- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Küresel Bir Cemaat Cizvitler!

Voltaire, Bill Clinton, Fidel Castro, Alfred Hitchcock, Arthur Conan Doyle, Walter J. Ong gibi birçok ünlü onların okullarında yetişti. Machiavelli’ye atfedilen ‘amaç, araçları haklı kılar” felsefesi de onlara ait. İslam Dünyası’na ulaşmak için atlama şehri olarak gördükleri İstanbul’da ilk “aydınlanma evleri” (maison de lumière, light house)ni 1583’de kurmuşlardı. 1998’de ise ‘İslam ülkeleriyle diyalog’ toplantısı yaptılar İstanbul’da.

Bu evlerden biri, 1629’ da halen aktif olan Saint Benoit Lisesi’ne dönüştü.
Gizemli bir yapılanma olduklarını kendileri de kabul ediyorlar. Onu, asıl adı Inigo Lopez olan ünlü vaiz, Aziz Ignatius kurar.
Kendine has bir anlayışı ve özel itaat yeminleri var. Kilisenin en karmaşık yapılanmalarından birine sahip olan bu cemaatin adı “Cizvitler!
Hem bir cemaat,hem de organize bir teşkilat olan Cizvitler, batı kültürünün içine iyice nüfuz etmiş ve Avrupa kültürünün hâkim unsuru haline gelmiş.
Teşkilatlanma biçimi uysallık, itaat, disiplin ve eğitim unsuruna dayalı.
Kişiler adaylığa kabul edilmeden önce deneme sürecinden, sonra da çeşitli eğitimlerden geçirilip, ordularda olduğu üzere gözü kapalı olarak ‘ölü gibi mutlak itaat ve sadakat yemini’ yaptırılır.
Bir Cizvit bu mutlak itaat gereği, hiç bir meseleyi sorgulayamaz. Kusur bile olsa onu hikmet ve mükemmelliğe yorması zorunludur. Çünkü lider, onları yanlışa sevk etmeyecek olan Mesih’in konumundadır.
Eğitim vazgeçilmez bir ilke olduğundan, taraftarlarını, büyük şöhrete sahip, dünyanın her yerine yayılmış kolejlerinde yetiştirirler. Okulları, laik olanlar dâhil herkese açıktır. Kolejlerin asıl hedefini; ‘incili yaymak ve toplumları Hıristiyanlaştırmak’ olarak ifade ederler.
En yüksek otoriteyi üstlenen kişi, Papa’ya bağlı olup, tüm teşkilatı yönetir. Altında ise yardımcı başkan, diğer yardımcılar, taşra sorumluları, bölge idarecileri, yardımcı idareciler yer alır.
Toplantılar düzenli aralıklarla yapılır. Yüksek otorite, ömür boyu görevde kalır ve evlenemez. Yetkileri olabildiğine geniştir. Alt idarecilerin görev süreleri kesin bir süre olmamakla beraber, 6 yılla sınırlıdır. Bütün bilgi ve belgeler, cemaat başkanında toplanır.
İdari açıdan bölgelere ayrılmış olmakla birlikte, idari yeri Roma’daki “Borgo Santo Spirito’dur.
Teşkilatlanma biçimi tepe, orta, alt olmak üzere piramitsel bir yapıdadır. Tepede bir + dört kişi (professed priest), ortada yönetim kadroları (spiritual coadjutors), altta ise terfi bekleyen yemin etmişler, hizmet ehilleri ve adaylar (temporal coadjutors) ve de eğitimini sürdürenler(scholastics) yer alır.
Bir Cizvit’in testten geçirilmiş bir kabiliyet, dini hizmetlerini yerine getirebilme yetisi, görevi konusunda tecrübe, en az 33 yaşında, cemaat içinde en az on yıl geçirmiş ve en az 3 yıllık teolojik eğitimden geçmiş olması gerekir.
Genel kurulları; başkanın ölümü, tüzük değişikliği veya çok önemli problemler olduğunda, Papa’nın izni ile gizlice yapılır.
Bir Cizvit, cemaatin verdiği görevin dışında başka bir görev ve mevki arayışına giremediği gibi, yaşadığı her şeyi rapor etmek zorunda.
