Başladığınız noktada önemli olmasından daha çok öncelikli olan olmalıdır.

           Eğitimin dip yaptığı bir dönemi yaşıyoruz. Eğitim için bazen yasalar engel olmuş bazen model eğitimciler kıtlığı yaşanmış ve genellikle de eğitime zaman kalmamıştır. Öğretim yarınınızın güveni iken eğitim geleceğinizi güvene almaktır. Eğitim ve öğretime suç boyutuyla baktığımızda daha çok öğretim görenler daha nitelikli suç işleyenlerdir. Kim ne derse desin öğretim bireylerin değerler dünyasını boşaltır ya da onları değerlerine yabancılaştırır. Çünkü öğretimde bir kalıba girmek zorundasınız. Belirlenmiş zaman, belirlenmiş mekân, belirlenmiş kişiler ve önceden belirlenmiş işler. Ve tüm bunlar bireylerin zihinsel ve ruhsal gereksinimi için değil sistemin gerekleri olarak yerine getirilmek zorundasınızdır.

           Öğretim anlıktır ve işlevi de geçicidir. Siz türev hesaplamalarını öğrenirsiniz ve sonra asla size katkısı olmaz. Ve türev hesaplamasını o mekândaki herkes merak etmek ve öğrenmek zorundadır. Öğretim zorla merak uyandırma uğraşıdır ki ne kadar zorla merak uyandırılabilineceği de tecrübe etmekteyiz. Öğretim için yabancılaşmak zorundasınız çok sevdiklerinizden ayrılıp hatta hiç sevmediklerinizle bir arada olmak zorundasınız. Eğitim ise sevdiklerinize ve istediklerinize doğru yapılan bir sürek avıdır dönüşü olmayan.

           Okulların işlevi sorgulanmadan bir mit gibi olmazsa olmazlığına inanılmaktadır. Zorla gönderdiğimiz mekânlar bireylere ne kazandırıyor ya da biraz cesaret edip ne kaybettiriyor bunu hem kuramsal hem de saha çalışmalarıyla araştırmak gerekir. Öğretimde tavan yapmış kurumlar standartlaştırılmış mekân ve zamandan serbest zaman ve mekâna geçmektedirler.

Eğitim ve öğretimi birlikte yapmak mı yoksa eğitim verdiğiniz insanlar talep ederse öğretmek mi daha mantıklı sorgulamak gerek.

           Sırf öğretimini tamamlamak için değerler dünyasının dışına çıkan birçok birey vardır. Zorla bir şeyler öğretmeye çalıştığınız kişi sürekli sorunu çözmek için kolay ve meşru olmayan yollar arayacaktır. Kopya aslında bir öç alma psikolojisidir. Siz bana istemediğimi öğretmeye zorlarsanız bende sizi aldatırım. Kopya basit ve masum bir davranış bozukluğu değildir. Öğretimi öncelikli kılmanın bedelidir. Kopyaya alışan ve bir çözüm yolu olarak gören kişi trafikte de ceza ödememek için rüşvet verecektir.

            Nasıl ki iki şeridi birlikte kullanarak araç kullanmak kazalara davetiye çıkarmaksa bireylere eğitim ve öğretimi öncelik sıralaması yapmadan vermekte toplumsal yıkımlara davetiye çıkarmaktır. Eğitimin merkez üssü ile öğretimin merkez üssü ayrı ayrı olduğu için aynı kumanda masasından kontrol edilmesi de zor hatta imkânsızdır. Eğitimin merkez üssü kalp yani değerler dünyamız; öğretimin merkez üssü ise beyincik, korteks yani kısacası beyindir. Beyin yapılanlardan rahatsızlık duymaz. Siz dünyanın en zeki insanına dünyayı yok ettirmeye çalışırsınız ve bu şayet kalbini kullanmazsa ne kadar insan öldüğü umurunda değildir. Zihin sadece süreçle ilgilenir kalp ise sonuç odaklıdır.

           Alternatifi olmayanın eleştiriye hakkı yoktur prensibim gereğince  “çözüm nedir?” derseniz. Çözüm…

           Öncelikle eğitim ve öğretim arasındaki ve bağlacını kaldırmak(!) Bu iki kavram arasındaki öncelik sıralaması toplumdan topluma ya da kişiden kişiye değişmeyen mutlak bir öncelik sıralaması vardır. Öğretim önemli olabilir. Bize, toplumumuza kazandıracakları olabilir ama asla eğitim kadar işlevsel değildir.

