- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kur’an Erciyes Dağına İndirilseydi!..

Allah’a kesin olarak inanacak ve güveneceğiz. Göndermiş olduğu ‘resul’e, resullere, Kur’an-ı Kerim’e ve tüm kitaplara ayırımsız inanıp, kayıtsız ve şartsız teslim olacağız.

Allah’ın müstakim yolunda, Risalet üyelerinin ör-nekliğinde, tüm kulların bulunması gereken, fıtratın müşte-rek çizgisinde, sadece ve sadece O’na ibadet edecek ve O’ndan yardım bekleyeceğiz.

Kur'an-ı Kerim’i okurken tüm menfi düşüncelerden arı-nacak, trans halinde okuduklarımıza odaklanacak, dinlerken de susup, bütün samimiyetimizle O’nu dinleyeceğiz. Çünkü sağlıklı anlamanın Kur’ani yöntemi budur. (Hud Suresi, 56. ayet; Hac Suresi, 67. ayet; Ahzab Suresi, 21. ayet; Nahl Suresi, 98. ayet; Araf Suresi, 204. ayet)

Bu kitabi şartlardan sonra, Kur’an-ı Kerim’in apaçık olduğuna, çelişkisiz, tamamlanmış, noksansız, tek hakem, öğüt almak isteyenler için kolay, âlemlerin Rabb’i tarafından, tüm dünya insanlık ailesine bir beyanname, kurtuluş reçetesi olarak gönderildiğine inanacağız.

O’ndan başka evliyalara, dostlara inanmayacağız.

İna-nırsak ne olur diyorsanız? Bunun cevabı İslam Aleminin bu -günkü durumudur!

Allah kullarına zulmetmez. Kişiye, kişilere çalışmasının müspet ya da menfi karşılığı vardır.

Muhakkak her konuda Kur’an doğru yol rehberimiz olacaktır. O’nun beyanı içinde, dalalet, hidayet tercihlerimizin so-rumluluğunun bilincinde olarak, elçilerin uyarıcılığını kabul edeceğiz. Peygamber dahi olsa, dalaletin kendi nefsin-den, nefsimizden, hidayetin ise, Allah’tan, Hz. Muhammet’in şahsında tüm insanlığa indirdiği Kur'an-ı Kerim sayesinde olduğunun ayırdında olacağız.

Kur’an’dan hesaba çekileceğimizin bilincinde, sorumluluğunda olacağız ve O’nu bir şeref tacı olarak sonsuza kadar başımızda taşıyacağız.

O’na zihinsel anlamda temiz, pak olmayanların hiçbir şekilde erişemeyeceklerinin, dokunamayacaklarının, bütün büyücü, kâhin, sihirbaz, ruhban ve sahtekârların büyülerinin bu Kur'an’la bozulacağının şuurunda olacağız.

Bu kitabın bir dağa, mesela Erciyes’e indirilmesi halinde, o dağın bu kitabın sorumluluğundan paramparça olacağını ve bu örneğin bize yüklediği mesuliyeti hiç unutmaya-cağız. (Hicr Suresi, 1. ve 9. ayetler; Maide Suresi, 3. ayet; Enam Suresi, 114. ve 115. ayetler; Zuhruf Suresi, 43. ve 44. ayetler; Kamer Suresi, 17., 22., 32. ve 40. ayetler; Vakıa Suresi, 77.-82. ayetler; Araf Suresi, 1.-3. ayetler; İsra Suresi, 9. ve 15. ayetler; Sebe Suresi, 50. ayet; Yasin Suresi, 1.-6. ayetler ile 60. ve 61. ayetler; Enam Suresi, 153.-155. ayetler; Âl-i İmran Suresi, 138. ayet; Haşr Suresi, 21. ayet)

Resullerin kitaplarının hakemliğini ka-bül edeceğiz. Tüm problemlerimizi Allah’a ve resullerine gö-türeceğiz. Bütün resulleri ayrımsız severek, onları içimizde yaşatarak, örnek alarak istiğfara devam edeceğiz. Müminlere karşı alçak gönüllü; nankörlere, münafıklara, din tacirlerine karşı, bütün rizikosuna rağmen izzetli davranacağız.

Allah’ın ve meleklerin resullere desteğinin bilincinde olarak, biz de yaşantımızı onlarla özdeşleştireceğiz. Allah’ın Kitap’ını hangi ahval ve şart altında olursa olsun satmayacak ve O’ndan menfaat temin etmeyeceğiz. Aksi halde Kitap’a vâris oldukları, O’na sarıldıklarını zannettikleri halde, medyatik reyting uğruna paparazzi ve televole programlarına malze-me olan; seyircinin, sahnenin, sosyopolitik psikolojik konu-muna göre konuşlanan ve konuşlandırılan; Kitap’ı bölük bö-lük edip halkı çeşitli mezheplere ayırarak dini kendi tekelle-rinde gören, kitap yüklü merkepler ve zavallılar durumuna düşeriz. (Araf Suresi, 175. ayet)

Elimizde bulunan bu Kur'an’la mümin ve muttakilerin nasıl kurtulduklarını, Allah’ı nasıl andıklarını, nasıl bağışlan-dıklarını, sabır ve namazla nasıl örnek olduklarını, Allah’ın istediği şekilde O’ndan nasıl sakındıklarını, kendilerine nasıl çeki düzen verdiklerini, karanlıklardan aydınlığa nasıl çıktık-larını, Allah yolunda nasıl ve ne şekilde mücadele ettik-lerini, Allah’ın ipine nasıl da sımsıkı sarıldıklarını, mal ve canlarını kaybettikleri halde nasıl tevekkül ederek teslim ol-duklarını, mahzun olmak, üzülmek yerine sevindiklerini ve bu uğurda nasıl sabır gösterdiklerini bilecek ve bunların bilincin-de olacağız.

İşte o zaman, sadece o zaman salt Kur'an’ı ve tüm kitap-ları kendi aklımızla, Kur'an aydınlığında okuduğumuz, sa-mimi olarak Allah’a inandığımız zaman bütün streslerden, bunalımlardan; dini bir meta haline dönüştüren, sizi, bizi, hepimizi değişik gerekçe, hile ve desiseleriyle büyülemeye çalışan ruhbanların, hocaların, sahte şeyh efendilerin, özellik-le de dini kendi tekellerinde gören bazı ilahiyatçıların şerrinden kurtulacağız.

Yeter ki, Allah yolunda, O’nun isteği doğrultusunda hareket ede-lim. Müslüman olmanın yanında, ek olarak hiçbir titr, ma-kam ve rütbeyi kabul etmeyelim.“Allah kuluna kâfi değil mi?” (Bakara Suresi, 44. ayet; Âl-i İmran Suresi, 187. ve 188. ayetler; Maide Suresi, 67. ayet; Araf Suresi, 169. ayet; Hicr Suresi, 91.-99. ayetler; Furkan Suresi, 27.-30. ayetler; Bakara Suresi, 1.-5. ayetler; Müminun Suresi, 1.-5. ayetler; Hucurat Suresi, 15. ayet; Bakara Suresi, 256. ve 257. ayetler; Âl-i İmran Suresi, 102. ve 103. ayetler; Nisa Suresi, 76. ayet; Bakara Suresi, 152.-156. ayetler; Nahl Suresi, 125. ayet; Fussilet Suresi, 33.-35. ayetler)