Medyakronik: Kazdığı Çukura Düştü!
Özel televizyonların mantar gibi türemeye başladığı 1990'lı yıllarda, özel olmanın da verdiği avantaj ve rahatlık sonucu bütün programlarda kaliteli haberler ve belgeseller olurdu. Halkta karşısında beklemediği zamanda ve beklenmeyen şekilde çıkan özel televizyonları ve hazırladıkları programları hep birlikte ne gördüm delisi misali ekranlara kilitlenerek sabahlara kadar bakar ve zevkle izlerdi.
Ülkeye, insanlığa ve bütün dünya insanlarına, faydalı olmak için icat edilmiş olan teknoloji harikası bu çok önemli toplu iletişim aracı televizyonlar bu şekildeki çalkalanmalar neticesinde yavaş yavaş güvenini yitirerek resmen yoldan çıkarıldılar. Dolayısıyla halkın kendinden daha çok güven duyduğu medya da o eski objektif haberciliğin, önemli programların ve belgesellerin yerini ahlaksızlıkta sınır tanımayan programlar, filmler ve tele voleler aldı.
Yayınlar ve programlar bu şekilde devam edince özel televizyonlardaki akıl almaz değişikliklerden ve çirkinliklerden en büyük yarayı ülkemizin umudu, geleceğimizin teminatı gençlik almaya başladılar.
İstatistikî verilere bakıldığında televizyonların etkisiyle yetişen maceraperest gençlerin televizyonda gördükleri o inanılmaz ve şaşaalı hayatlara özenerek boş hayaller uğruna, akla gelmedik olumsuzlukları, kanunsuzlukları hırsızlıkları yapmaya en kötüsü cinayetler işlemeye başladıklarını görüyoruz.
Bu meyanda namus kavramını hiçe sayarak, namustan ve aileden zerre kadar nasibini almamış, kişiliksiz kişiler tarafından yapılan sorumsuz sözde aile programları, mukaddes aile kurumunu da bölük pörçük ettiğine topyekun halk olarak tanık oluyoruz.
Büyük umut ve hayallerle kurularak hayata geçirilen televizyonların yapıcı olmaktan ziyade yıkıcı haber ve programları neticesinde çok aileler parçalandı, insanlar yerinden ve yuvasından oldu. Yanlış yapılan programlar nedeniyle dünyadan bihaber olan Ana kuzusu körpe çocuklar analarından ve babalarında ayrıldı, sokaklara köprü altlarına terk edilerek çaresiz bırakıldı. Bu sorumsuzların estirdiği olumsuzluklardan etkilenen çok sayıda anne ve baba sağlıklarını ve huzurlarını kaybettiler.
Ardı arkası kesilmeyen sıra dışı programlarla, hayattan beklentisi kalmayan insandan ve insanlıktan uzak, hiçbir ideali olmayan, macera perest, sadece maddeyi ve şehveti düşünen bir genç nesil oluşturuldu.
Yaptıkları yalan yanlış haber ve programlarla kendilerince doğru diye her türlü ahlaksızlığı topluma, özelliklede gençlere şırınga eden sorumsuz televizyonlar ve program yapımcıları, yeni yetişen su gibi gençlerin akıllarını çelmek adına özellikle cinselliği öne çıkarıp silah gibi kullanarak, zinanın çok kötü bir şey olmadığını çok açık bir şekilde işlemek suretiyle her geçen gün artarak devam eden ırza geçme ve taciz olaylarının fitilini ateşlediler.
Bütün bunları çok para kazanmak adına ve yapma gayreti içinde olan televizyonlar ülkemizin ve insanımızın gizli düşmanlarının oyunlarına gelerek onların bize ve insanlarımıza topla tüfekle yapamadıklarını son teknoloji harikası olarak kabul gören aptal kutuları ile masa başından yapma gayreti içersinde oldular ve bunu büyük ölçüde başardılar.
Özel televizyonların asli görevleri yerine reyting savaşına girmeleri vatandaşların nezdinde kendilerine olan güven duygusunu sevgiyi ve sayıyı kaybettirmelerine neden oldu.15-20 yıl öncesine kadar bu şekilde ayağa düşmemiş olan ve son derece güven duyulan medya güvenilirliğini iyiden iyiye yitirmiştir. Atalarımız "yiğit düştüğü yerden kalkar "der.
Kendi yanlışı yüzünden güven duygusunu kaybederek düşen medyamız gerçekten yiğitçe düşmüş ise, düştüğü yerden kalkmasını bilir. Aksi halde kendi kazdığı ve içine düştüğü çukurda yok olur gider diyor, saygılar sunuyorum.