           Tüm dünyada okula başlama yaşı gelişmişliğin kriteri olarak gösterilir. Kimi ülkelerde 5 yaşından başlatılır. MEB’nın çok umut bağladığı ve alt yapısını hazırlamaya başladığı okulöncesi eğitim ne kadar derdimize derman olacak? Okulöncesi öğretim Avrupa da sosyal bir gerçekliğin yansıması olarak doğmuştur. Çünkü modern dünya evlerin sadece gece yatmak için kullanılması konusunda sürekli telkinde bulunmaktadır. Evde anne yok baba yok kardeş yok hayat bir film değil ki “evde tek başına” çocuk tek başına dursun. Avrupa da okulöncesi öğretim bir sosyal ihtiyaçtır.

           Ülkemizde okulöncesi öğretim bir sosyal ihtiyaç değildir. İddia biraz acı olacak ama bir özentidir. Ya da daha ileri gidip “ağaç yaş iken eğilmelidir” atasözü gereği sisteme uyum sağlama uğraşıdır. Okulöncesinde çocuğun evde öğrenmeyeceği hangi davranış kazandırılmaktadır sorgulamak lazım! Boyama, kesme, diş fırçalama ya da bir takım cümleleri tekrarlama… Önce veliler çocuklarını dershaneye göndererek vicdanlarını rahatlatıyorlardı şimdi ise kreşlere ve anaokullarına göndererek vicdanlarını rahatlatmaktadırlar.

           Bir sosyolog ve eğitimci olarak çocukların eğitimleri ailenin değer dünyasına uygun olarak tamamlanmadan formel öğretim verilmemelidir. Sizin hayallerinizdeki çocuğu sizin değerler dünyanıza uymayan biri birkaç hafta içinde bambaşka bir çocuk yapabilir. Siz değerleriniz gereği çocuğunuzun makyaj yapmasına karşısınız ama orda birçok çocuk yapıp gelecek evde “biz yavrum…” kalıbını kullanabilirsiniz ama orada ki kalıp “ama onlar” kalıbına dönüştüğünde sizi zor zamanlar bekliyor.

           Süreç olarak o kurumlardan çocuk bir şeyler kazanıyor görülebilir ama sonuç olarak ailenin verebileceği eğitimi hiçbir kurum veremez. Sorgulamak gerek oranın müfredatındaki verilecek kazanımlar ne kadar benim değerler dünyamla örtüşüyor. Art niyetli düşünmeden şu da aklıma gelmiyor değil evin kadını kendine zaman ayırmak düşüncesiyle kafasını dinlemek için de gönderiyor olabilir. Ama düşüncesi buysa kafa dinlemesi çok sürmeyecek ilerde çok kafası ağrıyacaktır.

           Her ailenin kendi değerler dünyasına uygun eğitim vermesi elbette siyasi otoritenin hoşuna gitmeyecektir. Siyasi otoritenin bu durum hoşuna gitmese de kendi çocuklarına kendi değerler dünyasına uygun çakışan değil örtüşen eğitim verir. Siyasi otorite nasıl kendi çocuğunu kendi değerler dünyasına uygun yetiştirme hakkına sahipse benimde kendi çocuğumu kendi değerler dünyama uygun yetiştirme hakkım olmalıdır. Hatta gerekirse bunun için bir bedel de ödemeliyim… Geleceğine inandığımız hesap günü “ama siyasi otorite buna izin vermedi yoksa bende çok isterdim” gibi bir özrünüz dahası bahaneniz olmaz.

           Siyasi otoriteler çocuklara ailelerin değerler dünyasına uygun eğitim vermesinden neden rahatsız olurlar düşünmek lazım! Dünyanın birçok yerinde birçok kesim siyasi otoriteleri ortadan kaldırmak için bir araya gelmişler ve eylemlerde bulunmuşlardır. Ben çocukların böyle bir amaçla bir araya gelip eylemde bulunduklarını duymadım. Doğrusu ihtimalde vermiyorum…

           Alanın uzmanları bir araya gelmeli ve kaç yaşına kadar çocuklara onların ahlaksal gelişini tamamlamak için eğitim verilmeli kararlaştırılmalıdır. Ahlaki gelişimini tamamlamamış bir çocuğun zihinsel gelişimini tamamlarsanız onun doğru davranmasını sağlamanız için çabalar durusunuz. Eğitim sürecinde asla çocuğa merak etmediği bir alanda bir şey öğretilmemelidir.

            Hatta ilk eğitim konumuz merak eğitimi olmalı. Toplumumuzdaki bireylerin ruh sağlıklarının bozulmasının en önemlisi kontrol edilmemiş merak duygusudur. Merak kontrol edilirse zihin sağlıklı düşünceler üretir. Hız kontrolü önemlidir. Kontrolsüz bir hız dünya hayatınızı sonlandırabilir. Kontrolsüz bir merak mükemmelliğine inandığınız cennet umudunuzu da yıkabilir.

 

Bilgi Aktivasyon Uzmanı

Ercan Harmancı

 

 

 

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank