- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kur’an bu Mudur?

Bir Ramazan’ı daha eda etmekteyiz. Ramazan denilince oruçtan sonra ilk akla gelen Kur’an olmaktadır. Kur’an’ın nazil ayı olan Ramazan’da tüm camilerde mukabeleler okunmakta, tüm Kur’an Kursları daha yoğun faaliyetler içerisinde bulunmaktadır. Kur’an okuma, dinleme, ve ezberine her gün saatler harcanmaktadır. Peki Kur’an ile ilgili gerçekleştirilen bunca faaliyet, Kur’an’ın maksadına uygun mudur?

Tabi burada “Kur’an’ın maksadı nedir?” sorusu çıktı karşımıza. Kur’an’ın nazil olmasındaki amaç, yine Kur’an’da ifade edilmektedir: İbrahim Suresi 52. ayette “İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir” buyrulmaktadır.

Bu durumda Kur’an’ın gönderilmesindeki amacın gerçekleşmesi için, öncelikle onun anlaşılması gerekeceği aşikardır. Bu husus ise şu ayetlerde açıkça ifade edilmektedir: “Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik (Yusuf Suresi 2. ayet)”. “Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar.) (Fussilet Suresi 44. ayet)”.

Bu ve benzeri ayetlerden, doğru yolu bulmak için önce Kur’an’ı anlamamız gerektiği gerçeğine ulaşmaktayız. Çünkü İslam’ın değişmez anayasası Kur’an’dır. Kur’an’ın anahtarı ise onu anlamaktır. Sosyal yaşantımızı Kur’an’a uydurabilmemiz için ilk şart Kur’an’ın ne dediğini anlayabilmemizdir.

Yapılan uygulamalara bakılınca ya Kur’an’ın Arapça olarak okunduğunu, ya manası bilinmeden ezberlendiğini, ya da bir kitap halinde saklanmakta olduğunu görüyoruz. Oysa gerçek Kur’an ne söz ve ezgidir, ne kitaptır, ne de kitapta bulunan yazılardır. Gerçek Kur’an manadır, doğru yolun gösterildiği soyut hakikatlerdir. Fakat maalesef yapılmakta olan bunca Kur’an çalışmaları içerisinde soyut manaya çoğu zaman hiç değinilmemektedir. Mukabelelerde her gün on yaprak Kur’an okunmasına rağmen, okuyan ve dinleyenlerin, okunan Kur’an’ın bir tek kelimesini dahi anlamadan bu faaliyeti göstermekte olmaları ne kadar vahim bir durumdur. Böyle bir çalışma Kur’an’ın maksadına uygun olabilir mi?

Ashab zamanında Kur’an Hafızlığının çok değerli olması ve hafızlığı öven Hadis-i Şeriflerin mevcut olması, o hafızların, ezberledikleri Kur’an’ın aynı zamanda manasını da anlıyor olmalarındandı. Günümüzde, neredeyse bir Fatiha Suresinin dahi anlamından habersiz olan çoğu hafızların, hafızlığı öven hadislere mazhar olduklarını düşünmek büyük bir cehalet olur.

Kur’an’ın sadece Arapça olarak okunması şuna benzer: Kur’an bir insana benzetilebilir. Nasıl ki bir insan ruh ve bedenden müteşekkildir; ancak insanı gerçek kimliğine sahip kılan ruhtur ve beden ruha ulaşmak için bir araçtır. Kur’an da aynı şekilde madde ve manadan müteşekkildir. Mushaf şekline getirilmiş kitap hali, yazısı ve hangi dilde okunursa okunsun okunduğunda ortaya çıkan sesi ya da ezgisi, Kur’an’ın madde kısımlarıdır. Ancak insanı gerçek anlamda ruhun temsil ettiği gibi Kur’an’ı da gerçek anlamda mana, yani emirler, yasaklar, bildiriler vb. temsil eder. Madde kısmı manaya ulaşmak için sadece bir araçtır. Asıl maksat da manaya ulaşmak olmalıdır.

Bu durumda mana diye tabir ettiğimiz Kur’an’ın gerçek ruhuna ulaşabilmek için, ön adım olarak iki seçeneğimiz vardır: Ya Arapça bilmeli, ya da Kur’an’ın meal veya tefsirlerini okumalıyız. Bu ön adım aşıldıktan sonra da Kur’an’ın ifadeleri üzerinde çok ama çok düşünmeli, bunu yaparken de yaratılmış olan her bir varlıktan feyiz almalıyız. Eğer Kur’an öğretmekle görevli isek tüm bunları uygulattırmalıyız. Aksi halde Kur’an’ı okurken de dinlerken de bilmediğimiz lisanda yazılmış olan bir yabancı dil eserini okumuş ya da dinlemiş oluruz ki bunu yapmak boşa zaman harcamaktan başka bir işimize yaramaz.

Günümüzde teknolojik çalışmalar Kur’an üzerinde çok kıymetli sonuçlar ortaya koymaktadır. Gerek çeşitli amaçlara yönelik bastırılmış olan renkli ve mealli Mushaflarda, gerek üretilmiş olan elektronik cihazlarda ve gerekse internet ortamında, Kur’an’la ilgili istenen her türlü bilgi ve kıyaslamalara ulaşılabilmektedir. Ancak bu imkanların ya da buna benzer şahsi yeteneklerin, Cami, Kur’an Kursu gibi Kur’an’la ilgili çalışmalar yapılmakta olan mekanlarda da geniş kapsamlı olarak kullanılması gerekir. Evlerimiz de dahil olmak üzere her nerede olursa olsun, okunan Kur’an’ın mutlaka akabinde mealinin de üzerinde düşünülerek okunması gerekir. Belki o zaman yapılan çalışmalar Kur’an’ın maksadına uygun olabilecektir.

Yüce Allah Kur’an’ı en iyi şekilde anlayabilmeyi ve Kur’an’ın gösterdiği doğru yol üzerinde yaşayabilmeyi cümlemize nasip eylesin.