- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Mektup Okuma Komisyonu’nun Gördüğü Kalanç’ın Mektubu

Çok uzun yıllar oldu mektup almayalı...
Dün masamda bir mektup duruyordu. Hala birilerine mektup gönderiliyor muydu, günümüz dünyasında?
Gelen mektup tanıdık ve özgürlüğü elinden alınmış birinden geliyordu.
Mektuba hasret olmak... Cezaevinde iken sayfalarca mektup yazmak dostlara...
Sonra yanıtlarını beklemek... Hele bir de haksızlık yapılmışsa, adaletsizlik, hukuksuzluk yapılmışsa...
Mahkeme gününü beklemek, tahliye talebini duymak...
Bilirim nasıl bir şey olduğunu...

****
9 Şubat 2013 tarihinden beri Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Esenyurt Dersimliler Dernek Başkanı Hüseyin Kalanç'dan dün, cezaevi mektup okuma komisyonu tarafından 'görülmüştür' damgası basılan bir mektup aldık.
Hüseyin Kalanç, Bakırköy Belediyesi'nde 23 yıldır memur olarak çalıştığını ve Tüm Bel-Sen İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu yazmış.
18 yıldır Esenyurt'ta ikamet ettiğini belirten Kalanç, nasıl gözaltına alındığını ve 4 gün gözaltında kaldığını ve savcılık tarafından kendisine aşağıdaki nedenler gösterilerek tutuklandığını anlatıyordu.

1- 1 Mayıs'a katılmak.
2- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne katılmak.
3- KESK'in basın açıklamasına katılmak.
4- Başkanı olduğum Esenyurt Dersimliler Derneği'nin açılışında yaptığım konuşma.
5- Dersim 1938 katliamı için panel düzenlemek ve konuşma yapmak.
6- 2 Temmuz Sivas Katliamına ilişkin açıklama yapmak, aşure dağıtmak.
7- Çağdaş Hukukçular Derneği için İstanbul Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasına katılmak.

****
Kalanç, yukarıdaki eylemlerin suç olup olmadığını sorarak, “Hem sendikacı olan hem de dernek başkanı olarak sizce ne yapmalıydım? Oturup yaşanan bunca hukuksuzluğa ve adaletsizliğe seyirci mi kalsaydım?”
Sabah saat 06'da ev basılmasına gerek olmadığını belirten Hüseyin Kalanç, “Bizler devlet memuruyuz. Savcılık çağırsa gideriz. Bunun için sabahın 06'sında mahalleyi ve sokağı terörize ederek değil...”
Mevcut iktidarın zihniyetini iyi bildiklerini mektubunda anlatan Kalanç, iktidarın zulmüne boğun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini belirterek, sevgi ve dostluk temennisi ile mektubunu bitirmiş.

Haksızlığa karşı çıkmak
için bizden olması gerekmiyor

Kalanç ile aynı dünya görüşünü paylaşmıyor ve tespitlerine de katıl-mıyorum. Ancak yaşadığı hukuksuzluk iddiasını da dile getirmenin bir gazetecilik görevi olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'nin sorunlarının mevcut iktidarlardan daha çok bir devlet sorunu, devletin kimliği ile ilgili olduğunu bilmek gerekiyor. 90 yıllık otoriter cumhuriyet, ceberrut devlet son 10 yıldır değiştirilmeye ve dönüştürülmeye çalışılıyor.
Kolay bir süreç değil bu... Devlete egemen olan ve kendisini devletin asıl sahibi gibi gören (ki 90 yıldır öyleydi) bürokratik sınıfın iktidarı el değiştiriyor. Ancak bu el değiştirme devam ederken, 90 yıllık asıl iktidar da direnmeye devam ediyor.
Aynı zamanda iktidar olanlarda, geçmişin alışkanlıklarından kolayca sıyrılamıyorlar. Bazen yaptıklarıyla değiştirdikleri, dönüştürdekleri devletin asıl sahiplerine benziyorlar.  Ve bu anlaşılabilir bir şey ancak kabul edilebilir bir şey değil tabi...

****
Mektup da dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama benim dikkatimi çeken bir şey oldu. Cezaevi mektupları, gözaltılar, tutuklanmalarda yaşanan işkenceden dert yanardı. Kalanç'ın mektubunda “işkence gördüm” ifadeleri yok. Bu bile Türkiye'nin nasıl değiştiğini gösterirken, hukuksuzlukta yaşanan adaletsizliklerin ise devam ettiğini Kalanç bir güzel anlatıyor.

****
Birkaç yıla kalmadan bunların da düzeltileceğini zannediyorum.
Daha adaletli bir toplum, daha özgür bir toplum, daha eşitliğe dayalı bir özgürlükçü toplum, daha demokratik bir Türkiye talepleri devam edecek.
Daha güzeli için bu topraklarda daha çok bedeller ödenecek...

****
Birileri de şiddeti, politik mücadelenin yöntemlerinden biri olarak kullanmaktan vazgeçecekler. Çünkü zamanın ruhu artık bunu kabul etmiyor. Politik yöntemlerden biri olarak şiddeti kullanmaya devam edenler, hem kendilerine hemde topluma bedel ödettiriyorlar.
Türkiye'nin bugün geldiği noktada politik şiddet yöntemini kullanmak, eski devletin sahiplerinin ekmeğine yağ sürüyor. Kalanç ve arkadaşlarının da artık bu gerçeği görmeleri gerekiyor.

Ayrıca bu topraklarda kime karşı; adaletsizlik, hukuksuzluk, ayrımcılık, zorbalık, anti demokratik uygulama yapılıyorsa; yapanların karşısında, yapılanların ayrımsız yanında olmak gerekiyor.
Bunu yapabilirsek işte o zaman bu topraklarda gerçek demokrasi ile tanışacağız. Ve o güne kadar uğraşımız, taleplerimiz devam edecek.. O günleri görürmüyüz bilemiyorum, bugünleri görmüşsek o günleri görmek ve o ülkede yaşamak neden olmasın?
Son söz: Hüseyin Kalanç'a ve arkadaşlarına ve aynı zamanda cezaevlerinde bulunan herhangi birilerine karşı bir hukuksuzluk yapılmışsa, en kısa zamanda hepsinin özgürlüklerine kavuşmasını dilerim...