Kendine özgü itaat anlayışının yanı sıra; özel eğitim sistemleri, misyoner karakteri, ruhaniyet anlayışı, üyeliklerin dereceleri, finansal yapılanma, matematik, fizik ve astronomiye özel önem verme, kadınlara özgü özel yapılanma, dünyanın her yerinde misyonerlik faaliyetinde bulunma gibi ilkeleri de mevcut.
Ana çalışma alanları ise eğitim ve misyonerlik olup, dünyanın birçok yerinde bu amaçla kurulmuş okul ve üniversitelere sahipler!
Tüm dünyada mahalli lehçeleri kullanırlar, kendi yorumlarını mahalli lehçe ve geleneklere uydururlar.
Halkla daha yakın iletişim kurma amacıyla, sosyal havarilik ve medya iletişim araçlarına sahip olurlar.
Biz şuuru hâkim olan, sosyal ve siyasi bir cemaat olarak kabul edilen Cizvitlerin, en büyük nüfuz alanları ABD olup, kendilerine özgü siyasi etki ve nüfuz alanlarına sahipler.
Otorite onlardan, Tanrı’nın iradesine ve O’nun hizmetine asker gibi girmeleri amacıyla; benliklerini, benlikleri hakkındaki anlayışlarını ve kimliklerini yeniden inşa etmelerini teklif eder. Bu nedenle mensupları da benliğini tam olarak yok ederler.
II. Vatikan Konsili’nde açıklanan “Dinlerarası Diyalog”, Cizvit cemaati için de önemli bir misyon olup, burada da en önemli rolü üstlenir.
Dinlerarası diyalogdan murad; hem Kilise’nin toplumları İncil’e göre yeniden inşa etme, hem de kültürlere girme süreci olarak kabul edilir.
Dinlerarası diyalogun hayat, ortak faaliyet, teolojik diyalog ve dini tecrübe olmak üzere dört formundan söz edilir.
Papa VI.  Paul’in 1964’deki ‘Ecclesiam Suam’ isimli genelgesinde ilk olarak dokümanlara giren diyalogun, ‘kilise ile dünya’ ve ‘kilise ile diğer din mensupları arasında’ olmasını öngörür.
Ayrıca ‘Kilise ile dünya arasındaki mesafenin kapatılması’ hedeflenir ki, bundan kasıt dünyayı, Kilise’nin arzu ettiği şekilde değiştirmedir.
Kilise, dünyayı değiştirmenin mümkün olmadığını bilmekte olup, diğer dinlerin mensupları ile diyaloga geçmeyi, İncil’in bütün insanlara ulaştırılmasının bir aracı olarak görür.
Kilise’ye göre hiçbir din Hıristiyanlığa eşit değil, en üstünü Mesih. Bu da eşitlik masalından neyi kast ettiklerinin açık bir itirafı!
Papa II. John Paul, Cizvitler’den dinlerarası diyalogu, üçüncü bin yılın en öncelikli apolitik görevi haline getirmelerini ister. Cizvitler ise bu diyalogu, diğer dinlere kurtuluşa giden yolda rol veren, fakat bu konuda İsa Mesih’in kurtarıcılığını zorunlu kılan bir süreç olarak görürler. Bununla da yetinmeyip, diğer din ve mensuplarına, Hıristiyanlığı güçlendirme rolünü yüklerler.
Bu fikrin en şedit savunucularından Karl Barth’a göre, Hıristiyanlık dışındaki bütün dinler geçersizdir. Eşitler arasında bir iletişimden değil, Kilise dışındaki taraflara verilen rolün yerine getirilmesi olarak görür dinlerarası diyalogu!
Burada yer alan bütün bilgilerin ayrıntısına vakıf olmak isteyenler, Dr Ali İsra Güngör’ün “Tanrı’nın Şövalyeleri CİZVİTLER” adlı kıymetli eserine bakabilirler.
Şimdi sorulması gereken bir soru var. Acaba Cizvitler dünyaya pazarlanan bir model miydi, yoksa gelişmelerin tümü tesadüflerle mi dolu?
Karar sizin!